İzmir'de intihar ettiği iddia edilen Dorukhan Büyükışık'ın cinayete kurban gittiği ortaya çıkmıştı. Büyükışık'ın ölümü ile ilgili olarak 5 şüpheli hakkında 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezası istemiyle açılan davanın iddianamesinde yeni detaylar ortaya çıktı.
İddianamede şüphelilerin farklı tarihlerde alınan ifadelerinde ve birbirleri arasındaki ifadelerde çelişki bulunduğu belirtildi.
"Sırt bölgesinde darbeye bağlı kırıklar var"
İddianamede, maktulün vücudunda bulunan yaralanmalara dair açıklamalarda bulunuldu. Ayrıca, Büyükışık'ın bedeninde; açık yara, kafa, kol ve bacaklarda kemik kırığı olmaması, sadece darbeye bağlı olarak sırt sağ bölgesinde kırıklar bulunması da ölümün yüksekten düşme ile gerçekleşmediğine dair şüpheleri artırdığı ifade edildi.
İddianamede, "maktulün sırt bölgesine sert ve etkili bir aletle vurma ile gerçekleştikten sonra cesedin belirtilen konuma getirilmiş olabileceğine dair bulguları taşıdığı" ifadeleri yer aldı.
Doğal bir durum olamayacağı ifade edildi
Söz konusu iddianamede yer verilen Adli Tıp Kurumu raporuna göre; Büyükışık'ın cesedi üzerindeki bulgular yüksekten düşme ile uyumlu olsa da, ölü bulunduğu pozisyonun düşme ile oluşabilecek doğal bir durum olamayacağı ifade edildi.
"Dava açılması için yeterli delil mevcut"
Ölümün, maktulün sırt bölgesine sert bir aletle vurma ile gerçekleştikten sonra cesedin belirtilen konuma getirilmiş olabileceğine dair bulguları taşıdığı iddianamede yer aldı.
Cinayetin, sebebi net olarak tespit edilemese de öldürme fiilinin olay mahallinde bulunan şüpheliler tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun anlaşıldığı ifade edildi.
Bu sebeple delillerin değerlendirilmesi ve takdiri yargılama makamı olan mahkemeye ait olmak üzere şüphelilerin öldürme eylemi üzerinde ortak hakimiyet kurarak iştirak halinde üzerlerine atılı müsnet kasten öldürme suçunu işledikleri hususunda haklarında dava açılmasına yeterli delil olduğu anlaşıldığı belirtildi.
Sanık ifadeleri de iddianamede yer aldı
İddianamede, sanıkların ifadeleri de yer aldı. Şantiyede bekçi olarak görev yapan A.G.'nin savcılıkta verdiği ifadede olay sırasında aşağıdaki şantiyede bulunduğunu, olayı eve gittikten sonra damadının söylemesiyle öğrendiğini söylediği belirtildi.
Sanıklardan bekçi H.K.'nin savcılık ifadesinde 01.30-02.00 saatleri arasında dışarıdan bir ses duyduğunu, bunun üzerine kulübenin yanında bulunan köpeği de alarak şantiye çevresini dolaşmaya çıktığını, şantiye alanının aydınlık olduğunu, dolaştığı alanda herhangi bir kişiye rastlamayıp kulübeye döndüğünü söylediği ifade edildi.
Bekçi T.Ç.'nin ifadesinde ise, inşaat alanı geniş bir alanı kapsadığı için üç farklı yerde nöbet kulübesi bulunduğu, A.G. ve H.K. ile değişerek görev yaptıklarını, olayın olduğu sırada en alttaki kulübede H.K.'nin olduğunu söylediği ve olayı sonradan telefonla öğrendiğini söylediği belirtildi.
Sanık bekçi H.A. acı bir insan sesi duyduğunu, bunun üzerine kulübesinin dışına çıktığını, etrafa göz attığını herhangi bir şey görünmediğini, bunun üzerine H.K.'ye bir şey olup olmadığını sorduğunu ve "bir şey yok" yanıtı aldıktan sonra kulübesine girdiğini söylediği iddianamede ifade edildi.
Makine operatörü B.Ç., ifadesinde konteynerde istirahat halindeyken, saat 03.30 dolaylarında bir bağırma sesi duyduktan sonra dışarı çıktığını ve H.K. ile karşılaştığını; aynı sesi duyduğunu söyleyen H.K.'nin yanına aldığı köpek ile birlikte çevrede araştırma yaptığını ancak kısa bir süre sonra yanına gelerek herhangi bir şey göremediğini belirttiğini söylediği de iddianamede yer aldı.
Tespitler anlatılanın aksini işaret ediyor
Adli Tıp Kurumu raporundan faydalanılarak; ölümün yüksekten düşme ile gerçekleşmesi ihtimaliyle uyumlu olamayacağı kanaatini güçlendirecek değerlendirme ve tespitlerin olduğunun altı çizildi.
İddianamede, Büyükışık'ın ilk bulunma anındaki pozisyonunun sırt üstü yatar vaziyette, kafa kısmı dışa ayak kısmı inşaata bakacak şekilde ve kafa bölgesinin üzerinden paralel olarak geçen inşaat demirinin altına girmiş şekilde olan durumunun düşme ile oluşabilecek doğal bir durum olamayacağı kaydedildi.