İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Karşıyaka Belediyesi Meclis Üyesi Saadet Çağlın, ‘Üret, tüket, at’ anlayışının değil, ‘üret, tüket, dönüştür, yeniden kullan’ anlayışının benimsenmesi gerektiğini kaydetti.

Depremle ilgili konuşan Çağlın, 400 ağır hasarlı bina, 5 bine yakında hasarlı bina olduğunu hatırlattı. Çağlın, "Manavkuyu herkesin başka yere taşındığı bir yer haline geldi. Maddi hasar çok da önemli değil. Oradakilerin psikolojisi önemli. Aldığımız zarar aslında psikolojik. Orada yaşayan vatandaşlarımızın umarım en kısa zamanda yararları sarılır ve normal hayatlarına dönerler. Türkiye'de yaşadığımız doğa olaylarının yüzde 55'i deprem. Doğa olayları can kayıpları verdiği an doğal afete dönüşmüş oluyor. Neler yaşayabileceğimiz az çok belli aslında ama hazırlık kısmı yok. Başından beri hep onararak gitmeye çalıştık. İBB en son Meclis kararında bir bütçe aktardı. Şu anda az hasarlı binalarda yaşayan vatandaşlarımıza destek olmak amacıyla. Diğer belediyelerde bu hassasiyetlere destek oluyorlar” dedi.

‘KÖTÜ SENARYO GÖRÜLMELİ’

Seferihisar’da yaşanan tsunaminin hiç beklenmediğini kaydeden Çağlın, “Öngöremedik önlem planımız yoktu. Öyle bir kırılma oldu ki denizin dibinde o tsunami yaratacak kadar etkili oldu. Mesela nehir yatağında bir şehir yapılmış, yapabilirsiniz ama yapmanın şartları çok farklıdır. Artık bunu yaşamamalıyız en kötü senaryoyu görerek birtakım şeyler yapmalıyız. Afetleri etkileyen iklim krizimiz var. İklim değişikliği aslında 2006’dan sonra dünyanın daha çok gündemine gelmeye başladı. Yıllarca buzullar eridi. Yaşamlar tehlikeye girdi. Barajlarda suyumuz sonsuz görüyoruz biteceğini hesaplamıyoruz. Şu anda İzmir için en güncel sorunlardan birisi. Pandemi nedeniyle fazla su kullandık ama tasarruf politikası gütmeliyiz. Sularımızın azalması geçici olabilir yağışlarla düzelebilir” ifadelerini kullandı.

‘GIDA FİYATLARI ETKİLENDİ’

Tarımda susuzluğun etkilerinin görüldüğünü belirten Çağlın, “Susuz gidecek olan bir kış gıda fiyatlarını çok etkileyecek ki şu anda da çok yüksek. Su her şeyimizi etkiler. Yağışlar olur su seviyeleri yükselirse biraz daha rahatlarız. O denge sağlanır hiçbir zaman susuz kalmayız. Suların azalması öngörülen bir şeydir. Ama sonuçta iklim krizinin sonucudur. Vatandaşlar olarak kentlerin büyük sorumluluğu var hem sorunu yaratıyor hem de en çok etkileniyor. Kentler enerji tüketimini yüzde 60-80’inini kullanıyor sera gazında yüzde 70’inden fazlasına sahip. Bu gazları üreten kaynakları azalttığımız sürece daha az etkileneceğiz” diye konuştu.

‘KAPASİTE AŞILIYOR’

İklim krizinin çözümünde önce hükümetler ardından belediyelerin rol oynadığını söyleyen Saadet Çağlın, akademik ve bilimsel çalışmalar ile sivil toplum örgütleri, genç iklim liderleri ve kadınların da yine bu rolde öneminin olduğunu belirtti. Belirli bir biyokapasitenin olduğunu da dile getiren Çağlın, Türkiye’nin 2019 yılı biyokapasitesinin 1.7 ekolojik üretiminin ise 2.8 olduğunu, rezervler bittiği için kapasitenin aşıldığını dile getirdi. Diğer ülkelerden de örnek veren Meclis Üyesi Çağlın, “Mesela Katar 11 Şubat’ta kendine verilen kaynağı bitiriyor. Onun dünyasından 12 tane lazım yani böyle bir tüketim var. Katar ondan kaynak arıyor. Gelişmişlik ve gelişmemişlik ile alakası yok mesela İsveç kaynaklarını Nisan’da tüketiyor” diyerek kaynaklarını olumlu yönde kullanan ülkeleri de açıkladı.

KENTSEL DİRENÇ ŞARTI

‘Üret, tüket, at’ değil, ‘üret, tüket dönüştür, yeniden kullan’ anlayışının benimsenmesi gerektiğini söyleyen Çağlın, “Kaynakları birkaç değişik amaçla yeryüzünde kullanımda tutmak gerekir” dedi. Doğal afetlerin kentsel dirençle ilgili olduğunu kaydeden Çağlın, bunun barınma hakkı, sağlık, eğitim, temiz su ve enerjiyi kapsadığını belirtti. Bu şartların ne kadar hızlı sağlanırsa o kadar dirençli olunduğunu kaydetti. Çağlın, İzmir depreminin milat kabul edilip bu durumdan büyük ders çıkarıldığını kaydetti ve kentleşmenin şartlarının değişmesi gerektiğini belirtti. Dirençli kentleşmenin şartlarını anlatan Çağlın, “Konu tek sektörle ilgili değil, konut, enerji, atık, su kaynakları sektörleri. Hepsinin bir arada uygulandığı çalışmalar yapılacak. İBB ve diğer belediyelerimiz zaten örnek olacak çalışmalar için başladı. Biz halkımızın sosyoekonomik ve temel ihtiyaçlarını hem karşılamak hem daha üst düzeye çıkarmak zorundayız. Geleceği planlamak zorundayız” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi