ÖZLEM KARA / İZ GAZETE - İzmir Yangını Türk ordusunun 9 Eylül 1922'de İzmir'i ele geçirmesinin hemen ardından, kritik bir dönemde vuku buldu. Tarihi önemi bulunan bazı yapıların ve semtlerin yok olması ile neticelendi. Oran, yangının kimin çıkardığına dair beş teori olduğunu söylüyor. Bunlardan birincisi yangının kendi kendine çıkması, ikincisi Türklerin çıkardığı ihtimali üçüncüsü Yunan ordusunun yaktığı, dördüncü teori ise Ermenilerin yaktığı, beşinci ve son teori ise yangını Sakallı Nurettin Paşa’nın çıkardığı. Bu konuyu biz de Türk siyasetçi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü emekli öğretim üyesi Baskın Oran’a sorduk.

YANGINI KİM ÇIKARDI?

İzmir Büyük Yangını’nı kimin çıkardığı konusunda beş tane teori olduğunu söyleyen Oran, birincisinin kendi kendine çıktığı ve eşek imbatıyla hızla yayıldığını söylüyor. Ayrıca yangının birçok yerden başladığını bildiklerini söyleyen Oran, kendi kendine yandı teorisini kabul etmenin zor olduğunu dile getiriyor. İkinci teorinin ise, yangının Hıristiyan mahallerini yakmak isteyen Türkler tarafından çıkarıldığı olduğunu söyleyen Oran “Türkler zaten dört gün önce İzmir’i ele geçirmişler. Türkiye’nin ikinci en önemli şehri olan İzmir’i niye yaksınlar?” Üçüncü olarak Oran, yangının Yunan ordusu tarafından başlatıldığı teorisinin yer aldığını fakat 9 Eylül’de kurtarılan şehirdeki Yunan askerlerinin zaten gemilere gittiğini, 4 gün sonra etkilerinin sıfır olasılık olduğunu söylüyor. Dördüncü teoride ise yangının Ermeniler tarafından çıkarıldığı iddiası olduğunu, ama yangında en çok Ermenilerin mahvolduğunu anlatıyor. Beşinci olarak ise şehrin İzmir’e ilk giren kumandan olan Sakallı Nurettin Paşa tarafından yaktırıldığını söylüyor fakat bu konu hakkında kesin bir tahkikat yapılmadığı için kesin konuşmanın zor olduğunu ifade ediyor.

İZMİR FATİHİ NURETTİN PAŞA: ‘BU PAŞA LİNÇ HASTASI’

Oran Sakallı Nurettin Paşa’nın gayrimüslim düşmanlığı ve sadizm yönünde çok fazla sabıkası olduğunu ve buna dayanarak yangının failinin Sakallı Nurettin Paşa olduğunu düşünüyor. Oran sözlerine şöyle devam ediyor, “Ben bu işin failinin Sakallı Nurettin Paşa olduğunu düşünüyorum neden? Çünkü bu hazretin sabıkası çok fazla. Bir kere büyük kumandan olarak, İzmir’e girer girmez kendisini şehrin eşrafı ziyarette geliyor. Bunların arasında Rum metropoliti Hrisostomos da var. Bunları uğurladıktan sonra Hrisostomos’u linç ettiriyor. Belgeler, “gevşek bir korumayla Hrisostomos Türk mahallerinin ortasından geçirilmiş ve orada halk tarafından linç edilmiştir” diyor. Sakallı Nurettin’in bundan önceki sabıkası da 1921’de Pontuslu Rumlara karşı ve Koçgiri İsyanı’nda Kürtlere karşı, sonradan M. Kemal’in öldürtmek zorunda kaldığı Topal Osman’la birlikte yaptığı muazzam mezalim. Hatta bu mezalim Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yansıyor, bütün milletvekilleri ayağa kalkıyor ve kendisini atanmış olduğu Merkez Ordusu Komutanlığı’ndan azlediliyor. Bu Hrisostomos’un linç edilmesinden iki ay sonra İzmit’te, o sırada Ankara hükümeti aleyhine yazı yazan gazeteci Ali Kemal, Ankara’ya yargılanmak için gönderilmek üzere bekletildiği İzmit tren garında, Sakallı Nurettin Paşa’nın sivil giydirdiği erler tarafından linç ettiriliyor. Yani bu paşa linç hastası. Atatürk de Nutuk’ta Sakallı Nurettin Paşa’nın laikliğe ve şapkaya karşı tutumu dolayısıyla Sakalı Nurettin Paşa’ya olan antipatisini ciddi bir şekilde belirtir. 12 Eylül döneminde Sakallı Nurettin Paşa’nın mezarının Atatürk Orman Çiftliği’ndeki devlet mezarlığına taşınması söz konusu oldu. Fakat her taraftan öyle büyük tepki geldi ki karar 12 Eylül’de iptal edildi. Atatürk’ün kendisinden hiç hoşlanmasının sebepleri çok... Koçgiri olayında kendisinin başını Meclis’ta büyük belaya sokuyor; Meclis Nurettin Paşa’nın mahkemeye verilmesini isteyince M. Kemal müdahale edip zor kurtarıyor bunu. Nurettin Paşa İzmir’e ilk girdiğinde, ilk ziyareti valiye yapacağına şehrin müftüsüne yapıyor. Arkasından bir kartvizit bastırıyor: “Kût'ül-Amâre muhasırı, Afyon, Dumlupınar Muharebeleri galibi, İzmir fatihi Nurettin Paşa“

HİÇ ERMENİ KALMADI

o yangınla birlikte nüfus demografisinin değiştiği iddiaları üzerine konuşan Oran, “Ermenilerin İzmir’den ayrılmaları dışında, İzmir’in nüfus demografisi üzerine direkt bir etkisi olmadı. Çünkü yananlar insanlardan çok, Ermeni mahallesi ve yapılarıydı. Yanan yer bugün Fransız Kültür Merkezi civarı ve bütün fuardı. Buralar Ermeni mahalleleriydi, İzmir’de çok sayıda Ermeni vardı.

İzmir’in demografisinin geri kalan kısmının, yani Rumların İzmir Yangını ile bağlantılı olmadığını söyleyen Oran, sözlerine şöyle devam etti “Rumlar, 6-7 Eylül olaylarından sonra bile İzmir’de kaldılar ki, büyük pogrom ve büyük rezaletti. Rumlar İzmir ve Türkiye’yi esas 1964’te Yunan vatandaşlığını koruyan Rumların sınır dışı edilmesi üzerine boşaltıp gitmişlerdir. Çünkü bu memlekette gayrimüslimlerin ve hele de Ermeni ve Rumların yaşamasının zor olduğunu anlamışlardır. Demografi öyle değişti işte. Ben 6 Eylül’ü çok canlı yaşadım. Benim babam eski Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili ve tanınmış, yaşlı bir avukattı. Alsancak’taki bütün gayrimüslimler, ki Alsancak bir Rum mahallesiydi o zamanlar, canlarını kurtarmak için bizim eve doluşmuşlardı. Babam da hiç unutmam, bir güruh bizim kapıyı zorluyor gavurlar buraya gelmiş diye, kapıda Avukat Ekrem Oran yazdığı için burası gavur evi diyemiyorlar, gavurlar buraya toplanmış diyorlar. Babam çok yaşlı, sert ve otoriter bir adamdı. Babam çıktı defolun burası Türk evidir dedi, onun üzerine kapıya toplananların başındaki herifler bir tuhaf oldular, peki amca deyip çekildiler, başka evleri yağmalamaya gittiler.”

Editör: Haber Merkezi