Gizem TABAN/İZ GAZETE- İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde evleri hasar gören, yakınlarını kaybeden depremzedeler seslerini duyurmak için Gündoğdu Meydanı’nda buluştu. Depremin üzerinden 9 ay geçmesine rağmen sorunlarına çözüm bulunmadığı gerekçesiyle bir basın açıklaması gerçekleştiren depremzedeler İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) öncülüğünde toplanarak taleplerini sıraladı. Basın açıklamasını İZDEDA Başkanı Haydar Özkan okudu. Sorunlarının çözümü için AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yerel yönetimlere çağrı yapan depremzedeler basın açıklamasının sonunda seslerini duyurmak için çığlık attı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Atila Sertel de basın açıklamasına katılarak depremzedelere destek verdi. CHP’li Sertel, İzmir’de depremden en çok etkilenen ilçelerin afet bölgesi ilan edilmediğini belirterek depremzedelere haksızlık yapıldığını vurguladı.

“KAYDA DEĞER BİR İLERLEME YOK’

Basın açıklamasını okuyan İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, deprem felaketinin üzerinden tam 9 ay geçmiş olmasına rağmen yaraların sarılması konusunda kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini belirterek, “Yıkılan evlerimizin yerine yapılacak inşaatlar için en az 450 bin TL gibi hiçbir depremzedenin ödeme gücü olmayan fiyatlar istenmektedir. Gelir seviyesi bin 300TL ile 4 bin TL arasında ve büyük çoğunluğu emekli olan depremzedelere kentsel dönüşümcü muamelesinin reva görülmesi, sarılmamış yaralarını derinleştirmektedir. Mevcut durumda evini yaptırmak isteyen depremzedenin aylık ödemesi gereken tutar 7 bin 500TL civarındadır. Bununla birlikte proje alanlarında hasar oranına göre ayrım yapılarak oluşturulan farklı ödeme planları, depremzedeler arasında tahammülü zor bir adaletsizliği ortaya çıkarmıştır. Benzer şekilde DASK kurumunun depremde zarar gören evleri az, orta ve ağır hasar şeklinde ayırarak ağır hasarlı bina haricindeki ödemeleri adeta badana boya parası şeklinde çok gülünç miktarlarda gerçekleştirmesi, akıl, mantık ve adalet duygusuna zarar vermiştir. Deprem sonrası yapılan yardımlarda çeşitli adaletsizlikler olmuş, esnaflarımız yardım yapılmayarak mağdur edilmiş, zarar gören araçlara sigorta şirketleri tarafından ödeme yapılmamıştır. Kıymetli eşyalarını almak için bir saat süre verilenlerin evini taşıdığı kabul edilmiş ve anlamsız bir şekilde eşya yardımı yapılmamıştır” diye konuştu. 

DEPREMZEDELERDEN 7 MADDELİK TALEP

Depremzedelerin, devlet yetkilileri ve yerel yönetimlerden taleplerini sıralayan Özkan, 7 madde sıraladı:
1.Sorunumuzun çözümü için en etkili adımlardan birisi olarak İzmir büyükşehir belediyemiz ve değerli meclis üyelerimizin, rant yaratmak için değil mağduriyetlerin giderilmesine katkı sağlamak için % 30 emsal artışı kararı almasını, 
2.Kentsel dönüşümcü değil deprem mağduru olduğumuz göz önünde bulundurularak 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık sıfır faizli depremzede desteği maksatlı bir kredi oluşturulmasını,
3.Proje alanı dışındaki depremzedelerin müteahhit ödemeleri için ağır, orta ve az hasar ayrımı yapılmaksızın yerel yönetimler ve devletimiz tarafından seyyanen, 50 bin Tl tutarında yardım yapılmasını,
4.Devletimizin proje alanları içinde aynı yaklaşımı benimsemeyerek yapılan konutların ödeme koşullarının eşit düzeye getirilmesini, 
5.Bu bağlamda 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık sıfır faizli maliyetin % 50 sinin ödeneceği kredi imkânının herkes için uygulanmasını,
6.Proje alanı içinde 7269 sayılı kanun esasına göre yıkılan ağır hasarlı binaların aynı zamanda 6306 sayılı kanundan ve rezerv alandan yararlandırılmalarını, 
7. Aynı ilçede birden fazla evi olanların hak sahipliğinin elinden alınması şeklindeki adaletsiz uygulamanın yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.

‘TERÖRİST DEĞİL DEPREMZEDEYİZ’

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da çağrı yapan Özkan, “Bu süreçte devletimizden sürekli yaralarımızın sarılmasını, acılarımızın kısmen de olsa dindirilmesini bekledik. Bütün yükümlülüklerini yerine getiren vatandaşlar olarak bunu devletimizden beklemenin en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Cumhurbaşkanımızın sorunlarımızı ivedilikle çözüme kavuşturacağı inancımızı yitirmedik. En fazla ihtiyacımız olduğu zamanlarda yardım elini uzatmasını bekliyor, düştüğümüzde kaldırmasını ve yaralarımızı sarmasını istiyoruz. Biz buraya toplananlar eylemci, terörist ya da isyancı değil sadece depremzedeyiz. Sadece mağduruz. Mağduriyetlerimiz giderilinceye, çığlıklarımız işitmesi gerekenler tarafından duyuluncaya, yaralarımız olması gerektiği gibi sarılmaya başlanıncaya kadar derdimizi anlatmaya devam edeceğiz” açıklamalarında bulundu. 

‘RANTA 60 KAT, DEPREMZEDEYE 5 KAT’

CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel de, “Birlikte çok büyük bir felaketi, acıyı yaşadık. Bu işin siyasi hiçbir yanı yok. Ben CHP’liyim ama bütün milletvekili arkadaşların, tüm siyasi partilerin, sorunların çözümünde el birliğiyle ve birlikte karar vererek hareket etmesini çok istiyorum. Kendi konutlarınızı yeniden daha yüksek bir maliyetle size satmak istiyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile yaptığımız toplantılarda çok net bir şekilde dile getiriyorum; siz, insanların 120 metrekare olan alanını 80-90 metrekareye düşürüyorsunuz, 7 kat olan binayı 5 kata indiriyorsunuz. Kendi dairesinde oturmasını değil o kişinin şansına bırakarak bir konut elde etmesini istiyorsunuz. Ama çok büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. 7 katı 5’e indiriyorsunuz ve diyorsunuz ki ‘burası deprem bölgesi, ben senin canını ve malını koruyorum’ diyorsunuz. Ama 300-500 adım ötede 50-60 kat gökdelen dikiyorsunuz. Bu vicdansızlık, insafsızlık değil mi? Vatandaşa gelince 5 kat sermayeye gelince, İstanbul’un müteahhitlerine, rant sahiplerine gelince 60-70 kat veriyorsunuz” diye konuştu.

İZMİR NEDEN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMEDİ?

‘Duyuyorlar ama duymazdan geliyorlar’ diyerek açıklamasını sürdüren CHP’li Sertel, “Onların tuzu kuru, onlar hayatın en lüksünü en ihtişamlısını, en şatafatlısını yaşıyorlar. Bayraklı’yı afet bölgesi ilan etmediler. Orada evler yıkıldı, canlar gitti. Hiç mi vicdanınız yok? Yazık değil mi, günah değil mi? Ayıp değil mi? Rize elbette afet bölgesi ilan edilsin. Ebetteki oradaki insanlar sel felaketinden dolayı yaşadığı afetten dolayı Manavgat’ta diğer bölgelerde yanmış evlerin olduğu bölgeler elbette afet bölgesi ilan edilsin. Buna kimse hayır demiyor. Ama Rize’yi afet bölgesi ilan edenler İzmir’de Bornova’yı, Bayraklı’yı Karşıyaka’yı niçin afet bölgesi ilan etmiyorlar? Soruyorum” dedi.

‘SAYIN CUMHURBAŞKANI GÜNAH DEĞİL Mİ?’

Sertel konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bu insanlar helalinden dişinden, tırnağından keserek artırdıklarıyla o evleri aldılar. Şimdi siz onları müteahhitlerin eline teslim ediyorsunuz. Konutu yapmak isteyenden 450 bin lira 500 bin lira istiyorlar. Konutu satmak isteyenlere 300, 350 bin lira veriyorlar. Ayıp değil mi, yazık değil mi, günah değil mi? Sayın Cumhurbaşkanı günah değil mi? Bu işin siyaseti yok. Bu işin siyasetini yapmıyorum. İçim yanarak sesleniyorum. Bu işin sonuna kadar takipçisi olacağım, söz veriyorum.”

Editör: Haber Merkezi