Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı, resmi internet sitesinde, “Depremzede çocuklar evlat edilinebilir mi?” sorusuna “Evlat edinenle evlatlık arasındaki bu ilişki sebebiyle bir evlenme engeli olmadığı gibi evlatlığın kendi öz anne babası yerine, evlat edilenlerin nesebine kaydedilmesi de caiz değildir. Ayrıca evlatlık olarak büyütülen çocukla, evlat edinen arasında birbirlerine mirasçı olma hakkı da söz konusu değildir.” şeklinde yanıt verdi.

Asla kabul etmiyoruz

Diyanet'in bu yanıtı sosyal medyada gündem olurken, ülke genelinde de tepki uyandırdı.

İzmir Barosu yaptığı yazılı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığı'na tepki göstererek, "Yaşanılan süreç başta olmak üzere, her koşulda çocuklar açısından telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaratacak, Medeni Kanun’u hiçe sayan, çocuğun cinsel istismarı suçuna teşvik eden bu söylemlerin suç oluşturduğu ve Çocuk Koruma Kanunu’nu ihlal ettiği açıktır. Çocukların üstün yararını hiçe sayan bu düşünce yapısını asla kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı. 

Fetva yetkisi bizim için yok hükmündedir

Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

2023 yılı için kendisine 6 bakanlığa ayrılan bütçeden daha fazla bütçe ayrılan ve yaptığı açıklamalar ile yönlendirmelerle toplumda ayrımcılığı teşvik eden, adeta  gerici karanlığın sesi haline gelen ve artık meşruiyeti sorgulanan Diyanet İşleri Başkanlığının, Osmanlı'da şeyhülislamlara tanınan "fetva" yetkisi bizim için yok hükmündedir.

Yürürlükte bulunan Türk Medeni Kanunu’nun;

129. maddesinde evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında evlenmenin yasak olduğu,

282. maddesinde göre evlat edinme yoluyla da soybağı kurulacağı,

500. maddesinde göre evlatlığın, evlat edinenin mirasçısı olduğu düzenlenmiştir.

Telafisi mümkün olmayan mağduriyetler...

Yaşanılan süreç başta olmak üzere, her koşulda çocuklar açısından telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaratacak, Medeni Kanun’u hiçe sayan, çocuğun cinsel istismarı suçuna teşvik eden bu söylemlerin suç oluşturduğu ve Çocuk Koruma Kanunu’nu ihlal ettiği açıktır. Çocukların üstün yararını hiçe sayan bu düşünce yapısını asla kabul etmiyoruz. Özellikle deprem sebebiyle ağır mağduriyet yaşayan çocukların daha fazla hak ihlaline maruz bırakılmamalarının devletin temel sorumluluğu olmasından hareketle konuyla ilgili olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını gerekli önlemleri almaya davet ediyoruz. Çocuk haklarını ihlal eden kişi, kurum ve kuruluşlara karşı hukuki mücadelemizin süreceğini ve hak ihlallerinin takipçisi olmaya devam edeceğimizi belirtiyor; devletin çocukları koruma yükümlülüğünün hiçbir kişi ve kuruma devredilemeyeceğini, tüm çocukların sağlık ve güvenliğinden devletin sorumlu olduğunu ve etkin bir çocuk koruma sisteminin derhal uygulanması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.

Laik cumhuriyet yasalarına karşı şer'i hükümleri işaret eden bu cüretin sahiplerine izin vermeyeceğiz!

Editör: Duygu Kaya