Önceki dönem CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır İzTV’de Gizem Taban ile Z Raporu programına konuk oldu. Bayır, Çağatay Güç’ün tek aday girdiği 17 Ekim Cuma günü gerçekleşen il kongresine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“102 yıllık partiye yakışmadı”
CHP İzmir İl Kongresi’nde, genel merkezin; önceki il başkanı Şenol Aslanoğlu’nun adaylığından vazgeçerek Çağatay Güç’ün tek aday olmasına ilişkin kararını değerlendiren Bayır, “43 yıldır CHP’de siyaset yapıyorum; ilk kez bir il başkanı adayının tespit edilmesi, seçimin yapıldığı gün, seçimin yapıldığı saat adayın değiştirilmesi bence 102 yıllık bir partiye hiç yakışmadı. Yöntem, baştan ayağa yanlış. Birinci yanlış; Şenol Bey’in aday olmasının yönteminin İzmir’deki örgütlere takdimi… Partinin Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin, bir ilçe başkanını arayarak, ‘Siz ilçe başkanları bir araya gelip aday çıkartacakmışsınız, öyle bir bilgi aldık. Bu toplantıyı yapmayın. Genel Başkanımız Özgür Özel’in ricasıdır. Adayımız Şenol Aslanoğlu’dur’ diyor. Şunu anlayabiliriz; CHP gerçekten ağır bir saldırı altında. Ama bunu gerekçe göstererek bu işi fırsata çevirmek isteyen bazı CHP’li arkadaşlarımız var. Bu doğru değil. CHP, yoğun bir baskı altında diyerek parti içi demokrasiyi askıya alıyorsunuz, 30 ilçe kongresini yok sayıyorsunuz. Madem siz genel merkez olarak kongrede kimin aday olacağına ve tek aday olacağına karar verecektiniz, il delegeleri niye seçildi? O zaman o kongreleri yapmasaydınız” diye konuştu.
“Bu dayatmadır”
CHP Genel Merkezi’ne “dayatma” eleştirisinde bulunan Bayır, “Aday olmak isteyene ‘sen aday olma, geri çekil’ deniyorsa, bunun adı dayatmadır. Karabağlar’da da benzer bir tablo gördük. Bu tip davranışların parti içinde şöyle bir olumsuzluğu var: bunlar, genç arkadaşlarımız parti içinde kendilerini yeni yeni göstermeye çalışıyor. Partiye katılan yeni üyeler var. Bunlara parti içi demokrasi açısından kötü örnek oluyoruz. Yukarıdan; ‘il başkanı bu olsun’, ‘şu aday geri çekilsin’, ‘listeye bunu yazın, onu yazmayın’ gibi dayatmalar, bizi sağ partilerden farksız hale getiriyor. Biz sol ve sosyal demokrat bir partiyiz. Sol ve sosyal demokrat partilerde bu gibi dayatmalar olmaz. Olmamalı” dedi.
“İki etken var”
Şenol Aslanoğlu’ndan vazgeçilerek Çağatay Güç’ün aday gösterilmesinin nedenlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bayır, “Sanıyorum buradaki karar değişikliğinin sebeplerinden biri Şenol Aslanoğlu’nun davranışı rol oynadı. Çünkü Şenol Aslanoğlu, ev hapsine çıktıktan sonra ilçe başkanlarıyla ilişkilerini devam ettirdi, belediye başkanlarıyla görüşmelere devam etti. Bu süreçte bazılarını evine davet ederek listelerle ilgili görüşmeler yaptı. Aday olduğu için bunlar çok doğal. Bu bir hata değil ancak genel merkez bunları, genel merkezin bilgisi dışında yaptığını düşündüğü için ve Şenol o davranışlara devam etseydi, genel merkezin istediği listeyi hayata geçirmesi zorlaşacaktı, dolayısıyla ‘Bunu bizden bilgi almadan yapıyorsun’ diyerek yeni bir talimatla Şenol kızağa çekildi. Onun yerine Çağatay Güç aday gösterildi. Şenol Aslanoğlu’nun vazgeçilmesinde başka bir etken daha var. Şenol Bey cezaevindeyken basına ve gelen gidene söylediklerinde; özellikle Karşıyaka’daki kooperatif mağdurlarıyla ilgili, ‘Cemil Tugay inşaatlara devam etseydi, biz burada olmayacaktık’ ifadeleri vardı. Bu bir anlamda bombayı Cemil Tugay’ın kucağına atıverdi. Şenol Bey’in tekrar aday gösterilmesi durumunda, önümüzdeki iki yıllık süreçte birbirine taban tabana zıt iki insanın bir arada görev yapması olanaksız hale gelecekti.
“Çağatay Güç’ün işi zor”
Bayır, yeni il başkanı olan Çağatay Güç’e ilişkin de şunları söyledi: “Çağatay kardeşime başarılar diliyorum, hayırlısı olsun. İşi çok kolay değil. Neden kolay değil? İşini, genel merkez ve kongreyi bu duruma getiren arkadaşlar zorlaştırdı. Çağatay arkadaşım İzmir’i yönetecek, bu otoriteyi bu disiplini sağlayabilmesi için 650 delegenin büyük bir bölümünün oyuyla gelmesi lazımdı. Oysa üçte ikisinin oyuyla geldi. Benzer bir şey daha önce başka bir il başkanımızda yaşamıştık. Bu şekilde seçilen bir il başkanının İzmir’de gerekli otoriteyi oluşturabildiğini görmedik. Dolayısıyla bu, Çağatay arkadaşımıza yapılan bir kötülük aslında…