NİL KAHRAMANOĞLU/ İZ GAZETE- Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği’nin (BAMAD) kurucuları arasında yer alan ve Genel Sekreterlik görevini yürüten Özgür Zeybek ile derneğin faaliyetleri ve Türkiye’deki basın özgürlüğü üzerine konuştuk.

Gazeteciler için birçok farklı proje geliştirdiklerinden söz eden Zeybek, “Önümüzdeki yıllarda gerek üyelerimizin etkin faaliyetleri gerekse ortaya koyduğumuz çalışmalar ile adından sıkça söz edilen ve özellikle yerel medya alanında çok sayıda basın emekçisine ulaşan bir oluşum olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

EMİN ADIMLA İLERLİYORUZ

Daha önce edebiyat ve tiyatroyla uğraşan, son 5 yıldır da basın sektörünün içinde olan ve İz Gazete’de köşe yazarlığı yapan Zeybek, köşe yazarlığı sürecinin alandaki basın emekçilerini ve onların çalışma koşullarını anlama noktasında çok yararlı olduğunu kaydetti. Basının ve basın emekçilerinin önündeki olumsuz koşullara yakından tanık olmanın kendisinde başka düşünceler uyandırdığını aktaran Zeybek, BAMAD’ın kuruluş amacından da bahsetti; “Benim açımdan bilmek, farkında olmak ve hayıflanmak dışında bu konuda bir şeyler yapma gereği ve isteği doğurdu. İşte bu düşüncelerle, aynı fikre ve bakış açısına sahip olduğumuz dostlarımızla, basın emekçilerinin siyasal, sektörel, ekonomik anlamdaki zorluklarını aşmak, bunlar için çözüm üretmek, etkin fikirler ve yöntemler geliştirmek aynı zamanda sosyal haklar konusunda çalışmalar yapmak üzere bir oluşumun gerekli olduğunu düşündük. BAMAD işte bu amaç ve niyetle kuruldu. Acele etmeden emin ve sağlam adımlarla ilerliyoruz. Heyecanımız da var kararlılığımız da. Ama en önemlisi sabrımız var. Türkiye’de özellikle yerel medya ayağında çalışan basın emekçisi dostlarımızın koşullarının iyileştirilmesi ve teknik anlamda yeterliliklerinin artırılmasına yönelik eğitici faaliyetlerin sağlanması için çalışıyor, projeler geliştiriyoruz. Önümüzdeki yıllarda gerek üyelerimizin etkin faaliyetleri gerekse ortaya koyduğumuz çalışmalar ile adından sıkça söz edilen ve özellikle yerel medya alanında çok sayıda basın emekçisine ulaşan ve destekleyen bir oluşum olarak bu alandaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

‘TABLO İYİ DEĞİL’

Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda tablonun hiç de iyi olmadığını ifade eden Zeybek, bu durumun uzun yıllardan beri devam ettiğinin altını çizdi. Basın ve basın emekçilerine karşı sert bir tavrın var olduğunu belirten Zeybek, “Bu tavır son 15 yıldır artarak devam ediyor. Burada önemli olan, basın mensuplarının ne düşündüğü ve ne istediği, vatandaşın basından beklentisinin ne olduğu gibi sorulara yanıt aramak. Daha da önemlisi basına yönelik sistematik tavrı doğru anlamak ve çözüm önerileri üretmek” dedi. 

Basın Konseyi’nin 2022 yılına ait Basın Özgürlüğü raporuna da değinen Zeybek, “Türkiye, Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 149’uncu sırada yer alıyor. Ama biraz daha açmak isterim. Sıralama, güvenlik göstergeleri açısından bir sıralama. Oysa raporda başka veriler de var. Örnekse, siyasi göstergeler açısından 154’üncü, ekonomik göstergeler açısından ise 161’inci sıradayız” diye konuştu.

GAZETECİLER İÇİN ANKET

Daha önce BAMAD olarak yaptıkları anketi de hatırlatan Zeybek, oldukça çarpıcı sonuçlar elde ettiklerini söyledi. Çıkan sonuçlarla ilgili örnekler veren Zeybek, şunları kaydetti:

“Medya çalışanlarının neredeyse 3/4’ü meslekten elde ettikleri gelirle geçinemediğini söylüyordu.  Aynı zamanda yüzde 85’i işsiz kalma kaygısı taşıdığını belirtiyordu. Çoğunluk sektörün geleceği konusunda iyimser değil. Fakat meslek değiştirmeyi düşünenler bu grubun sadece yüzde 30’undan ibaret. Ankete katılan medya mensuplarının yüzde 84’ü haber yaparken kendine otosansür uygulama ihtiyacı duyuyor ve katılımcıların yüzde 95’i basın özgürlüğüne engel hukuksal yaptırımlara maruz kalmak konusunda kaygılı. Buna rağmen yüzde 73,5’lik bir grubun, yeniden bir meslek seçme şansı olsa yine aynı mesleği seçeceğini söylemesi önemli. Bunca ekonomik, politik ve sektörel zorluğa rağmen bu mesleği sürdürmekte kararlı, gerçekten mesleğini büyük bir özveri ve aşkla yapan bir basın emekçileri ordusu var. Bu durum bütün olumsuzluklara rağmen bir noktada umut verici bir gerçek olarak duruyor. Şartlar kötü de olsa, ısrar eden cesur insanların varlığı önemli.” 

‘GİDİŞAT DEĞİŞECEK’

Basın sektöründeki kötü durumun değişeceğini dile getiren Zeybek, dernek olarak var olma amaçlarımızdan birinin bu olduğunu belirtti. Basın emekçilerinin önündeki engelleri aşmak konusunda çözüm üretmek için çalıştıklarını söyleyen Özgür Zeybek, “Bu düşünce ve amaçta olan çok sayıda sivil toplum kuruluşu da var. Önemli olan bu durumu makûs bir kader olarak kabul etmeyip, direnmek. İnançlı ve kararlı olmak. Bu ülkede ifade özgürlüğüne inanan, bunun için emek harcayan, direnç gösteren insanlar oldukça elbette değişecek. İşte bu dostlarımızın kararlı duruşu ile değişecek. Bunun için ihtiyacımız olan daha az korku, daha fazla inanç ve daha etkin mücadele” ifadelerini kullandı.

‘KABUL EDİLEMEZ’

Geçen yılın en çok tartışılan konularından biri olan Sansür Yasası’na yönelik açıklamalarda bulunan Zeybek, çıkarılan yasanın kabul edilebilir bir yanının olmadığını belirtti. Yasadaki muğlâklığa vurgu yapan Zeybek, “Yasa ve yasaya karşın oluşan toplumsal muhalefet üzerine konuşmadan önce şunları söylemek isterim. Christophe Deloire şöyle diyor; ‘Gazetecilik dezenformasyona karşı en iyi aşıdır.’ Özellikle dezenformasyon ve infodeminin, üstelik siyasal erkin de desteğiyle git gide arttığı ve boyalı bir basın anlayışının gerçekleri perdeleme çabası dikkate alındığında, bu söz ne kadar da anlamlı değil mi? Bu bilgi kirliliği ve dezenformatif anlayışa karşın en önemli mücadele alanı ise yerel medya bana göre. Aslında bu yasa, bu alanı hedef alıyor. Bize düşense tam da bu alanda olmak ve direnç göstermek. Neler var bu yasa kapsamında peki? ‘Halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu’ örneğin. Kime göre, neye göre? Denetleme mekanizması ne? Hangi kurallar ve hangi çerçevede ele alınacak. Bir basın ombudsmanından mı söz ediliyor? Peki, tarafsızlığı nasıl belirlenecek? Buna benzer daha pek çok soru ucu açık ve muğlâk. Daha önce verilen kararlar, tutuklu gazetecilere atfedilen suçlamalar, dava dosyaları vs. bütün bunlar gösteriyor ki iktidara son derece geniş bir takdir yetkisi ve hareket alanı açıyor. Öyleyse bu muğlâk ifade gösteriyor ki beğenilmeyen her haber yanıltıcı sayılacak. Hatırlayalım. Pandemi döneminde ‘Gerçek ölüm ve vaka sayısı çok daha yüksek’ diyen hekimler yanıltıcı bilgi ile halkı paniğe sevk ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Haklarında soruşturmalar açılmıştı. Bu yasa ile benzer örneklerin çoğalması mümkün. Örneğin konuşulmayan bir başka husus ise yerel gazetelerin ilan gelirlerinin azaltılması. Ekonomik kriz, içinde bulunduğumuz koşullar dikkate alındığında yerel gazetelerin varlığını sürdürmesi önünde ciddi bir engel. Özetle bu yasa hiçbir yanı ile kabul edilebilir değil” açıklamasında bulundu.

‘DUYARLILIK OLUŞMADI’

Öte yandan Zeybek, basın ve ifade özgürlüğüne karşı ciddi bir tehdit oluşturan yasaya karşı yeterince toplumsal muhalefet yaratılamadığı görüşünde. Sansür Yasası’nın bir sopa olarak özgür basının karşısında duracağını da dile getiren Zeybek, “Türkiye’de basın emekçilerinin yalnız olduğunu düşünüyorum.  Bunu iki yönü ile tartışabiliriz. Bu anlamda bir toplumsal duyarlılık olmadığı gerçek. Herkes özgür basından söz ediyor. Bunu talep ediyor ama bu anlamdaki mücadele yalnız ve sadece basın emekçilerine düşüyor. Bir diğer yanı ise, Türk basını da bu konunun üzerinde çok durmadı aslında. Çünkü bana göre artık çok keskin ve sert bir ayrım var. Bu yasadan etkilenmeyeceğini düşünen yandaş medya ve yasaya rağmen doğru bildiğinden vazgeçmeyeceğine inanan muhalif medya. Bu nedenle, bana göre, herkes gardını almış durumda. Özetle, toplumsal anlamda yasaya karşı bir muhalefet yok ve oluşmadı. Basın emekçileri ise, yoluna devam ediyor” ifadelerine yer verdi. 

‘ÖRGÜTLERE İLGİ YOK’

“Gazeteciler neden örgütlenemiyor?” sorusunu da yanıtlayan Zeybek, örgütlenmenin önündeki problemleri sıraladı. “Basın sektöründe örgütsüzlük kavramını çok kabul etmiyorum” diyen Zeybek, “Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, farklı basın dernekleri gibi pek çok alan var aslında. Fakat bana kalırsa etkin kullanılmıyor ve basın emekçisi dostlarımız tarafından gereken ilgiyi görmüyor sanırım. Yani bu anlamda alanlar olmasına karşın, katılım ve örgütlü mücadeleye yönelik faaliyetler de yetersiz. Bir başka yanı da çalışma koşulları elbette. Yoğun mesai süreleri, korku kültürünün var ettiği bir otosansür tavrı, sigortasız ve sosyal haklardan yoksun çalışan alaylı basın emekçilerinin oldukça önemli bir çoğunluğu kapsaması… Bütün bunlar dikkate alındığında örgütlü mücadelenin önündeki engelleri başka yerde aramaya gerek yok sanırım” şeklinde konuştu.

BAMAD’A KATILIM ÇAĞRISI

Örgütlü mücadele noktasında bir çağrı da yapan Zeybek, “Vesile ile İzmir’deki bütün basın emekçisi dostlarımızı; yerel ve ulusal demokrasi mücadelesinin süreci ve önemi, kitlelere doğru ve nitelikli haber ulaştırmanın değeri ve yöntemleri, basın emekçilerinin hukuksal, yaşamsal ve sektörel hakları, hak mücadelesi yöntemleri ve haber üretirken hukuksal süreçlerin gerekliliği gibi konularda fikir üretmek, çözüm yöntemleri geliştirmek ve şartların iyileştirilmesi yönünde mücadele etmek üzere Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği’ne katılmaya davet ediyorum” diye konuştu.

UYDUUUU:

‘İLK GÜNKÜ İSTEKLE ÇALIŞIYORUZ’

BAMAD’ın basın özgürlüğüne yönelik çalışmaları ve ileriye yönelik yol haritasını açıklayan Özgür Zeybek, şunları söyledi:

  • Bugüne dek basın özgürlüğü ve basın emekçilerinin hakları ve bunların iyileştirilmesi yönünde neler yapabiliriz üzerine oldukça yoğun çalıştık. 
  • Çözüm üretmek için ilk önce sorunu doğru anlamak ve tanımlamak gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle yaptığımız ilk faaliyet, basın emekçilerine yönelik bir anket çalışması idi. Buradan çıkan sonuçlar oldukça kıymetliydi ve neler yapılabilir konusunda bize oldukça geniş fikirler verdi. 
  • Seçim sürecinde doğru ve hızlı bilgiye ulaşmak adına oluşturulan çalışmalar ve projeler içinde yer alıyoruz. Bu konuda çalışmalarımız var. 
  • Bir “Basın Akademisi” oluşturmak üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Basın emekçilerinin hem teknik olarak geliştirilmesi ve eğitilmesi hem de sosyal ve hukuksal hakları konusunda bilgilendirilmesini amaçlıyoruz. 
  • Sorunun doğru tespit edilmesi ve etkin çözümler üretmek konusunda farklı ülkelerde yapılan faaliyetleri takip ediyoruz.
  • Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği, ifade özgürlüğü, basın emekçilerinin sosyal ve hukuksal hakları, gelişimleri ve yeni yöntemler ve alanlar ile geniş ifade imkânları bulabilmesi adına çalışmalarını ve faaliyetlerini ilk günkü istek ve kararlılık ile sürdürüyor ve sürdürmeye de devam edecektir.

Editör: Duygu Kaya