İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 3. İstanbul Kariyer Fuarı açılış töreninde konuşma yaptı. İmamoğlu’nun gündeminde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, ''İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çeşitli etkinliklerinde kamu zararına yol açıldığı iddialarıyla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişleriyle koordineli olarak resen başlattığı soruşturma'' ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği konserlerle ilgili gelen şikayetleri incelemek üzere İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulunun müfettiş görevlendirmesi vardı. İmamoğlu, konuya ilişikin şunları kaydetti:
''Biliyorsunuz bir konser harcamaları üzerinden bir gündem oluşturma çabası içindeler. Bahsettikleri o bir konserlik rakam, ne yazık ki bir uçağın, bir uçağın derken arkasında 5-6 tane daha dizilerek gittiği tek bir uçuşun maliyeti kadar değil. O kadar bile değil. Ankara’da Mansur Başkanımıza, İstanbul’da bize yönelik bu itibar suikasti birazda bu pespaye hallerine gülerek izliyorum. Tabii 5.5 yıldır gün geçmeden yapılan bu itibar suikastlerini göğüsleme konusunda elbette son derece idmanlıyım.
"Kendi belediyelerinizi 10 yılda en kadar denetlediniz?"
Hani ‘vız gelir, tırıs gider’ sözü çok kullanılsın istemem ama tam bunlara göre. Gerçekten vız gelir tırıs gider. Şunu söyleyeyim itibar suikasti yaparken bakın teftiş edilmekten onur duyarız. Biz kamusal iş yapıyoruz bizi teftiş edin. Bizi denetleyin ama buradan teftiş eden akla, denetleyen akla diyorum ki alın CHP’li Ekrem İmamoğlu’nu ya da Mansur Yavaş’ı. İstanbul’u ne kadar denetlediniz, Türkiye’deki bütün kendi partinize ait belediyeleri 10 senede ne kadar denetlediniz? Hatta geçtiğimiz 10 seneyi de katın bu 5 seneye eşitse görevi bırakacağım. Bu kadar ileri söylüyorum.
"Diyorum ki 'denetleyin bizi kardeşim"
Bütün bunlara rağmen diyorum ki denetleyin bizi kardeşim. Ama biliyorum niye bize kızdıklarını, Cumhuriyet Bayramı'nda binlerce insanın toplandıklarını gördükler mi bunlara bir şeyler oluyor. Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nda yüzbinlerce insan coşkuyla yollara izlere, meydanlara yığıldığında bunların tüyleri diken diken oluyor. Bizim gibi heyecandan değil, onlara başka bir şeyler oluyor. Bakın bu kadar net. Bu bakımdan bu operasyon bir teftiş denetleme keşke olsa ama bu operasyon hem medya üzerinden hem siyasi kurum ve kuruluşları üzerinden ne yazık ki hepimizin kendimizi emanet ettiğimiz yargı üzerinden yapılıyor. Bunun adı net olarak söyleyeyim bu litaratüre geçmiştir ve bundan sonrada inşallah bir daha ülkenin gündemine gelmeyecek şekilde ne yazık ki o anlayışın iktidara gelene kadar da devam edeceği belli; bu düpedüz ‘yargı tacizi’dir. Bizim üzerimize uygulanan bir tacizdir, yargı tacizidir. Emir ve talimatla yapıldığı nettir.
"Bu hükümet bu ülkeye kötülük yapıyor"
Peki bu sözde yolsuzluğu ortaya çıkarmaya çalışan bu hükümetin itibarına bir göz atalım mı? Türkiye’yi Uluslararası Yolsuzluk Endeksin’de 180 ülke arasında 115’inci sıraya oturtan hükümet bu hükümet, dünyada. O ligde, o kötü ligde dünyanın hangi ülkeleriyle anıldığımızı sıralasam utanç duyarız herbirimiz. Yakıştırmayız kendimize. Açıkçası bir başka şey daha söyleyeyim, Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 142 ülke arasında Türkiye’yi en diplere 117’inci sıraya düşüren arkadaşlar bu ‘yargı tacizi’ni yapan arkadaşlar. Bu hükümet bu ülkeye kötülük yapıyor. Hukuk görevini yapsın istiyoruz, yok. Onlar, 'hukuk iktidar ne istiyorsa onu yapsın' anlayışına sahip. Milletimizin hukuka ve adalete olan güvenini sorduğunuzda, Cumhuriyetimizin hiçbir döneminde, en vahşi dönemlerinde dahi bu kadar diplere inmediği bir süreci yaşamdı. İhtilallerin olduğu süreçler de dahil. Ya da bizi ihtilale götürdükleri, taşıdıkları, değirmenlerine su taşıdıkları o süreçler de dahil bu kadar dibe vurmamıştır.''