Çocuk işçiliği ve çocuk ölümleriyle tartışılan Milli Eğitim Bakanlığının MESEM uygulamasına tepkiler sürüyor.
Yaklaşık 2 hafta önce, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in katıldığı Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi sırasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın eliyle çocuk işçiliğinin meşrulaştırma projesi Mesleki Eğitim Merkezleri’ni (MESEM) protesto eden TİP üyesi 17 gençten 16’sı tutuklanırken öğretmenlere ise adli kontrol şartı verilmişti.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre, son 12 yılda en az 770 çocuk iş cinayetine kurban giderken, bu yıl içinde 87 çocuk iş kazasında yaşamını yitirdi.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, MESEM’de yaşanan çocuk işçiliği ve çocuk ölümlerine ilişkin açıklama yaptı.
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN KADER GİBİ GÖSTERİLMESİNE RAZI DEĞİLİZ!”
Açıklamada, “Bu sistem, ‘mesleki eğitim’ adı altında çocukların çalışma ortamına sokulmasıyla çocuk işçiliğinin meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. Çocukların sınıflardan fabrikalara, işyerlerine yönlendirilmesine, çocuk işçiliğinin kader gibi gösterilmesine razı değiliz! Çocukların yeri makine başında değil, okul sıralarındadır” denildi.
Açıklama metninin tamamı şöyle:
“Eğitim hayatını devam ettirmesi gereken çocuklarımızın içinde yüzlercesi ekonomik kaygılar nedeniyle çalışmaya zorlanmakta; çocuk işçiliğinin bir parçası olmakta ve ölüm riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Buna artık “eğitim” adı altında sürdürülmeye çalışılan uygulamalar da ekleniyor. Çocuk emeği, çocukların eğitim, oyun, sağlık ve gelişim haklarını doğrudan ihlal eden bir sömürü biçimidir. Ulusal yasalar ve uluslararası sözleşmelerle 18 yaş altı çocukların güvencesiz emek piyasasında çalıştırılmaması gerekirken, uygulamalar çocukların yüksek risk içeren ortamlarda bulunmasına yol açmaktadır. Sınıflarda olması gereken öğrencilerin, işyerlerinde, atölyelerde, inşaatlarda ucuz ve denetimsiz işgücü olarak kullanıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Çocuk işçiliği doğrudan yoksullukla bağlantılıdır; ailelerin ekonomik zorlukları, çocukları okul yerine çalışmaya zorlamakta ve bu durum eğitim hakkının önüne geçmektedir.
MESEM uygulaması, bu sorunun merkezi bir parçası haline gelmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulaması kapsamında, lise öğrencileri haftada dört gün işyerlerinde çalışmakta ve sadece bir gün teorik eğitim almaktadır. Bu sistem, “mesleki eğitim” adı altında çocukların çalışma ortamına sokulmasıyla çocuk işçiliğinin meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. İSİG meclisinin raporlarına göre 2025 yılında en az 82 çocuk çalışırken yaşamını yitirmiş; birçok çocuk işçi ağır yaralanmış veya hayatını kaybetmiştir. Bu durum, eğitimin bir hak olmaktan çıkarılarak sömürü aracına dönüştürülmesidir.

“ÇOCUKLAR OKULA GİTSİN, İŞE DEĞİL!”
• Çocuk işçiliği, çocuk haklarına aykırıdır. Çocukların eğitime ulaşma, oyun oynama ve sağlıklı gelişme hakkı vardır.
• Her ölüm bir ihmal ve toplumsal bir kayıptır. Çocuklar iş cinayetleri ile birlikte anılmamalıdır.
• Sistemsel çözüm şart: Yoksulluğun derinleştiği bu dönemde yalnızca yasalar değil; gelir desteği, ücretsiz eğitim, denetim ve sosyal koruma politikaları acilen uygulanmalıdır.
Çocukların sınıflardan fabrikalara, işyerlerine yönlendirilmesine, çocuk işçiliğinin kader gibi gösterilmesine razı değiliz! Çocukların yeri makine başında değil, okul sıralarındadır.
Talep ediyoruz:
1. MESEM gibi eğitim adı altında çalışma uygulamaları derhal durdurulsun ve çocukların eğitim hakları güvence altına alınsın.
2. Çocuk işçiliği ile mücadelede kapsamlı ulusal eylem planı derhal hayat geçirilsin.
3. Ailelere ve çocuklara yönelik sosyal koruma, gelir desteği ve ücretsiz eğitim hizmetleri güçlendirilsin.
4. Çocuk işçiliğinin önlenmesi için bağımsız denetim mekanizmaları ve yaptırımlar oluşturulsun.
5. Çocuk işçiliği ile mücadele, eğitim, sosyal politika ve emek politikaları bütünlüğünde ele alınsın.
Çocukların eğitimi, sağlığı ve yaşam hakkı vazgeçilemezdir. Ekonomik sömürüye terk edilen çocuklarımızın geleceği için birlikte ses çıkaralım, birlikte mücadele edelim!




