İzmir'de Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren ESHOT ve İZSU'da görev yapan memurları ilgilendiren toplu sözleşmeyle ilgili Tüm Bel-Sen'den açıklama geldi. Yetki tartışması ile geçen ve Tüm Yerel-Sen'e yetki verilen süreçte, Tüm Bel-Sen, bu duruma karşı çıkmış ve yetkinin kendilerinde olması gerektiğini söylemişlerdi.

Konuyla bilgilendirme toplantısı yapan Tüm Bel-Sen yetkilileri, sözleşmeye çalışanların dahil edilmediğini ve sözleşmenin kapalı kapılar arkasında yapılarak somut bir kazanım elde edilmediğini söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı sözleşmenin aynen imlandığını kaydeden Tüm Bel-Sen üyeleri, kazananın çalışanlar değil, işveren olduğunu ifade etti.

Tüm Bel-Sen'den yapılan açıklama şu şekilde:

 

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNDE YAŞANAN TOPLU SÖZLEŞME SÜRECİNİN GERÇEK YÜZÜ NEDİR?

NE OLDU, NE KAZANILDI, NE KAYBEDİLDİ

Bilindiği üzere; geçtiğimiz günlerde İBB – ESHOT ve İZSU da görev yapan memurları ilgilendiren toplu sözleşme imzalandı. İmza töreni her ne kadar bir şölen havasında yapılmak istense de; süreçten haberdar olmayan çalışanların katılımının çok az olması ve sonrasında ortaya çıkan sözleşme maddeleri maalesef gerçeği gözler önüne sermiştir.

Çalışanların hiçbir şekilde sürece dahil edilmediği ve detaylı bilgi verilmediği, kapalı kapılar ardında süren toplu sözleşme süreci somut bir kazanım olmadan tamamlanmıştır.

Emekçileri işyerlerinde bölmekle – ayrıştırmakla başlayan, Sendikamızın yetkisinin gaspıyla devam eden ve umut tacirliğiyle sürdürülen bu sürecin kazananı maalesef işveren olmuştur.

KURUMUN HAZIRLADIĞI SÖZLEŞME AYNEN İMZALANDI

Büyükşehir Belediyesinde ve ESHOT Genel Müdürlüğünde tutanaklarla sabit olan Sendikamız Tüm Bel-Sen’in yetkisinin yok sayıldığı bu süreçte; Kurum ''TERCİH'' ettiği  sendikayla masaya oturmuş, ayrıca yaklaşık 2 yıldır iş yerlerinden doğru emekçilerin talepleriyle oluşan eylem-basın açıklaması-imza toplanması vb. süreçler ile hem kurumda hem de kamuoyunda farkındalığı yaratılarak gündemleştirilen yemek – ulaşım – kreş gibi temel talepler, sözleşmeyi imzalayan sendikada tarafından çalışanlar pasivize edilerek biz bürokratlardan söz aldık ocak 2016 tarihi itibaren bu kazanımlar cebinizde aldatmacasıyla birer vaade dönüştürülerek verilecek mücadelenin önü kesilmiştir. Toplu sözleşme süreci kapalı kapılar arkasında yürütülmüş, kurumun hazırladığı sözleşme metni alel acele imzalanarak bütün sorunlar çözülmüş gibi servis edilerek  emekçiler aldatılmaya çalışılmıştır.

Sonuç olarak imzalanan sözleşmede;

* Yemek – Ulaşım – Kreş gibi temel talepler karşılığını bulmamıştır.

* Hükümet ile memur-sen arasında imzalanan sözleşmedeki sosyal denge tazminatı ile ilgili  maddenin aynısı kazanım olarak sunulmuş, İtfaiye Daire Başkanlığında çalışan emekçilerin ise aldığı sosyal denge tazminatı aynı kalmıştır.

* Engelli personelin engelliler gününde zaten var olan izin hakkı kazanım olarak sunulmuştur. Yine hâlihazırda idari izinli sayıldıkları mayıs ayındaki sakatlar haftasındaki izin de  unutulmuştur.

* 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün olduğu hafta kadınlara verilen bir günlük izin içeren madde değiştirilerek izin konusu kurumun inisiyatifine bırakılmıştır.

* Memura yemek yardımı konusunda süreç içinde çözülecek söylemi aynen devam etmiş, yine tamamen Kurumun inisiyatifine bırakılan ve zaten mevzuatta memura yemek yardımı yönetmeliği olarak tariflenmiş konu aynen sözleşmeye konulmuştur. Yemek yardımı ile ilgili olarak ''ne zaman – ne şekilde ve ne kadar'' olacağının ucu açık bırakılmıştır.

YETKİMİZ NEDEN YOK SAYILDI

Daha önce de bahsettiğimiz üzere, geçtiğimiz yılki toplu sözleşme sürecinde; çalışanların bu sürecin öznesi olması için çalışmalar yapılmış, topladığımız imzalar ve hazırladığımız raporlarla Belediye emekçilerinin ortak aklı ortaya çıkarılmıştır. Gerek bürokratik yollar gerekse eylem ve etkinlikler ile devam eden bu süreç, sosyal demokrat belediye iddiasındaki kurum tarafından anlaşılmak istenmemiş buna karşı sendikamız büyük bir dirençle taleplere sahip çıkarak haklı mücadele bugüne kadar sürdürülmüştür. İşte tam da bu noktada; aynı dirençle tekrar karşılaşmak istemeyen belediye bürokratları, olmayan birleştirme tutanaklarını dayanak göstererek sendikamız sürecin dışında tutulmaya çalışılmıştır. Ayrıca gerek bazı bürokratların baskı ile çalışanları başka sendikalara yönlendirmeleri, gerek emekçilerin birliğini bozmak ve gücü zayıflatmak için, ülkemizin içinde bulunduğu siyasi atmosferden faydalanarak öncelikle işyerlerinde çalışanlar ayrıştırılmış ve bölünmüştür. Bu sürecin kimlere ve neye hizmet ettiği er geç ortaya çıkacak ve tarihteki hakkettikleri değeri bulacaktır.

KAZANIM EMEKÇİLERİN ORTAK MÜCADELESİ VE KARARLIĞIYLA GERÇEKLEŞİR

Bilinmelidir ki; Yaşanan yetki gaspı ile ilgili hukuksal mücadelemiz devam etmekle birlikte ister yemek ister ulaşım olsun, atılacak adımlar ve kazanılacak haklar, önceden bu yana devam eden eylemlerin – etkinliklerin ve yaratılan farkındalığın sayesindedir.

Haklarımızı almanın tek yolu; işverene yandaşlık-yalakalık, birilerinden medet ummak ve küçük çıkar hesaplarında değil, emekçilerin öznesi olduğu birlikte yapılacak mücadeleden geçeceği açıktır.

657 sayılı yasada yapılacak değişikliklerle iş güvencemizin elimizden alınmasının planlandığı bu günlerde; birlikte mücadele etmek ve geleceğimizi birlikte kurmak en büyük görevimizdir.

Bölündükçe kaybederiz, birleştikçe kazanırız.

Editör: Haber Merkezi