Cumhuriyet Halk Partisi’nin İzmir’de yürüttüğü saha çalışmalarının ikinci gününde, CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun ve beraberindeki heyet ekonomi dünyasının temsilcileriyle buluştu. Görüşmelerde iş dünyasının sorunları ve çözüm önerileri masaya yatırılırken, Uzun güven ve adaletin ekonomi için temel şart olduğuna dikkat çekti.
TBMM’nin çalışmalarına ara vermesinin ardından CHP’nin 81 ilde başlattığı geniş kapsamlı saha çalışmalarının İzmir ayağı 2. gününde de devam etti. Toplam 14 milletvekilinden oluşan İzmir heyeti, kentin farklı ilçelerinde çalışmalar yürütürken; İzmir Milletvekili Ednan Arslan ve Seda Kaya Ösen ile Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’den oluşan heyet, ilk gün meslek odaları ziyaretlerinin ardından İzmir’in ekonomi ticaret dünyasına ziyaretler gerçekleştirdi.
Heyet, çalışmalar kapsamında İzmir Sanayi ve İş İnsanları Derneği, İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası ve Esnaf Kefalet İzmir Birliği’ni ziyaret etti.
Heyet, ziyaretlerden elde edilen çıktıların CHP’nin hükümet programına konulacağını belirtirken ekonomi dünyasının talep, görüş ve şikayetlerini de dinledi.
Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, ekonominin düzelmesi için adalet ve güvenin sağlanması gerektiğini söyledi.
“Aydınlık Türkiye yarınlarına hazırlamaya çalışıyoruz”
Çalışmalara ilişkin bilgi veren Uzun, “CHP, kendisini iktidara hazırlıyor. Bu iktidar hazırlıklarımız için de biz ‘Biz yazdık böyle olsun’ anlayışını bir kenara bırakarak toplumdan beklentileri derlemek ve bunun çözümlerini de yine toplumla birlikte katılımcı demokrasi anlayışımızın bir ürünü olarak ortaya koyabilmek için çok sayıda ziyareti gerçekleştiriyoruz. Sadece biz değil, bütün grubumuz. Türkiye'de 81 ilde bir ay boyunca süren çalışmalarla sona yaklaştığımız bir dönemde derlemelerimizi yapıyoruz, öneriler alıyoruz. Bunları raporlamak suretiyle aydınlık Türkiye yarınlarına hazırlamaya çalışıyoruz. Bu çerçevedeki çalışmalarımızın İzmir ayağıyla birlikte çalışmamız tamamlanacak. Bunlar, genel merkezimizdeki uzmanlarımızla, parti programımız içindeki ilkelerimizle ve ülkemizin gerçekten ihtiyacı olan değerlerinin tespitiyle hükümette bunları uygulamak üzere yarınlara hazırlanacak. O çalışmalar kapsamındaki bu ziyaretlerimizde dün beş ayrı sivil toplum kuruluşu, bugün özellikle ekonomi ve ticaretle ilgili birimlerle değerlendirmeler yaptık” dedi.
“Müşterek şikayetleri alıyoruz”
Ekonomi dünyasından gelen şikayetlerin ortak olduğuna dikkat çeken Uzun, talepleri de aldıklarını belirterek şunları söyledi:
“Müşterek şikayetleri alıyoruz. Ekonominin kötülüğünden, adaletsizliklerden, yarınlara olan umudun her geçen gün bu iktidardan kırılmakta olduğunu gözlemliyoruz, ifade ediyorlar. Bildiğimiz ama toplumun da bildiğinin çok farkına vardığımız hallerle karşılaşıyoruz. Bizim için çok değerli bir çalışma. Ülkemiz için de faydalı olacak bilgilere eriştik. Elbette, bize iletilen sorunların tespitinden sonra bunların böyle olmaması gerektiğine ilişkin talepler de iletildi. Bu taleplerin iletiliyor olması aslında bizi mutlu ediyor. Şunun için... Yerel seçimlerden sonra Türkiye'nin umut partisi, birinci partisi olduk. Dolayısıyla bunların bize yöneltilmesi, bizden bekleniyor olması çok doğru ama aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk. Biz bu sorumluluğu kaldırabilecek güçteyiz. Onun için çalışıyoruz. Çalışmaya da devam edeceğiz. Bunları ayrı ayrı gruplar altında derleyip toparlayacağız. Programda da ‘Bizden ne bekleniyor? Biz neyi verirsek insanımızı mutlu ederiz’ çalışması ve çabası içindeyiz. İnanın buna layık olacağız.”
“Geçim sıkıntıları farklı gözlerle bile altı çizilerek teyit edildi”
Sorunların çözümü için adalet ve güveni işaret eden Uzun, şu ifadeleri kullandı:
“Bize gelen sorunlar, bugün bilinen sıkıntıların çok ötesinde değil. Ancak bunlara ilişkin daha derinlemesine değerlendirmeler… Asgari ücretli insanlarımızın geçim sıkıntıları, emeklilerimizin geçim sıkıntıları aslında farklı gözlerle bile altı çizilerek teyit edildi. Bunların çözümü noktasında ülkenin üretmek mecburiyetinde olduğu, ürettiği zaman istihdamın coşacağı, ücretlerin daha tatminkâr hale geleceğine ilişkin bize önerilerini ifade ettiler. Elbette bunların olabilmesi için bir ülkede adaletin olması gerektiği, güvenin olması gerektiği, güvenilmeyen hiçbir yerde hiçbir şeyin düzelemeyeceğine ilişkin çok net tespitlere yer verdiler. Bizim de katıldığımız bu tespitlerle bundan sonrası Türkiye için aslında önce güveni tesis etmemiz, adaleti tesis etmemiz, ekonominin düzelmesine oradan başlamamız gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.”
