Muğla’nın Datça ilçesi açıklarındaki Kızlan Osmanlı Batığı’nda yürütülen kazılarda, Osmanlı denizcilik tarihine ışık tutacak çok sayıda tarihi eser bulundu. Kazılar, Türkiye’de incelenen tek 17. yüzyıl Osmanlı batığı olmasıyla da önem taşıyor.
Karada ve suda çalışmalar
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi Sualtı Kültür Mirası ve Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi (SUDEMER) tarafından yürütülen kazılarda, uzman ekipler hem suda hem karada çalışmalar yapıyor. Kazı ekibi, günde iki dalış gerçekleştirerek buluntuları katalogluyor.
"Zengin bir buluntu topluluğuyla karşı karşıyayız"
Batığın ilk bulunduğunda sıradan göründüğünü ancak derinlere indikçe olağanüstü bulgularla karşılaştıklarını belirten Özdaş, "Buluntu, normal şartlarda bu kadar sığ bir batıkta bulunmayacak kadar zengin bir çeşitliliğe sahip ve sayısal olarak da çok yüksek. Osmanlı dönemi denizciliğine yönelik yeni bir müze açabilecek kadar zengin bir buluntu topluluğuyla karşı karşıyayız" dedi.
Osmanlı'dan kalma kalıntılar
Kazı başkanı Prof. Dr. Harun Özdaş, bu sezonki kazılarda 36 Osmanlı tüfeği, 50’den fazla humbara, kılıç, hançer, tabanca ve 3 binden fazla mermi bulunduğunu açıkladı. Özdaş, batığın bir Osmanlı devlet gemisi olduğunu ve buluntuların zenginliğinin yeni bir müze açabilecek seviyede olduğunu belirtti.
Osmanlı hançeri bulduklarını belirten Özdaş, "Geminin dış bordosunda yaptığımız küçük bir çalışma sırasında bir hançere rastladık. Tipik bir Osmanlı hançeri, kıvrımlı yapısı ve sapında süslemesi olduğunu düşünüyoruz. Çökeltiyle kaplı olduğu için formu dışında çok ayrıntıya giremiyoruz. Konservasyon çalışması sonucu tanımlamaları ortaya çıkacak" diye aktardı.
Yanarak batan bir gemiden tarihi bulgular
Özdaş, “Hüdabende Abdullah Ahmed” isimli mühür sayesinde geminin 1667-1668 yıllarında battığını tespit ettiklerini söyledi. Ayrıca 135 adet Tophane üretimi pipo lülesi, satranç takımları, Çin porseleni, bakır mutfak kapları ve tahta kaşık gibi günlük yaşam eşyaları da batıktan çıkarıldı. Özdaş, "Geçen sene sikkelere rastlamıştık, onlardan kabaca 1660 ila 1675 arasını tarihliyorduk fakat bu mühür bize Hicri 1078 (Miladi 1667-1668) yılını verdi. Bu da geminin 1667-1668 yılları arasında bir mücadele, çatışma sonrası kıyıya sürüklenerek karaya oturduğunu daha sonra yanarak battığını gösteriyor. Batıkta mühimmat dışında da dikkati çekici eserler bulundu. 135 adet Tophane üretimi pipo lülesi, 2 adet satranç takımı, bambu paketler içinde 40'tan fazla Çin porseleni, bakır mutfak kapları, ibrikler, kazanlar, tahta kaşık, şimşir tarak ve deri mataralar bulundu" açıklamasında bulundu.
Tarihi eserler kayıt altında tutuluyor
Kazı ekibi, Mavi Miras Projesi kapsamında Osmanlı dönemi batıklarını Coğrafi Bilgi Sistemi ile kayıt altına alıyor. Özdaş, "Bu çerçevede denizlerde Osmanlı döneminde batmış, Osmanlı olup olmadığını kesin olarak bilmesek de Osmanlı'nın batırdığı gemiler ya da Osmanlı'nın batan gemileri arşivimiz var. Bunun için yakın çevrede, sığda dahil olmak üzere 70 ila 100 metre derinliğinde 20'ye yakın batığımız var. Bunlar farklı dönemlere, 17. ila 19. yüzyıla tarihlenen batıklar" diye ifade etti.
"Fotoğrafları mozaik halinde birleştiriyoruz"
Kazı Başkanı Yardımcısı Doç. Dr. Nilhan Kızıldağ ise batık alanında her gün çekilen yüzlerce fotoğrafı birleştirilerek kayıt altına aldıklarını söyledi. Eserlerin kayıt altına alınmasının önemine dikkati çeken Kızıldağ, "Günlük olarak çıkarılan eserlerin envanter çalışmasını yapıyoruz. Burada kullandığımız en önemli yöntem fotogrametri. Batık alanının her gün yüzlerce fotoğrafını çekip bu fotoğrafları mozaik halinde birleştiriyoruz. Böylece detaylı ve tek bir fotoğraf elde ediyoruz ve plan çalışmasını bunun üzerinden yürütüyoruz" ifadelerini kullandı.