CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Prof. Dr. Armağan Erdoğan ile parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 2025-2026 akademik yılını değerlendirdi.
Bu yıl yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YKS) öğrenciler, aileler ve üniversitelerin yaşanan plansızlıklar nedeniyle zor durumda kaldıklarını, kontenjan kılavuzu geç açıklandığı için kayıt, yurt bulma ve yerleştirme gibi konularda sorunlar yaşandığını anlatan Özçağdaş, şunları kaydetti: “YKS’ye giren öğrencilerden 2.3 milyonu bir yerleştirme puanı hesaplandı, bunun sadece 1.4 milyonu tercih yaptı. Ve bunun da yaklaşık yarısı bir üniversiteye yerleştirildi. Yani aslına bakarsanız bu çağ grubundaki öğrencilerin üçte biri, bir de bu üniversite sınavına girmeyenler var onları da sayarsanız yaklaşık beşte biri bir üniversiteye girmiş oldu. Bunun nedenleri, geleceğe etkileri, nasıl değiştirilebileceği, dönüştürülebileceğine yönelik herhangi bir iktidar söylemi de duyamadık. Devlet üniversitelerinde lisans ve yüksek lisansta yaklaşık 100 bin kontenjan azaldı. Bu kontenjanların ne oranda azalacağı ne oranda değiştirileceğine yönelik hiçbir bilimsel çalışma yapılmadı. Azaltıyoruz dediler, azalttılar. Tıpkı geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan hukuk fakültelerinde 'Bundan sonra yoklama alıyoruz' dedikleri ama yoklama alacakları öğrencilerin oturacakları bir sınıf bulmayı akıl edemedikleri gibi. Yoklama almaya karar verdikleri üniversitelerde öğrencilerin oturacakları bir sandalye vermeyi beceremedikleri gibi.”
“Ne eğitimde ne istihdamda”
Özçağdaş, Türkiye'nin kanayan yaralarından birisinin de “ne eğitimde ne istihdamdaki gençler” sorunu olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Ne yazık ki 18-24 yaş arasında gençlerimizin sadece yüzde 32'si eğitimdeler. Her 10 öğrencimizden üçü eğitimde. 18-24 yaş aralığındaki her üç gençten biri yüzde 31.3'ü ne eğitimde ne istihdamda. Bu genç kadınlarda yüzde 41.6, genç erkeklerde yüzde 22.1. Bu oranlar OECD'nin en yüksek oranları. Ne işteler ne eğitimdeler. Aynı şekilde 25-29 yaş arasında da benzer bir durumla karşı karşıyayız. Tabii böylesi bir tablo diplomalı işsizlik meselesini de beraberinde getiriyor. Türkiye, yükseköğretim mezunlarının istihdam oranının en düşük olduğu OECD ülkesi. Her dört yükseköğretim mezunundan biri istihdamda değil. Ve işsizlik oranı da aynı şekilde 25-34 yaş grubunda yüzde 10 yükseköğretim kurumlarından mezun olan. Bu oran OECD'de sadece yüzde 4.9 ve en yüksek oranlardan biri yine Türkiye'de.”
“Yüzde 24.5'ine yurt sağlayabiliyor”
Üniversite öğrencilerinin çok zor bir zorunlu eğitim sürecinden geçtiklerini, öğrencilere gerekli fırsat eşitliğinin sağlanamadığını söyleyen Özçağdaş, “Öğrenciler, barınma, yemek, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çekiyor. Bugün itibarıyla devlet yurt ihtiyacı olan gençlerimizin sadece yüzde 24.5'ine yurt sağlayabiliyor. Ve bu yüzde 24.5'i de odalara ekstra yataklar getirerek bir tür koğuş sistemine çevirerek öğrencilerin rahatça ders çalışamayacakları hatta nefes bile alamayacakları korkunç yaşam alanları yaratarak sorunu çözdüğünü iddia etmeye devam ediyor” dedi.
Üniversiteye başlama maliyeti
Özçağdaş, üniversitelere başlangıç maliyetinin bugün itibarıyla Eğitim-İş'in yaptığı araştırmaya göre, Ankara'da 90 bin 570 lira, İstanbul'da 92 bin 100 lira olarak belirlendiğini aktardı. Sonraki aylarda sabit maliyetin ise Ankara'da 57 bin 400 lira, İstanbul'da 58 bin 930 lira olarak hesaplandığını kaydeden Özçağdaş, “Yani asgari ücretin iki buçuk katı. Bir üniversite öğrencisi evladı olan asgari ücretli bir babanın, bir annenin çocuklarını okutma ihtimali maalesef günümüzde ortadan kalkmış durumda. Ve bunun sonuçlarını her yıl daha az öğrencinin YKS'ye girmesinde her yıl daha az öğrencilerin tercih yapmasında, her yıl daha az öğrencinin üniversiteye girmesinde de görüyoruz" dedi.