Özken, pandemi sürecini değerlendirerek sözlerine başladı ve en çok etkilenenin ekonominin çarkları olan KOBİ’ler olduğunu söyledi. Özken, “Sanayiciler de çok etkilendi. Çünkü Türkiye’nin lokomotifi hepimizin bildiği gibi KOBİ’ler. Hatta yüzde 99’unda yüzde 85’i mikro KOBİ’ler. Dolayısıyla bizim küçük esnaflarımız, Kıbrıs Şehitlerinde, Alsancak’ta esnaflarımız 1 ile 10 kişi arasında çalışanlar. Tabi ki bu durumdan esnaf çok etkilendi. Ekonomide ne kadar hareket varsa o kadar bereket oluyor çünkü. Biz pandemi öncesinde hem şehir dışı hem yurt dışı seyahatlerde ciddi anlamada bulunuyorduk. Piyasayı da koklama şansımız oluyordu” dedi.

KOBİ’lerin kredi kullanımın arttığını hem de vatandaşların bireysel olarak borçlandığını söyleyen Özken, “Gelişmiş ülkeler ciddi teşvik paketleri verdi. Şunu da belirtmek gerekir ama sağlık açısından bütün dünya sınıfta kaldı. Hatta sağlık açısından Türkiye’nin bu durumu iyi yönettiğini düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı’nda ciddi anlamda çalışan hekimler, hemşireler, hademesi dahil olmak üzere yürekten teşekkür ediyorum. Yurt dışında yaşayan arkadaşlarımızla sağlık açısından karşılaştırma yaptığımızda Türkiye’nin çok daha önde olduğunu gözlemleyebiliyorum” ifadelerini kullandı.

‘PARLAK DURUMDA DEĞİL’

Türkiye’nin ekonomi açısından ise parlak bir durumda olmadığını söyleyen Özken, “Amerika’da işletmelere gelirlerinin yüzde 75’i devlet tarafından verildi. Biz de ekonomimiz çok güçlü olmadığı için özellikle tarım işçilerimiz, KOBİ’lerimiz sıkıntı yaşadı. 3 milyon 200 bin adet KOBİ işletmemiz var ve bunların yanında çalışan insanlar kiminde 25, kiminde 50 kişi. Çığ gibi büyüyen bir kartopu gibi sorunlar büyümeye başladı. Bireysel borçlanmalar çoğaldı. Bu tabi çok mücbir sebep. Özellikle maddi destek vererek esnafı, çiftçiyi, KOBİ’leri ayakta tutmamız gerekiyordu. Şimdi icra dosyalarına bakıyoruz 24 bin 500 icra iflas dosyası açılmış bir ay boyunca. Her geçen gün mahkemelerde icra iflas davaları artıyor” dedi.

Hem Kemalpaşa da hem de İzmir’de esnaf ziyaretleri sırasında, esnafın ne kadar dertli olduğunu gördüğünü kaydeden Özken, “TÜİK’in verilerine göre kredi kartı borçlarının arttığını, kredi kartı kullanan sayısı arttığını görebilirsiniz. Borçların artarak büyüdüğünü görüyoruz. Vatandaşın kişisel borcu 10 yıl önce 2 binlerde iken şu an vatandaşın kişisel borcu yaklaşık 26 binlerde. Problem şu anda ciddi anlamda hissediliyor. Bunu zaten Ticaret Bakanlığı’nın ve TÜİK’in verileri doğruluyor” şeklinde konuştu.

‘GENÇ İŞSİZLİĞİ ÜZÜCÜ’

‘Ben işsizim eğer iş bulursam çalışırım’ diyen 2 milyon vatandaş olduğunu söyleyen Özken, “Bunları biz işsizlik rakamlarına koyarsak yüzde 1 olan işsizlik rakamı yüzde 28’e çıkıyor. Asıl işsizlikle ilgili en önemli problemlerden birisi 15-29 yaş arasındaki genç toplumun işsizlik oranı. Bu bizi çok üzüyor. Yaklaşık 17 milyon vatandaşımız var. Bu gençler bizim geleceğimiz. Bu gençlerimizin yaklaşık 5.4 milyonu okuyor. Yaklaşık 5 milyonu çalışıyor. Yaklaşık 1.6 milyonu hem okuyor hem çalışıyor. 5.4 gencimiz ise ne okuyor ne çalışıyor. Gençlerimiz ümidini yitirmiş durumda. Bizim hem yerel hem de genel yöneticiler olarak bu gençleri kucaklamamız gerekiyor. Gönül istiyor ki herkese iş bulalım” açıklamalarında bulundu. Özken, tüm dünyanın 2020 yılını eğitim alanı olarak kaybettiğini söyledi.

Dış ticaret verileriyle ilgili de konuşan Özken, “Biz 12 milyar dolar ihracat yaparken eğer 18 milyon dolar ithalat yapıyorsak burada bir problem vardır. Ürün ihracat eden firmaların yüzde 35’i aynı zamanda ürünün ithalatını gerçekleştiriyor. İthale dayalı bir ekonomiyiz. Maliyetler sürekli artıyor. Kur dengesi ihracatçıyı da ithalatçıyı da olumsuz etkiliyor” dedi.

‘VERGİ ADALETSİZLİĞİ VAR’

Özken, Türkiye’nin ileriye dönük sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, merkezi hükümet gibi tüm paydaşların yer alacağı bir oluşumun olması gerektiğini söyledi. Vergilerin adaletsizliğinin de ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Özken, “Vergi cenneti bir ülkeyiz. Aldığınız her üründe bunu görüyorsunuz. Dünyanın her yerinde vergi sistemi var. Ancak bizim doğrudan ve dolaylı vergilerimiz vatandaşın üzerinde çok ciddi yük oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Kemalpaşa Belediye Meclis Üyesi de olan Dr. Ahmet Özken, Kemalpaşa’nın içinde iki tane organize sanayi sitesini barındırdığını hatırlattı. Tarım, hayvancılık, sanayinin de harmanlandığı ve jeopolitik olarak önemli bir konumda olduğunu dile getiren Özken, tarım havzasında 650 bin ton kiraz üretildiğini ve bu konuda dünyada bir numara olunduğunu sözlerine ekledi. Özken, “Üretimde bir numarayız, ihracatta ise geri kalmış durumdayız” dedi. Kemalpaşa’dan ihracatın dolaylı yoldan yapılmasından dolayı bu durumun yaşandığını belirtti. Özken, konuya çözüm aradıklarını ve bu kapsamda dünya fuarlarını gezdiklerini, son iki yıldır ise ‘village star’ (köyün yıldızı) markası ile çözüme ulaştıklarını söyledi. Özken, yerli toprağın kıymetinin bilinmesi gerektiğini hatırlattı.

‘4 KITAYA İHRACAT’

Kemalpaşa’da 850’den fazla fabrika ve buralarda çalışan 35 bin çalışanın olduğunu belirten Özken, “Kemalpaşa’dan 4 farklı kıtaya biz ihracat yaptık. Biz bazı arkadaşlarımızla beraber Kemtar’ı (Kemalpaşa Tarımı Destekleme ve Geliştirme Derneği) kurduk. Hem kadın istihdamını sağlamak hem de marka bilinirliliğimiz artırmak istedik. Coğrafi işareti olmak üzereyiz Kemalpaşa kirazı için. Bunları yapmamız gerekiyor, bunlar üreticiye gereken şeyler” dedi. Kemalpaşa’ya üniversite kazandırmak istediklerini de söylene Özken, “Bir yerde üniversite varsa orada hareketlilik olur hem de gençlerimiz eğitimlerini yakın bir yerde alarak iş dünyasına girer. Bu kapsamda üniversiteyi kazandırıp, sanayi iş birliğini sağlamamız gerekiyor” diye konuştu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ‘Başka bir tarım mümkün’ felsefesi kapsamında güzel işler yapıldığını dile getiren Ahmet Özken, “Sağ olsun Tunç Başkan ve Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı çok güzel projeler yürütüyorlar” dedi. Kemalpaşa’da kurulacak olan ve geçtiğimiz günlerde Meclis’te onaylanan paket işleme tesisin yanı sıra zeytin işleme tesisinin de kurulacağını söyleyen Özken, üretimin artacağını belirtti.

‘LİMANLAR TİCARETİN BEL KEMİĞİ’

Özken, 25 yaşında Türkiye’nin en genç gümrük müşaviri olduğunu dile getirdi. Özken 2010 yılında ilk lokomotif şirketlerini kurduklarını belirterek, kurdukları diğer şirketleri de anlattı. Özken, “İş yerimizde arkadaşlarımızın yüzde 99’u üniversite mezunu, ilgili bölümlerde mezun. Bazıları kendi öğrencilerimiz. Dış ticaret işlemi gerçekleştiren firmalara hem operasyonel hem de maliyet anlamında ciddi avantajlar sunmaya gayret gösteriyoruz. Kemalpaşa’ya taşınma sebebimiz ise deprem” dedi ve İzmir Limanı’nın özelleştirilmediği için çağa uyduramadığını, Aliağa’daki limanların ise özelleştirildiği için çok iyi yürütüldüğünü kaydetti. Özken, Aliağa ve İzmir Limanı’nın kuvvetlendirilmesi gerektiğini buraların ticaretin bel kemiği olduğunu sözlerine ekledi.

Editör: Haber Merkezi