İZMİR HABERLERİ

Uzmanı İz TV'de anlattı: Suça sürüklenen çocuklar için yeni düzenleme gündemde

UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Türkiye Hukuk Koordinatörü Av. Candan Tekin, İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu oldu. Tekin, "suça sürüklenen çocuk" kavramına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Abone Ol

Mattia Ahmet Minguzzi’nin öldürülmesinin ardından “suça sürüklenen çocuk” kavramı tartışma konusu olmuştu. Minguzzi’nin annesi 16 yaşındaki failin yetişkin gibi yargılanmasını istemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da çocuk suçlulara verilen cezanın artırılmasıyla ilgili talimat verdiği belirtildi. Suça sürüklenen çocuklarla ilgili yeni bir düzenleme de gündemde. İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Türkiye Hukuk Koordinatörü Av. Candan Tekin düzenlemeye dair değerlendirmelerde bulundu.

‘Suça sürüklenen çocuk’ kavramını açıklayan Tekin, “Çocuklar için ceza odaklı model yerine çocuk dostu adalet sisteminin getirdiği bir kavram. Bundan kastımız şu; ceza ehliyetine sahip olan çocukları da kastediyoruz. Bu çocukların gerek sosyal ortamları gerek aile yapıları sebebiyle istemeden suçun bir parçası olması konusunu anlamamız gerekiyor. Yetişkinler gibi cezalandırılmaları yerine çocuk olduklarının unutulmadığı bir sistem kurarak daha çok onarıcı adalet sistemiyle birlikte ele almalıyız. Çocuklar suç işleseler dahi kendi tasarruflarıyla değil de çevreleri, aile yapıları, bazı devlet ihmalleriyle bu çocukların suçun bir parçası olarak gelmeleri noktasındaki düzenlemelerin bir parçası oluyor bu kavram” diye konuştu.

"15-18 yaş için düzenleme"

15-18 yaş aralığındakiler için “Kanunla sorumlu çocuk” statüsü verilmesinin gündemde olduğunu ifade eden Tekin, “Çocuk odaklı adalet sistemini bir kenara atarak çocukları yetişkinler gibi, yaşı büyükmüş gibi yargılandıkları bir sisteme hızlı bir geçiş çok zor olacaktır. O yüzden daha yumuşak geçişlerle farklı düzenlemeler yapılmaya çalışılıyor. Burada da 15-18 yaş grubu hedef alınıyor. Onların karıştığı ağır suçlarla ilgili bir düzenleme yapalım deniyor çünkü kamusal vicdanda oluşan kaygılar aslında bu düzenlemeyi zorunlu kılıyor. Çocuk dostu adalet sisteminde, bu çocukların cezalandırılması değil rehabilite edilmesi hedef alınırken bu uygulamada ağır suçlara karışan çocuklar için caydırıcılığın daha hedef alınmasıyla ilgili bir düzenleme öngörülüyor. Aynı kavramlar değil. Ülkemizde benimsenen sistemin daha farklı olmasıyla birlikle ABD’deki, bazı eyaletlerdeki örnekler gibi, çocukların yetişkinmiş gibi yargılanmasıyla ilgili bir düzenlemeyi şu an içermiyor” ifadelerini kullandı.

"7 maddelik bir düzenleme"

Düzenlemenin içeriğine dair açıklamalarda bulunan Tekin, şunları söyledi:

“Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç bir açıklama yaptı, 7 maddelik, kapsamlı bir düzenleme taslağı üzerinde çalıştıklarını söyledi. Yeni yargı yılıyla birlikte bunu Meclis’e sunulması söz konusu. Tunç, bu düzenlemede 15-18 yaş grubu için ceza indirim oranlarının gözden geçirilmesinden bahsetti. Kanunumuzdaki mevcut düzenlemeye göre 12 yaş altındaki çocukların ceza ehliyeti yok. 12-15 yaş arasındaki çocuklarla ilgili, onların suçu algılama yetisi araştırılıyor ve ona göre ceza veriliyor. Eğer suçu işlediğinde algılama yeteneği yerinde değilse, suçun anlam ve sonuçlarını algılayamıyorsa onun için güvenlik tedbirlerini uyguluyorlar. Çünkü dediğim gibi hedef çocukları cezalandırmak değil, korumak ve rehabilite etmek. 15-18 yaş aralığında durum başka. Ceza alıyorlar ancak yaşları dolayısıyla cezalarda indirime gidiliyor. Bakan Tunç’un açıkladığı şey şu; ağır suçlara karışmış çocukların bu ceza indirim oranlarında bir düzenleme yapalım. Cezada indirim tamamen mi iptal edilecek yoksa oran mı değişecek onu düzenlemenin son halini gördüğümüzde konuşabileceğiz. Başka ne düzenleme var? Çocukların suça sürüklenmesiyle ilgili ailelerin ihmalleri ve istismara varan bazı eylemler olabiliyor. Bununla da ilgili Türk Ceza Kanunu’nda aile hükümlülüklerini ihlal edenlere yönelik ceza yaptırımları var. Tunç diyor ki biz bu maddeleri de gözden geçirelim. Maddelere yönelik yaptırımları da güçlendirelim. Bir diğer tasarı da, çocuk davalarında sosyal inceleme raporlarını zorunlu kılalım deniyor. Çünkü uygulamada da görüyoruz, suça sürüklenen çocuklarla ilgili şöle bir sıkıntı var; çocukları suçlarda kullanan faillerin kanundaki açıkları bilmeleri, çocukların dokunulmazlıklarını bilmeleri sebebiyle çocukları kullanmaları söz konusu. Sosyal inceleme raporu alınsın, uzmanlar çocuklar hakkında nerede yaşadıkları, fiziki şartları bilsin ve ona göre tedbir alınsın diye bir düzenleme yapıldı. Bir de çocukların artık kapalı cezaevinde cezalarını çekmeleriyle ilgili bir düzenleme var. Bu tartışmalara neden olacaktır. Çünkü bununla ilgili bir handikap var. Ceza odaklı bir model mi seçelim, cezalar caydırıcı olacak mı, gelecekleriyle ilgili bir rehailitasyon sağlayacak mı gibi sorular var.”

"Önleyici tedbirler alınmalı"

Çocuklara ceza vermek yerine onları suçlarda kullanan kişilere caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini dile getiren Tekin, “Çocukları suçlarda kullanan kişiler, hangi yaşlardaki çocukların ceza alıp almayacağını çok iyi bildikleri için, bu suçları kendileri işlemek yerine çocuklara yaptırıyorlar. Bununla ilgili caydırıcı bir ceza olması gerekiyor. Ailelerle de uygulanacak cezalarda caydırıcılık şart. Çünkü ilgilendiğimiz davalarda aile hükümlülüklerini ihlal nedeniyle çok az ailenin ceza aldığını görüyoruz. Bununla ilgili yaptırımlar güçlendirilirse çocuklar belki suça alet edilmeyecektir. Burada önemli olan çocukları caydırmak değil, yetişkinlerin çocukları kullanmamasını sağlamak. Çok derin bir konu. Aslında hukuk bu gibi durumlarda son çaredir. UCİM olarak yaptığımız çalışmalarda da bütüncül yaklaşımı çok önemsiyoruz. Hukuk en son başvurulan ve adalet sağlansın diye gelinen nokta. Önemli olan önleyici tedbirler. Her seferinde buna vurgu yapıyoruz. Suçlar olmadan, bu vakalar yaşanmadan önlensin. Sosyolojik olarak da gerekli düzenlemelerin aslında eğitim sisteminde yapılacak düzenlemelerle önene geçebileceğimiz bir noktada sadece hukuktan medet ummak, bu düzenlemelerle birlikte her şeyin sihirli değnek değmişçesine değişeceğini ummak tabii ki doğru değil” şeklinde konuştu.

"Önemli olan uygulama"

Uygulamada yaşanan sıkıntılara da değinen Tekin, “Çok kapsamlı bir konu. Kurumlar arasındaki iş birliği de çok önemli. Çok ayrıntılı kanunlar var. Ancak uygulamaya geldiğinde sıkıntılar yaşıyoruz. Bu gelişmeyle de ilgili güzel bir düzenleme yapılacaksa da içeriğe baktığımız zaman güzel düşünülmüş bir tasarı dedikten sonra bu uygulama hayata geçmedikten sonra hiçbir anlamı kalmaz. Öte yandan düzenlemeyle ilgili şöyle bir eksikten de bahsedebilirim. Bakan Tunç dedi ki, ‘Çocuklara ya da bakıma muhtaç kişilere sistematik kötü muameledeki cezalar arttırılacak.’ Kötü muamele TCK’da düzenlenmiş bir madde. Bunun içerisine suça sürüklenen çocukların cümle olarak eklenmesini önemsiyorum. Yani çocukların suça sürüklenmesi, sistematik olarak çetelere dâhil edilmesi de kötü muamele olarak sayılmalı. Ya da bu koruyucu tedbirlerle ilgili yapılan düzenlemelerde suça sürüklenen çocuk kavramının ya madde içerisinde açıkça belirtiliyor olması ya da ayrı bir suç tipi olarak düzenlenirse çok daha olumlu olacaktır. Çocuk Koruma Kanunu’nu ilk imzalayan ülkelerden biriyiz. Tabii ki sadece imzacı olmak yetmiyor. Taraf olduğumuz her uluslararası sözleşme ülkemize bakı yükümlülükler yüklüyor. Ancak bir yaptırım yok. Öneri ve kına veriliyor. Önemli olan bu metinler, imzalar değil, önemli olan sahada, uygulamada çocuğu önceleyen davranışlarla hayatımıza entegre etmemiz” ifadelerini kullandı.

"Deneyimli kişilere sorulmalı"

Tekin, sözlerini şöyle noktaladı:

“Madem bir tasarı konuşuluyor. Mutlaka saha deneyimi olan kişilerin bu tasarılar hazırlanırken görüşlerinin alınması gerekiyor. UCİM ya da başka derneklerin de deneyimlerinden yararlanmaları gerekiyor.”