Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in katıldığı Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi sırasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın eliyle çocuk işçiliğinin meşrulaştırma projesi Mesleki Eğitim Merkezleri’ni (MESEM) protesto eden TİP üyesi 17 gençten 16’sının tutuklanmasına, gözaltına alınan öğretmenlere ise adli kontrol verilmesine tepkiler devam ediyor.

Eğitim Sen İzmir Şubeleri, MESEM'e ve öğrencilerin tutuklanmasına yönelik bir açıklama yayımladı.

“MESEM, ONLARCA ÇOCUĞUN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN BİR MEKANİZMA”

Açıklama şöyle:

“Mesleki Eğitim Merkezi, (MESEM), eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezleri, 09.12.2016 tarihinde, örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak eğitim vermektedir. Bu Mesleki Eğitim Merkezleri 2016 yılından bu yana çocukların emeğini sömüren ve onlarca çocuğun ölümüne neden olan bir mekanizmaya dönüşmüştür. MESEM'lerde öğrenciler haftada 4 gün bir iş yerinde pratik eğitim, 1 gün ise okulda teorik eğitim ve fark dersleri alır. Bu merkezlerde 9, 10 ve 11. Sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az %30’u 12. sınıftaki öğrencilere ise asgari ücretin en az yarısı kadar ücret ödenmektedir. Bu şekilde yoksul ailelerin çocukları MESEM' lerde ucuz iş gücü haline getirilmektedir. Öğrenciler ailelerine yük olmamak ve kendi ihtiyaçlarını karşılamak için bu ücretlerden dolayı MESEM'lere mahkum edilmektedir.

“İKTİDARIN GERÇEĞİ GİZLEME ÇABASININ AÇIK GÖSTERGESİDİR”

Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) son dönemdeki ölümler ve ucuz iş gücü uygulamalarına karşı yükselen demokratik tepkiler, iktidar tarafından bastırılmaya çalışılmaktadır. Çocuk emeğinin sömürüsüne, iş cinayetlerine ve bu sistemin yol açtığı ölümlere dikkat çekmek isteyen öğrenciler, sendikalar ve veliler polis şiddetiyle, gözaltılarla ve tutuklamalarla karşı karşıya bırakılmaktadır.

Milli Eğitim Bakanı’nın istifasını talep eden öğrencilerin tutuklanması, demokratik haklarını kullanan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası üye ve yöneticilerine yönelik şiddet, iktidarın gerçeği gizleme çabasının açık göstergesidir. Oysa ne baskı ne tutuklama ne de gözdağı, çocuk emeği sömürüsünün üzerini örtebilir.

“MESEM’LER ÇOCUK İŞÇİ FABRİKASINA DÖNÜŞTÜ”

Türkiye’de çocuklar, devlet destekli bir sömürü sisteminin kurbanı haline getirilmiştir. MESEM’ler, iktidarın eğitimi piyasalaştırma ve eğitim hakkını ticarileştirme politikasının en keskin örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle bu merkezler adeta bir “çocuk işçi fabrikası” haline getirilmiş, çocuklar düşük ücretlerle, güvencesiz, denetimsiz ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaya başlanmıştır. Bugüne kadar MESEM’lere kayıtlı en az 17 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Her birinin ölümü, bu sistemin can güvenliğini hiçe sayan, sermayenin kâr hırsına teslim olma anlayışının sonucudur. Millî Eğitim Bakanlığı bu ölümlerin doğrudan sorumlusudur. Çocuklar okulda olmaları gereken yaşta, üretim bantlarında yaşamlarını yitiriyor; gelecekleri ve çocuklukları gasp ediliyor.

Eğitim Sen olarak siyasi iktidarı ve MEB’i uyarıyoruz: MESEM'lerdeki gerçeklerin üstü baskı ve tutuklamalarla örtülemez. Toplumun vicdanında açılan bu yara, susturulan seslerle değil, hesap vermekle kapanabilir.”

Milli Dayanışma Komisyonu’nda İmralı ziyareti tutanak özeti okundu
Milli Dayanışma Komisyonu’nda İmralı ziyareti tutanak özeti okundu
İçeriği Görüntüle

“TUTUKLU ÖĞRENCİLER SERBEST BIRAKILMALI”

Eğitim Sen, taleplerini şöyle sıraladı:

* MESEM’lerdeki çocuk işçiliğine ve iş cinayetlerine derhal son verilmelidir. Bu alandaki tüm mevzuatlar, özellikle 3308 Sayılı Yasa, çocukların güvenliğini ve eğitim hakkını esas alacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.

* Haklı talepleri dile getiren öğrenci, veli ve sendikalara yönelik şiddet, gözaltı ve tutuklamalar son bulmalı; tutuklu öğrenciler derhal serbest bırakılmalıdır.

* İş cinayetlerinde sorumluluğu bulunan tüm yetkililer hakkında idari ve hukuki soruşturmalar başlatılmalıdır.

Eğitim Sen olarak bütün çocuklar için; can güvenliği, nitelikli eğitim hakkı ve sömürüsüz bir gelecek mücadelesini sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Kaynak: HABER MERKEZİ