Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, İzTV’de Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu oldu. Derneğin nisan ayı kadın cinayetleri verilerini değerlendiren Osmanoğulları, şüpheli kadın ölümlerine dikkat çekti.
İzmir'de acı tablo: Kadın cinayetlerinde zirvede
Nisan’da 29 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü söyleyen Osmanoğulları, “Bütün aylar birbirine benziyor. Nisan ayı diğer aylardan farklı değil. Biz bu verileri yayınlarken analizler de yapıyoruz. Çünkü artan kadın cinayetlerini durdurmak gibi bir derdimiz var. Normalde bu verileri bakanlık tutmalı. Biz yalnızca basına yansıyan ve bize ulaşanların verilerini tutuyoruz. Kadınlar en yakınları tarafından evlerinde öldürülüyor. Neden öldürüldüler? Kendi hayatlarıyla ilgili karar aldıkları için. Bu failler de bizi yöneten siyasi iktidardan cesaret alıp cinayet işliyorlar. Kutsal aile söylemine başladıklarından beri söylüyoruz; rakamların bu kadar artmasının sorumlusu siyasi iktidar. 2024 yılında son 15 yılda hiç öldürülmediğimiz kadar öldürüldük” diye konuştu.
İktidarın 2025’i Aile Yılı ilan etmesini eleştiren Osmanoğulları, “Aile Yılı ilan ettiler ama günde 3 kadın öldürülüyor. Hem de vahşice, hunharca, sokak ortasında öldürülüyor. Biz savaşta değiliz. İktidar bu kutsal aile söyleminden vazgeçmeyecek. Yoksulluğun, kadın cinayetinin bu kadar çok olduğu bir ülkede işi gücü bırakıp kadınla uğraşmaya başladılar” dedi.
‘Tesadüf değil’
Şüpheli kadın ölümlerinin her yıl arttığına dikkat çeken Osmanoğlları, şunları söyledi: “Bu ülkede kadınlar mücadele veriyor. Bir kadın öldürüldüğünde diğer kadınlar onun davasına sahip çıkıyor. O davalardan fail hak ettiği cezayı alana kadar kadınlar o davanın peşini bırakmıyor. Bu ülkenin artık bir gerçeği daha var; şüpheli kadın ölümleri. Sanıkların arama kayıtlarına bakıldığında ‘nasıl indirim alabilirim ya da nasıl yaparsam kaza, intihar süsü verebilirim’ yazıyor. Birbirinden öğreniyorlar. Bu ölümlerin artması tesadüf değil. Bir intihar ya da yüksekten düşme olayında yanında bir erkek var mı, şiddet geçmişi var mı, şikâyet mekanizmasını daha önce kullanmış mı, boşanma aşamasında mı tüm bunlara bakıyoruz. Ona göre bu olaya şüpheli yaklaşılmasını söylüyoruz. Oraya gelen sağlık personelinden kolluk kuvvetine kadar herkes intihar vakası olarak bakıyor. Yani zaten intihar deyip en başından kapatıyorlar. Etkin bir olay yeri incelemesi yapılmıyor, deliller yeterince toplanmıyor, bilirkişi gelmiyor, olay yerindeki erkek şüpheli sıfatıyla ifade vermiyor. Ancak kamuoyu baskısı olduğunda bakılıyor sonra da davalara gizlilik kararı veriliyor. Özellikle pandemiden sonra ciddi artış gördük. Verilerimizde bunu da anlatıyoruz.”
‘Pınar, kaç kez öldürülebilir’
Pınar Gültekin davasına parantez açan Osmanoğulları, “Pandemiden itibaren gidip, takip ettiğimiz, aileyle mücadele verdiğimiz bir dava. İlk bir yıl katil hiç yargılanmadı, Pınar yargılandı. Pınar’ın hayatı sorgulandı. Kadınların mücadelesi sayesinde gerçek yargılama dönemine girdik. Adli tıp raporlarında ölmeden yakıldığı, vahşice öldürüldüğü ortay çıktı. Sanığın indirim almak için ortaya attığı her şeyin yalan olduğu ortaya çıktı. Buna rağmen 24 yıl ceza aldı. Kadınların mücadelesiyle ağırlaştırılmış müebbet aldı ama Yargıtay ‘canavarca hisle öldürmemiştir’ diyor. Hepimiz detayları biliyoruz. Daha ne yapması lazım canavarca hisle öldürülmesi için? Erkek adalet dediğimiz tam olarak bu. Pınar’ın ailesi de çok öfkeli. Pınar yargı eliyle daha kaç kez öldürülebilir” ifadelerini kullandı.
‘İzmir zirvede’
İzmir’in kadın cinayetlerinde en yüksek orana sahip şehirlerin başında geldiğini ifade eden Osmanoğulları, “İzmir birçok ilin üstünde ölüm oranına sahip. İzmir’de kadınlar çok daha vahşice öldürülüyor. ‘İzmir’de kadınlar daha az şiddete maruz kalıyor, daha az öldürülüyor çünkü İzmir daha laik, erkeklerin ileri görüşlü olduğu bir şehir’ diyemeyiz. Erkek her yerde erkek. Tüm yasalar onlardan yana. İzmir, kadın cinayetlerinde ciddi anlamda yüksek oranlara sahip” diye konuştu.
“Örgüt olarak hayatın her alanında eşitlikçi feminizmi savunuyoruz. Sokak hayvanlarıyla ilgili katliam yasası da bizi ilgilendiriyor. Onun için örgütlü olduğumuz tüm illerde eylemdeydik. ‘Pınar Gültekin’i canavarca öldürmemiştir’ diyen Yargıtay’la, ‘hayvanları canavarca öldürebilirsiniz’ aynı zihniyettir. Katliam yasasını iptal etmeyen AYM, bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıkılmasına ‘uygundur’ dedi. Zihniyet aynı zihniyet. Biz de buna karşı sokaklardayız. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”