Güvencesiz bırakılan özel sektör öğretmenleri olarak, bizleri eksik öğretmen olarak tanımlayan bakanlık ve kâr uğruna mesleğimizi her gün daha ağır ve eşitsiz koşullarda sürdürmemize sebep olan patronlar arasında, emeğimizin değerini ve mesleğimizin onurunu koruma mücadelesi veriyoruz.

Eğitim devlet tarafından tüm yurttaşlarına eşit, adil bir düzende ücretsiz sunulması gereken temel bir haktır. Eğitimin bir hak olmaktan uzaklaşıp alınıp satılabilen ticari bir metaya dönüşme süreci, 2002 yılında kamu bütçesinden eğitime ayrılan payın üçte bir oranında azaltılmasıyla, bu yıla kadar derinleşerek gelmiştir. Özel okulların tüm eğitim kurumları arasındaki oranı 2001 yılında yüzde 3 dolayında iken günümüzde yüzde 15’e yaklaşmış ve bakanlık tarafından yüzde 20’nin hedeflendiği belirtilmiştir.

Devlet eliyle eğitimde metalaşma ve özel sektörün desteklerle genişlemesi

İktidarın 2013 yılında başlattığı bir uygulama ile özel okula giden öğrencilere devlet tarafından para yardımı yapılması, eğitimde metalaşmanın derinleşmesine sebep olmuştur. Devlet, böylece eğitim yükünü üzerinden atarken özel okulların ve özel okullardaki öğrenci sayılarının artmasına yol açmıştır. Ülkenin pek çok yerinde eğitimde fırsat eşitliğine sahip olmadığı için örgün eğitime çağdaş koşullarda ulaşamayan öğrenci bulunmasına rağmen, devlet eğitim fakültelerinde öğrenim görmüş on binlerce öğretmeni şaibeli sınavlar ve mülakatlarla istihdam fazlası gösterip, çözüm yolu olarak da özel okulları işaret etmiştir. 2014’ten bu yana özel okullar, önceki dönemlerin aksine, sadece zengin ailelerin tercih ettiği bir seçenek olmaktan çıkmış, aktif çalışma hayatının içerisinde beyaz ya da mavi yaka olarak tarif ettiğimiz ailelerin kredi çekerek veya çalışan eşlerden birinin maaşının tamamının okul taksitlerine yatırarak eğitimin kalitesinden çok evlatlarının güvenli bir ortamda kalmalarını sağladıkları bir yer haline dönüşmüştür.

Özel sektör öğretmenlerinin statüleri

Özel sektörde çalışan öğretmenler, görev ve yetkiler bakımından kamudaki meslektaşları gibi 657 sayılı devlet memurları kanuna bağlı çalışma sürdürmektedir. Fakat, bizlerin çalışma koşulları yasalarca belirlenmediği için, her yıl özel okul patronları ile bireysel olarak sözleşme pazarlığı yapmak durumunda kalıyoruz. Güvencesiz bırakılan özel sektör öğretmenleri olarak, bizleri eksik öğretmen olarak tanımlayan bakanlık ve kâr uğruna mesleğimizi her gün daha ağır ve eşitsiz koşullarda sürdürmemize sebep olan patronlar arasında, emeğimizin değerini ve mesleğimizin onurunu koruma mücadelesi veriyoruz.

Çalışma koşulları

Türkiye’de özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin maaşı büyük oranda ya asgari ücret ya da asgari ücretin biraz üzerinde seyrediyor. Öğretmenler 1 yıllık süreli sözleşmelerle ve yoğun mobbing altına çalışmak zorunda kalıyor.  Hayat pahalılığı, geçinememe kaygısı, branşında bilgili ve yetenekli pek çok öğretmeni özel okullarda çalışmaya mecbur ediyor. Kurslarda ise süreç bu zorlukların yanında günlük on iki ders saati süren hafta sonu mesaileri ve on aylık, her yıl yenilenen sözleşmelerle mücadele ederek sürdürülmeye çalışılıyor. Süreli sözleşmeler, yeterliliği tartışılsa da, her emekçinin güvencesi olan kıdem tazminatı hakkına ulaşımı engelliyor. Bununla beraber sendikal mücadele verdiği için işine son verilen öğretmenlerin sayısı her gün artmakta.
Biz özel sektör öğretmenleri olarak;

  • Haftada 40 saati aşan çalışma saatlerine,
  • Hafta sonu ve resmi tatillerde mesai dayatmasına,
  • Yarıyıl ve yaz tatillerinde çalıştırılmaya,
  • Yaz aylarında maaş alamamaya,
  • Kutsallık dayatması ile mesai dışı çalışmaya,
  • Görev tanımlarımızın dışında iş yüküne maruz bırakılmaktayız.

Tüm bu eşitsiz koşullar içerisinde her yıl Ocak ayında asgari ücretin altında kalan maaşlarımızın artırılması gündeme geldiğinde, dönem ortasında iş verenin insafına kalan maaşı kabul etmek zorunda bırakılıyoruz. Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında yeni dönemin koşulları ve ücretleri ile müdürlerle pazarlık yapmak zorunda bırakılıyoruz. Yeni dönem maaşını ancak Ekim ayında aldığımız için sene içerisinde enflasyon karşısında eriyen maaşlarımızla geçinmeye çalışıyoruz. Her yıl sözleşme döneminde sadece kiramıza dahi yetmeyen maaşlar için performans değerlendirmesine tabi tutuluyor, fikirlerimizin, sosyal medya paylaşımlarımızın hatta kıyafet tercihlerimizin dahi değerlendirildiği bir süreci tekrar ediyoruz.

Örgütlenme mücadelesi

Tüm bu eşitsiz ve hukuksuzluklarla kurulu düzene karşı Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası 2021 pandemi koşullarında tüm eğitim emekçilerine ve ataması yapılmayan öğretmenlere seslenerek “Dayanışma güçlendirir” çağrısıyla kuruluşunu tamamladı. 15 bine yaklaşan üye sayısıyla özel eğitim kurumlarındaki eğitimi ticarileştiren patron düzenine karşı dayanışmanın gücünü, emeğin kutsallığını bir araya gelerek gösterdi.

Mücadele ve kazanımlar

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası kurulduğu günden bu yana gücünü emekten alan mücadelesiyle kutsallık dayatmasıyla sindirilen öğretmenlere mücadelenin gücünü gösteren pek çok kazanım etti. Sendikamızın en önemli mücadele başlıklarından olan Taban Maaş Yasası’nın hazırlanması ve bu sürece Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın da müdahil olması konusunda siyasi ve bürokratik girişimlerimiz, gerçekleştirdiğimiz uzun soluklu eylemlerin sayesinde önemli bir aşama kat etti. Yaptığımız eylem sonrası Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeniden düzenleme sözünü verip Nisan ayını işaret ettiği aşama, mücadelemiz için önemli bir adımdır. Sendikamız geçtiğimiz günlerde “Taban Maaş” konusundaki kararlılığını yinelemek için tüm illerde on beş bin imza toplayarak Bakanlığa giderek sürecin takipçisi ve çözümün ortağı olduğunu gösterdi.

Yerel başlıklarda kent yaşamında kamudaki meslektaşlarımız ile eşit imkanlara sahip olmak için sürdürdüğümüz eylemlilikler olumlu sonuçlar vererek eşitliğin sağlanmasına yönelik kazanımların doğmasına yol açtı. Ulaşımda eşitlik için sürdürdüğümüz mücadele, eylemlilikler ve bürokratik girişimlerimiz İZBB Meclisi’nde kabul görerek, haklarımızın sunulması için yasal süreç başlatıldı.

Resmi tatil, ara tatil ve yaz tatillerinde yasa dışı şekilde eğitim öğretim süreçlerine devam eden okullar için kurumu yaptığı hak ihlaline karşı uyarmak ve il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerini ihlalden haberdar etmek yoluyla sürdürdüğümüz mücadele pek çok okulun bu yasa dışı eğitim faaliyetlerini sürdürememesine yok açmıştır. Pek çok okulda yaz tatili sürecinde yapılan yaz kampları, ara tatil sürecinde açılan kurslar kapatılarak sendika bu konuda caydırıcı bir rol üstlenmiştir.
Yakın zamanda kentin köklü okullarından olan TED Aliğa Koleji öğretmenlerinin 18 bin 500 ve 20 bin TL arasında süregiden ücret politikasına karşı sürdürdükleri eylemlilikler, vakıf yönetimi tarafından kamuoyunu yanıltan türlü kelime oyunları ile karşılık bulmuş ve bunun üzerine 23 Nisan töreni esnasında velilerin açtığı pankart ve alkışlı protesto ile öğretmenlerinin yanında olduğunu göstermiştir. Veliler açtığı pankartta “Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır. Öğretmenlerimizin yanındayız.” ifadelerini kullanarak desteklerini açıkça dile getirmişlerdir.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası her geçen gün mücadele alanını büyüterek, bir arada durmanın ve mücadelenin gücünü göstererek öğretmenlere düzene karşı seçeneksiz olmadığını göstermeye devam etmektedir.  Biz öğretmenler artık patronların baskısıyla maaşını gizlemekten, bireysel pazarlıklarla günü kurtarmaktan, öğretmenler odasında eşitsizliklerden sızlanmaktan, hak ettiğimizi gidip almak yerine gelmesini beklemekten vazgeçip, haklı taleplerimizi korkmadan isteyerek; hayal kurabilen, hak ettiği düzeni kendi gücü ve emeğiyle kurabilen çocuklar yetiştirmeye doğru adım atacağız. Mücadele dersini öğretmenler verecek…

Editör: Özlem Çimen Durmaz