İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde yaşamını yitiren 117 kişi, Bayraklı’da düzenlenen anma töreninde yakınları ve depremzedeler tarafından dualarla anıldı. Aileler, adalet beklentilerini yineleyerek sorumluların cezalandırılmasını istedi.
İzmir’de 5 yıldır kapanmayan yara: 117 kayıp unutulmadı, aileler hala adalet bekliyor
İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve Bayraklı başta olmak üzere kent merkezinde büyük yıkıma yol açan depremin beşinci yıldönümünde (30 Ekim 2025) düzenlenen anma töreninde hayatını kaybeden 117 kişi anıldı. Törene katılan depremzedeler ve yakınları acılarının hâlâ taze olduğunu, yargılama sürecinin uzadığını ve sorumluların bir an önce yargılanıp cezalandırılmasını talep ettiklerini söyledi. Tören sonrası konuşan depremzedeler acılarının hala ilk günkü gibi olduğunu dile getirdi. 2 kızını ve annesini depremde kaybeden Hüseyin Bilgin Yücel, “Bizim acılarımız hâlâ ilk günkü gibi. 30 Ekim’de yaşadığımız şeyleri, 2020’de yaşadığımız şeyleri aynen bugün de yaşıyoruz. Evlat acısı hiçbir zaman dinmeyen bir acı. Allah kimseye nasip etmesin böyle bir acıyı. Ancak bütün bu süreçlerin Allah’ın takdiri değil, kulun alçaklığından kaynaklandığını bizler canlı şahitleriyiz. Rıza Bey Apartmanı’nda ağır çekim bir cinayet işlendiğini depremden sonra öğrendik. Yoksa İzmir’de yaşanmayan, Sisam Adası’nda yaşanan bir deprem geldi, bizim binamızı yıktı. Ve bizim binamız yıkıldığında yanındaki binaların camları bile kırılmamıştı. Yani bu binada problem vardı ve deprem problemli binayı yıktı. O yüzden bunlar kulların alçaklığı sonucunda oluştu" dedi.
"Cezalandırma bütün deprem davalarında etkili olacak"
Yargılama sürecinin 5 yıldır devam ettiğini ifade eden Yücel, "Yargılama sürecinde bizler 5 yıldır davayı takip ediyoruz. Rıza Bey apartmanı davasının diğer bütün deprem dosyalarından çok daha önemli bir yanı var. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, normaldeki deprem soruşturmalarından çok farklı olarak Rıza Bey Apartmanı’ndaki soruşturmada bütün sorumluları eksiksiz yargı önüne koydu. Şu an biz yargıdan bu sorumluları hepsini cezalandırmasını bekliyoruz. Çünkü bu cezalandırma olursa Türkiye’deki bütün deprem davalarında etkili olacak.
Böylece depremi “Allah’ın takdiri” deyip geçen siyasilerin kolaycı bakışlarının aksine, insanların kusurundan kaynaklanan, doğa olayına müdahalenin insan yapılarıyla olduğunu; depremin öldürmediğini, binaların öldürdüğünü gerçeği de ortaya konmuş olacak.” dedi.

Nefes alamıyoruz
Bir an önce katillerin cezalandırılmasını talep eden Emine Yücel, “Depremin üzerinden 5 yıl geçti. 5 yıl, hayatta olanlar için geçti. Biz hâlâ depremin olduğu gün, o enkazın başında yaşamaya devam ediyoruz. Nefes alamıyoruz. Sadece bütün acıyla, bütün özlemle çocuklarımızı anıyoruz. Beş yıl sonra yine bugün hep birlikte andık. Beş yıldır çocuklarımızın katilleri yargılanıyor. Deprem doğal bir afet ama depremde insanların ölmesi bir katliamdır. Hiçbir zaman, hiçbir depremde ölen insanlar “doğal afet” yüzünden ölmezler. Biz bir katliam yaşadık. Benim çocuklarım, evlatlarım katledildiler ve biz beş yıldır adalet mücadelemizi devam ettiriyoruz. Ben depremde çocuklarımı, kızlarımı, Feda’yı, Diren’i, Feda’mı, Diren’imi kaybettim. Vera’yı, Lena’yı, kayınvalidemi kaybettim. Beş yıldır devam eden bir yargılama süreci var. Uzatılan bir yargılama süreci var ve bir an önce katillerin hak ettikleri cezaları almasını istiyorum. Üzerinde 6 Şubat depremleri meydana geldi ve bu depremlerde meydana gelen dosyaların bile karar açık olduğunu görüyoruz. Biz hâlâ 5 yıl önce 30 Ekim’de yaşanan deprem katliamının dosyasının sonuçlanmasını bekliyoruz. Ben burada acı çekerken ve geri getiremeyeceğim canlarım için yanarken sanıklar ellerini kollarını sallayarak, katiller dışarıda geziyor. Artık yeter. Artık bir an önce katillerin cezalandırılmasını istiyorum.”diye konuştu.

Evinden 5 canın gittiğini dile getiren Yücel, “Kızım Feda 10 yaşındaydı. Diğer kızım Diren 2 buçuk yaşındaydı. Yeğenlerimin birisi 6 yaşında Vera, 4 yaşında Lena vardı. Kayınvalidem yanlarındaydı. 5 tane tabut çıkardım ben; yıkılan, enkaz olan evimden beş tane tabut çıkardım. Kimse bu acıyı yaşamasın. Hiç kimse depremde hayatını kaybetmesin. Bu katliamlar artık son bulsun. Deprem ülkesinde yaşıyoruz. Artık bu katliamlar bitsin istiyorum” şeklinde konuştu.
"Zarife'mizin kemikleri sızlatılıyor"
Depremde hayatını kaybeden Diş Hekimi Zarife Doğan'ın babası Kamil Doğan, “Ben, 30 Ekim 2020’de İzmir depreminde görev başındayken şehit edilen Diş Hekimi Zarife Doğan’ın babasıyım. Çok acılıyım. Hem sayıları aklımda kalmayan sanıkların dışarıda dolaşmalarına hem de hak ettiği şehitlik belgesinin bugüne kadar, talep etmeme rağmen verilmemesine çok acılıyım, çok sabırlıyım. Zarife'mizin kemikleri sızlatılıyor. Bunu kimse duymasın ama devlet yetkilileri, hem Yüce Türk Adaletinin Sayın hâkim ve savcıları hem de Sayın Sağlık Bakanı, bu mağduriyetimi lütfen duysun. Lütfen duysun. Çünkü şehitlerin hakkının ödenmeyeceğini benden çok kendileri çok iyi biliyor. Benden çok kendileri çok iyi biliyor. Özlemi her saniye şiddetle artıyor. Kızım 27 yaşındaydı. 52 günlük nişanlıydı. Milletini canından çok seven bir hekimdi. Ona bu acıyı yaşatıp hayattan koparanlar artık aramızda dolaşmasın, rahat dolaşmasın” dedi.




