CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda çok önemli konuların konuşulduğunu ancak şu an Türkiye'nin gözünün İstanbul'da CHP'nin Olağanüstü İstanbul İl Kongresi'nde olduğunu belirterek "Çünkü bir asliye hukuk mahkemesi hâkiminin Anayasa tanımaz, yasa tanımaz kararları dolayısıyla icra memurları ve polis, güvenlik güçleri şu anda bizim il kongremizin yapıldığı binayı basıyor. Basmak için geldiler. Tüm Türkiye'nin gözü burada" dedi.
Hedeflenen demokrasidir, çok partili siyasi yaşamdır, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yükselişidir
Komisyonda özgürlük, demokrasi, adalet, hukuk devleti olmadan terörün bitemeyeceğini konuşulduğunu söyleyen Emir, "Bu sırada bir hakim üzerinden partimizin il kongresine ve partimize bir dizayn yapılmaya çalışılıyor. Partimizin kongreleri durdurulmaya çalışılıyor. Kongre salonlarımız basılıyor. Burada hedeflenen demokrasidir, çok partili siyasi yaşamdır. Burada hedeflenen Cumhuriyet Halk Partisi'nin yükselişidir ve burada hedeflenen Cumhuriyet Halk Partisi'ne umut bağlamış milyonların umududur. Türkiye'nin umududur. Başka türlü sandalyelerine sahip çıkamayacağını bilenler, partimiz içerisinde eski koltuklarını özleyip bir saat bile olsun oturayım o koltuğa diyenlerle anlaşmış, yargıyı aparatlaştırmış, araçsallaştırmış, Anayasa ve yasa tanımaz bir biçimde maalesef bu süreci yürütüyorlar. Bıkmadılar, usanmadılar ve bu hukuksuzluklarına devam ediyorlar" diye tepki gösterdi.
Emir, YSK'nın 15 gün önceki 'tam kanunsuzluk' kararını hatırlatarak "Mahkeme o kararı yok saymıştır. Kongremiz yapılacaktır, sonuçlanacaktır ama burada yapılan artık Anayasa tanımamaktır. Anayasa'ya karşı gelmektir ve HSK'nın bir an evvel harekete geçmesi ve HSK'nın ilgili hakim hakkında soruşturma açması gerekmektedir" dedi.
Gizli bir gündemle bu komisyonun yürütüldüğü kuşkusu giderek artmaktadır
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu'nda uzmanların dinlendiğini belirten Emir, şu eleştirileri dile getirdi:
"Bu komisyonda adım atılmıyor. 12 toplantı yaptık. Adeta havanda su dövdük. Biz bu sunumları üç günde de alabilirdik. Gece gündüz çalışalım. Zaten burada aslında konuşulmayan bir şey kalmadı. Yapılmayan şeylerin yapılması lazım. O da artık somut konuların konuşulmasıdır. Kim gelecekse Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanlığı mı? Hangi noktaları bize anlatacaksa gelip artık anlatmalıdır. Artık top çevirmekten vazgeçilmelidir. Benim aklımda gizli bir gündemle bu komisyonun yürütüldüğü kuşkusu giderek artmaktadır... Yaşanılan bu hukuksuzluklar, İstanbul'daki bu hukuk dinlemezlikler ve Anayasa'yı ayaklar altına almalar, bir asliye hukuk hakiminin Türkiye'deki bütün siyasal sisteme ve Anayasa'ya meydan okuması ve buna karşı da siyasilerden, Meclis'ten, demokrasiye inandığını söyleyen hiç kimseden ses çıkmaması, bu Meclis'ten ses çıkmaması gerçekten düşündürücüdür. Komisyon giderek anlamsızlaşmaktadır. Bu komisyonun artık güven arttırıcı önlemleri konuşması ve yaşama geçirmesi gerekmektedir. Geçen haftaki bütün konuşmaların ortak noktası toplumsal rızayı artıralımdı. Evet, artıralım. Sayın Başkan da konuşmasında toplumsal rızanın artırılmasından bahsetmişti ama toplumsal rızayı, konuklar gelsin konuşsun gitsin uygulamasıyla artıramıyoruz, artıramayacağız.
İktidar belki de kalıcı barış istemediği, belki de otokratik rejimini daha da pekiştirmek için adım atmıyor
Milletvekillerinin bizlerin dahi konuşması ancak birkaç oturumda gerçekleşebildi. Baktığınız zaman toplumsal rızayı artırmamızın bir tek yolu var. O da en azından güven artırıcı birkaç adımın atılmasıdır. Çok basit yapılacak işler var ama siyasi iktidar belki de bu komisyon dağılsın diye istediği, belki de adım atmak istemediği, belki de kalıcı barış istemediği, belki de otokratik rejimini daha da pekiştirmek için adım atmıyor. Hala Cumartesi Anneleri Taksim Meydanı'na giremiyorlar. 10 kişi giriyorlar, çelenk bırakıyorlar. Bunun önünde hangi engel var? Hangi yasal engel var? İçişleri Bakanlığı'nın bir tane emriyle Cumartesi Anneleri Taksim'e girebilir. Bu bile yapılmıyor. Devlet Bahçeli bile 'Kayyum uygulamalarından vazgeçin' dedi. Hala kayyum uygulamaları yok mu? Hala kayyumlar Türkiye'de görev başında değil mi? Bunun önünde hangi engel var? Toplumda umut var ama destek ve inanç giderek azalıyor."
Tutuksuz olması gerekirken tutuklu olmaları da ayrıca bir sorun
Emir, seçilmiş belediye başkanlarına iftiralar üzerinden dosyaların hazırlandığını söyleyerek "Tutuksuz olması gerekirken tutuklu olmaları da ayrıca bir sorundur. Aynı şekilde grev hakkının fiilen kullanılamıyor oluşu, grev hakkının askıya alınmış olması da bir sorundur. Gösteri ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan gençlerin hala cezaevinde tutulu tutuluyor oluşu bir sorundur. Şimdi bütün bu sorunlar varken en ufak bir adım atılmıyorken maalesef bu Komisyon giderek etkisiz ve anlamsızlaşmaktadır" dedi.
Cem Küçük, İstanbul'daki savcılıktan gelen bilgi notu diyerek kendisi itiraf etmişti
Yapılan operasyonlarda savcıların hazırladığı iddianameler ve soruşturma tutanaklarının aynı zamanda Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'ne de gönderildiğini ileri süren Emir, şöyle konuştu:
"Bilgi notları gidiyor. Bilgi notu Dezenformasyon Merkezi'nden yandaş basına dağıtılıyor ve yandaş basında aynı manşetlerle, aynı içeriklerle gündeme getiriyor konuyu ve böylece olayın yargısal, siyasal ve de medya ayağı tamamlanmış oluyor. Savcılar talimat veriyorlar. Gazeteciler yazıyor. Bilgi notları arada uçuşuyor ve yakalanıyorlar. Cem Küçük, İstanbul'daki savcılıktan gelen bilgi notu diyerek kendisi itiraf etmişti. Aynı şekilde İBB dosyasında bir İBB çalışanı AKP yandaşı bir çalışanın bilgi notu hazırladığı ve dijital imza attığı ortaya çıkmıştı. Aynı şekilde Bayrampaşa'da Belediye Başkanımız hakkında soruşturma dosyasında olmayan şeyler söylendi, olmayan şeyler üstüne atıldı. Kaynak sorulduğunda savcılıktan geldi diye itiraf edildi. Yine en son örnek Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde yapılan operasyonda da yine aynı şekilde operasyon başladıktan çok kısa bir süre sonra sorularla cevaplarla ABB'ye yönelik konser soruşturmasının ayrıntıları yandaş medyaya geçildi. Bunu bunu yapan kim? Dezenformasyonla Mücadele Merkezi."