5. İzmir Kitap Fuarı kapsamında Kültürpark’taki Ahşap Sahne’de düzenlenen “İklim Adaleti” söyleşisinin konuklarından biri de akademisyen ve yazar Ece Baykal’dı. Yeni İnsan Yayınevi’nden çıkan “Ekoloji ve İklim Krizi İletişiminde Adaletin İnşası” kitabını İz Gazete’ye anlatan Baykal, çevre mücadelelerinin işçi hareketleriyle kesişmesi gerektiğini vurguladı.
Baykal, özellikle Zonguldak Kömür Havzası’nda yaşanan tarihsel direnişlerden yola çıkarak işçilerin toprakla kurduğu bağa ve bu bağın iklim adaleti açısından önemine dikkat çekti. Kitapta, medyada nükleer santrallere yönelik rıza üretiminden, Akbelen Direnişi’nin nasıl marjinalleştirildiğine kadar pek çok medya analizine de yer veriliyor.
Baykal, kitaptaki akademik çalışmalarda doğa-insan ilişkisini bozan teknoloji temelli projelerin ve medya diliyle kadının ikincilleştirilmesinin de tartışıldığını aktardı. Ekolojik yıkımın aynı zamanda savaşlar ve kitlesel göçlerle de ilişkili olduğuna dikkat çekilen kitapta, Kaz Dağları’ndan Gazze’ye, Kurak Günler filminden iklim göçlerine kadar geniş bir perspektif sunuluyor. İşçi sağlığıyla ekolojik adaletin kesişim noktalarını ele alan Baykal, “İletişimde bakım ve onarıma dayalı bir dil kullanıldığında toplumsal hareketler arasında daha güçlü bağlar kurulabiliyor” diyerek, yeni bir ekolojik politika inşa edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Köylü kadınlar, ekolojik adaletin iletişim gücü oldu
Baykal, akademik dünyadan iletişim alanına, ekoloji mücadelesine katkı sunmanın farklı yollarına dikkat çekerek, “Açıkçası şöyle yapılmalı, böyle yapılmalı diyemem ama herkesin kendi alanından yapabileceği bir şey mutlaka var. Ben de bu kitabı böyle bir çabayla hazırladım” dedi.
Medyanın mevcut yapısının artık eleştiriyi aşan bir noktaya geldiğini vurgulayan Baykal, “Sadece medya söylemini eleştirmekle yetinemeyiz. Şu an asıl önceliğim, toplumsal hareketlerin kendi pratiklerinden yola çıkan, baskı mekanizmalarını araştıran ve direniş yollarını tartışan çalışmalar üretmek” ifadelerini kullandı.
Baykal, geçtiğimiz yıl Akbelen Dayanışma Şenliği’nde tanık olduğu deneyimi de paylaşarak, “Avdan’dan, Manisa’dan, Ege’nin dört bir yanından köylüler oradaydı. Ortak ekolojik yıkım deneyimlerinden beslenerek bir iletişim ağı kurmuşlar. Özellikle köylü kadınların öncülüğünde oluşan bu iletişim hattı bana göre ekolojik adalet mücadelesinin en güçlü damarlarından biri” dedi.
Ece Baykal Fide’nin kitabı, sosyalist örgütlerden çevre aktivistlerine, medya çalışanlarından akademisyenlere kadar geniş bir kesimin ortak söylem üretimini ve bu söylemin önündeki engelleri ele alıyor. Baykal, kitabın, ekoloji mücadelesinde adalet ve hak çerçevesinin nasıl inşa edilebileceğine dair kolektif bir tahayyül sunduğunu belirtiyor.