Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, belediye bünyesinde çalışan işçiler için “Maaşlar ödenmiyor mu?” sorusuna verdiği yanıt gündem oldu. Mesai ücretlerinin ödenmediğini açılayan Özlü, soruya “Arkadaşımız bizi beğenmiyorsa istifa edebilir. Zorla tutmuyoruz.” yanıtını verdi.
Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, katıldığı Öncü TV adlı yerel bir televizyon programında belediye işçilerine ilişkin maaş ödemeleri hakkında yöneltilen soruya verdiği yanıtla dikkat çekti. Özlü, işçilere “Maaşlar ödenmiyor mu?” sorusu üzerine “Arkadaşımız bizi beğenmiyorsa istifa edebilir. Zorla tutmuyoruz” dedi.
Programda maaşların eksik yatırıldığı iddiasına karşılık açıklama yapan Özlü, “Bugüne kadar Düzce Belediyesi çalışanlarının tamamının maaşı ödenmiştir. Bizden bir tek maaş alacak insan yoktur. Ancak ödenmeyen mesailer ve sosyal dengeler var. Bunları ödeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Açıklamasında çalışanlara yönelik net ifadeler kullanan Özlü, “Bizi beğenmiyorsa istifa edebilir. Hangi belediye yüksek maaş veriyorsa oraya gidebilir. Dünyada ve Türkiye'de ekonomik sıkıntı var. Biz bu şartlar altında öncelikle maaşları ödemeye çalışıyoruz. Ancak arkadaşımız beğenmiyorsa istifa edebilir. Zorla tutmuyoruz. O gider, başkası gelir.” diye konuştu.
Ocak ayında yüzde 71 zam yapılmıştı
Yerel seçimlerden önce, Düzce Belediyesi çalışanlarına yüzde 71 oranında zam yapıldığını duyuran Özlü, belediye bahçesinde davullu zurnalı kutlama yapılmasına öncülük etmişti. O dönemde yaptığı konuşmada, “Her ayın 15’inde Düzce Belediyesi çalışanları maaşlarını alırlar. Bundan sonra da zamanında alacaksınız.” ifadelerini kullandı.
Belediye, vergi borcu olanlar listesine girince o günkü konuşmalar çok tartışılmıştı.
Düzce Belediyesinin, vergi ve SGK borçlarına karşılık mülkiyeti belediyeye ait olan sekiz camiyi Maliye Hazinesi'ne devretme kararı, şehirde büyük bir tartışma başlatmış, vatandaşlar, bu kararın doğru olmadığını savunarak, tepkilerini dile getirmişti.
Birçok kişi, camilerin halkın ortak malı olduğunu ve halkın bağışlarıyla yapıldığını ve belediyenin mülkü gibi değerlendirilmesinin yanlış olduğunu savunmuş; kararı kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirtmişti.
