İzmir’de ağalara yakışır yaz keyfi: Ağapark Plajı’na ESHOT ile nasıl gidilir?
İzmir’de ağalara yakışır yaz keyfi: Ağapark Plajı’na ESHOT ile nasıl gidilir?
İçeriği Görüntüle

Marmara Denizi’nde müsilaj, Avrupa’dan ülkemize gelen plastik atıklar, Dipsiz Göl ve Meke Gölü’nün kuruması, Kuzey Marmara Otoyolu’nun yapımı için ve Kaz Dağı’nda altın madeni için kesilen ağaçlar, Karadeniz’de Hidroelektrik Santrali projesi, Manavgat Yangını, 93 Ümraniye çöp patlaması, NESKO maden felaketi gibi akla gelen felaketler hafızalarda yerini korurken, İzmir’de de Gaziemir’deki nükleer atık sorunu, Körfez’in kirlenmesi, 2024 Yamanlar orman yangını, Aliağa Gemi Söküm atıklarının çevreye ve körfeze yayılması, İZDEMİR termik santrali, Bergama’da altın madeni için yaşanan doğa tahribatı hafızalara kazındı.

İzmir'de doğa sorunları tekrarlanarak büyüyor

İzmir’deki çevre ve doğa felaketlerine dikkat çeken Ege Çevre ve Kültür Platformu’ndan Avukat İpek Sarıca, kentin doğasının hep geriye doğru gittiğini söyledi. 1990’lardan bu yana Bergama’dan Dikili’ye kadar uzanan doğanın olduğunu belirten Sarıca, “Aliağa’da termik santralleri kuruldu, hemen aşağısında Efem Çukuru gitti. Aliağa’daki kirlilik İzmir Körfezi’ne yayılıyor, bu sebeple körfez daha da kirlendi. Geçen yıl körfezin renginin değişmesi ve kokması bu yıl da önümüze geldi. Gaziemir’de ise atıklar 20 yılda taşınabildi. Aslında çok da ileri gidilmedi. İzmir’de doğa sorunları tekrarlayarak büyüyor” dedi.

Ekonomik engel

İzmir’deki çevre davalarının hâlâ devam ettiğini kaydeden Sarıca, “Bergama’daki dosyalar 30 yıllık olmasına rağmen hukuki süreçler devam ediyor. 2009 yılında Çukuralan’da bir ÇED başvurusu oldu ve ÇED olumlu kararı alındı. O devam ediyor. İZDEMİR Termik Santrali 2009/7 sayılı genelge başvurusu yapıldı, hukuki süreç devam ediyor. Onun için de gerekli bilirkişi keşfi yapılacak. Dava açma ücreti çok yüksek. Çevre davaları herkesi etkilediğinden kamusal niteliği taşıyor. Hukuksal yola başvurmadan önce dava masrafları ve bilirkişi ücretlerinin yanı sıra davayı kaybedersek karşı dava ücreti ne kadar olacak diye bir hesaplama yapmaya çalışıyoruz. En büyük sorunumuz bu. Kamusal dava olduğundan bunu devletin ödemesi gerekiyorken böyle bir şey uygulanmıyor. Örneğin Bayraklı orman yangını davasına 180 bin TL bilirkişi ve keşif ücreti istendi. Yine Sinop davasında 1 milyon lira istendi. Çok büyük paralar bunlar. Çevreyi savunmanın bu kadar masraflı olması, maalesef ki adil yargılanmanın ihlali niteliği taşıyor” şeklinde vurguladı.

Bir çevre davası kazanılsa bile karşı tarafın süreci istinafa taşıyabildiğine dikkat çeken Sarıca, “Bilirkişiden sonra yaşadığımız en büyük sorun hakkaniyetsiz kararların çıkması. 2009/7 sayılı genelge yeniden başlıyor. En baş belamız da bu. ÇED sürecine dair yeniden başvuru yapıyorlar. Bu davalarda hukuk sürecinin engellenmesi kasıtlıdır, daha kolay hale getirilebilir. Çevre davalarında destek olunması gerekirken köstek olunuyor” diye konuştu.

EGEÇEP'ten kampanya çağrısı

EGEÇEP'in konuyla ilgili kampanya çağrısını açıklayan Avukat Arif Ali Cangı, "Kent ve çevre hakkının korunmasına dair davaların haraç ve masraflarının adli yardım kapsamına alınması, bilirkişi ücretleri için üst sınır belirlenmesi amacıyla bu alanla çalışan tüm kişi, kurum ve kuruluşları el birliği ile bir kampanya başlatmaya çağırıyoruz" dedi.

Muhabir: TURGAY KILIÇ