Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Sözlerine Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinerek başlayan Bahçeli, “Seçimde katılım oranı yüzde 62 düzeyinde gerçekleşmiş. Sayın Tufan Erhürman yeni Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Katılım çok azdır. Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır” dedi.
“Kabul edilmeyeceği açıklansın”
Kıbrıs’ın milli bir dava olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Muhterem ecdadımızın alın teri, göz nuru, gönül suru, hatıra ve hafıza yurdudur. Bu haklı ve hakikatli davadan geri dönüş katiyen yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 6’ıncı Cumhurbaşkanını seçmek maksadıyla geçtiğimiz Pazar günü Kıbrıs Türkleri sandık başına gitmişlerdir. Seçmen sayısının 218 bin 313 kişi olduğu bu seçimde katılım oranı yaklaşık yüzde 62,83 düzeyinde gerçekleşmiş, bu suretle Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman kullanılan oyların yüzde 62,80’nini alarak yeni cumhurbaşkanı seçilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne saygı, şükran ve takdirle anılacak hizmetleri geçen Sayın Ersin Tatar ise kullanılan oyların yüzde 35,77’sini alarak bu demokratik yarışta maalesef geride kalmıştır. Tekraren ifade etmek gerekirse; KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin konuyla ilgili açıklamaları özetle şöyle:
“Geride kalan haftada, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde, “Kıbrıs sorununa iki devletli çözüm” konulu öneri oy çokluğuyla kabul edilmişti. Cumhuriyet Meclisi’nin iradesi federasyon değil egemen eşitliğe dayanan iki devletli çözümün sağlanmasıdır. Anılan yaklaşımla bizim ortaya koyduğumuz görüş arasında esasta hiçbir fark yoktur.
“Federalizme giden mayınlar...”
Maşeri vicdana tercüman olan bu haklı tespit ve teklifimizin akabinde Cumhur İttifakı’nda çatı uçtu, vazo çatladı, anlaşmazlıklar sertleşti, görüş ayrılıkları ayyuka çıktı iddiaları ne kadar yaygın ve yoğun olsa da, Türkiye’nin hak ettiği huzurlu, güvenli ve refah dolu günlere ulaşasıya kadar çatlama, patlama, uçma, kaçma veya niyet okuyuculuğundan mülhem abuk sabuk ifadeler hükümsüz, itibarsız ve asılsızdır. Fakat herkesin aklını başına alarak, Kıbrıs’taki seçimleri iyi okumasını, federalizme giden mayınlarla dolu güzergâhın ülkemize ve bölgemize nasıl yansıyacağını dikkatle tefsir etmesi halisane temennimdir.
“Türk milletinin can damarı”
Kıbrıs bir adadan çok daha ötesidir. Kıbrıs Doğu Akdeniz’deki sancak, Türk milletinin can damarı, Türk istiklal ve varoluş ruhunun siyasi, stratejik ve jeopolitik misyonudur. Kıbrıs’ın güvenliği ve geleceği Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda Kıbrıs Türk’tür, hep de böyle kalacaktır. Herkes aklını başına devşirip hesabını buna göre yapmalıdır.Tekraren ifade etmek gerekirse; ‘KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.’
“82’nin KKTC olması hayat memat meselesi”
3 Ekim 2017 tarihli Meclis Grup Toplantımızda demiştim ki; ‘O zaman geldiğinde, şartlar oluştuğunda, tarih coğrafyaya dar geldiğinde Misak-ı Milli uyanacak; 81 Düzce’den hemen sonra 82 Kerkük, 83 Musul deme hakkının önünde hiçbir güç duramayacaktır.’ Bu görüş ve hedefimize sonuna kadar bağlı olmak kaydıyla, durumun aciliyetine binaen, şimdilik kısmi bir revize yaparak diyeceğim şudur: 81 Düzce’den sonra 82’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olması artık hayat memat konusu haline gelmiştir.”