MİHRİCAN CANDEMİR / İZ GAZETE İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu, CHP İzmir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay, Bayraklı Belediye Başkan Adayı İrfan Önal ve İzmir Kadın Platformu 6 Şubat depremlerinin 1. yıldönümünde hayatını kaybedenleri anmak için Bayraklı Deprem Anıtı önünde toplandı.

Savcıları harekete geçmeye çağırıyoruz 

6 Şubat depremlerinin kader olmadığının altını çizen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Temsilcisi Erdal Akgül, “Bu depremde on binlerce insanımızı kaybettik. On binlerce insan anasız babasız, evlatsız kaldı. Deprem engellenebilir bir deprem olayı olmayabilir ama beton yığınları altında ölüm engellenebilir. Bu bir kader değildir. Ancak Maraş’ta, Hatay’da, Adana’da, İskenderun’da insanları kaderlerine terk ettiler. Tam 3 gün boyunca insanlara yardım gitmedi. Devletin hiçbir kurumu bilerek harekete geçmedi. İnsanlar ölüme terk edildi. Bu depremde birçok skandala şahit olduk. Kızılay skandalını, çadır skandalını gördük. Biz utandık, dağ, taş utandı onlar utanmadı. Halkın kendi elleriyle hazırladığı, doldurduğu tırlara AKP pankartları asarak adeta tırlara çöktüler. Daha 2 gün önce Hatay’da ‘Oy yoksa, hizmet de yok’ diyerek bir kez daha bütün dünyayı utandırdılar. Yani ‘AKP’ye oy yoksa, ölünüz de diriniz de umurumuzda değil’ demek istediler. Aslında bu aynı zamanda bir suçun itirafıdır. İnsanları ölüme terk edişlerinin itirafıdır. Hukukun üstün olduğu ülkelerde bu bir suçtur. Dolayısıyla savcıları harekete geçmeye çağırıyoruz” şeklinde konuştu.

‘Sorumluluk üstlenilmiyor’

Anma töreninde basın açıklamasını okuyan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İKK Sekreteri Aykut Akdemir, yaşanılan afet sonrasında sorumlu mevkilerde bulunan kamu görevlilerin hiçbir şekilde sorumluluk üstlenmediğini dile getirdi. Akdemir, “Uygar ülkelerde, yıkım ve can kayıplarından sorumlu yetkililerin görevlerinden istifa etmeleri bir zorunlulukken, ülkemizde bu durum neredeyse bir terfi gerekçesi olmuş, afetin üzerinden bir yıl geçmesine karşın, sorumlu mevkilerde bulunan hiçbir kamu görevlisi sorumluluğu üstlenmemiş veya merkezi idare tarafından görevden el çektirilmemiştir” ifadelerini kullandı. 
Ayrıca deprem sonrası yaşanan koordinasyon bozukluğu, bölgeye ulaşımda yaşanan güçlükler, yardım malzemelerinin vicdan ve sorumluluk sahibi Sivil Toplum Kuruluşları (STK), gönüllü kuruluşlar ve meslek örgütleri dışında zamanında yerine ulaştırılmaması, zorlu kış şartlarında yurttaşların çaresiz bırakıldığını belirten Akdemir, deprem, sel gibi doğa kaynaklı afetlerde yurttaşın üstünü örtecek çadırı sağlamakla yükümlü olan Kızılay’ın, kendi sitesinden çadır satışı yapmasına da dikkat çekti.

Merkezi idarelerin aldığı tutum ise kaygı vericidir 

‘Asrın Felaketi’ olarak tanımlanan 6 Şubat depreminin sorumlularının ortada olmadığını belirten Akdemir, “Doğa kaynaklı afetler konusunda geldiğimiz durum vahim, merkezi idarelerin aldığı tutum ise kaygı vericidir. Bir yıl önce gerçekleşen deprem, yerleşim alanı planlaması konusunda hala bir adım yol alamadığımızı, barınma amacı ile yapılan ama toplu enkaza dönüşen yapılarımızı yöntemli olarak denetleyemediğimizi göstermektedir. Ürkütücü olan ise, üzerinden bir yıl geçmesine karşın, bölgede çadırlarda ve konteynırlarda yaşam savaşı veren yoksul insanlarımızın içimizi sızlatan durumudur. Yaşamını yitiren yurttaşlarımızın yanında bir de faili meçhul kayıpların olması, ayakta kalma mücadelesi veren afetzede yurttaşlarımızın acısını neredeyse isyana dönüştürmüştür” şeklinde konuştu. 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hatay’da gerçekleştirdiği konuşma esnasında ‘Oy yoksa, hizmette yok’ çıkışına da değinen Akdemir, “Yaklaşan yerel seçimler öncesi, yıkıma uğrayan kentlerde “yardım alma” koşulunu, oy karşılığına bağlayan yönetim sisteminin bir sonucu olarak, ülkemizin yeni afetlerde düşeceği durum kürsüden, hem de en yetkili ağız tarafından itiraf edilmiştir” dedi.

“Denetim şart’

Deprem zararlarını en aza indirecek güvenli alanlarda, mühendislik prensiplerine uygun yapı üretilmesi ve bu yapıların her aşamasının sürdürülebilir, etkin ve efektif bir sistem ile zemininden çatısına kadar denetlenmesi gerektiğini vurgulayan Akdemir, “Son 25 yıl içinde ülkemizin tamamında yapılan yer bilimsel çalışmaların sonuçları kaygı vericidir. Beş yüze yakın deprem üretme potansiyeli olan diri fayın var olduğu ülkemizde, kısa süre içerisinde veya uzun vadede ne zaman ve hangi noktalarda yıkıcı bir depremin olacağı ne yazık ki kestirilememektedir” diye konuştu. 
Akdemir, “Doğa kaynaklı afetleri gerekçe göstererek, bu durumu fırsata dönüştürme çabalarının giydirilmiş adı, mevcut hali ile “kentsel dönüşüm” ütopyasıdır. Yoksul insanların yaşamları boyunca elde ettikleri tüm birikimlerini kullanarak, aç kalma pahasına satın alıp, başlarını soktukları konutların, afet güvensiz alanlarda, denetimden yoksun ve “çürük” yapılmasının sorumlusu kendileri değil, mevcut sistemdir. Anayasa ile güvence altına alınmış barınma hakkı, yurttaştan alınıp beton lobilerine teslim edilemez. İzmir emek ve demokrasi güçleri, dün olduğu gibi bugün de halkının yanında, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam etmektedir. Yıkılan her binanın, kaybolan her canın, yetim ve öksüz kalan her çocuğun acısını yüreğimizde hissediyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Editör: Esra Seyirden