İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, kent gündeminde dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sözcü Gazetesi’nden Gökmen Ulu’nun sorularını yanıtlayan Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatılan soruşma ile ilgili hükümetin algı oluşturmaya çalıştığını savundu. Tugay, “İzmir’de değil Türkiye’nin tamamında Cumhuriyet Halk Partisi’ni halkın gözünde itibarsızlaştırmayı amaçlayan bir süreç. Bundan dolayı çok üzgünüm ve endişeliyim. Mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Tugayla yapılan röportajın bir bölümü şu şekilde: “
Soruşturmada belediyenin dahli var mı?
-Operasyonun sizin şikayetiniz üzerine başladığı iddia edilmişti.
Bizim kendi iç denetimlerimiz, elde edilen bulguların kendi teftiş kurulumuzca değerlendirilmesi sonrasında bazı bulguların savcılığa bildirilmesinin zorunlu olduğu söylendi. Bu benim kararım değil, müfettişlerimizin ve iç denetçilerimizin verdiği bir idari karardı. Ben de bunu tabii ki onayladım. Yani böyle şeyler bulunduysa bildirmeyin deme hakkım yok, aksi halde ben birilerinin hatalarını örtmeye çalışıyor gibi bir duruma düşerim. Ama şu anda yürüyen soruşturmanın kapsamına bakıldığı zaman bizim yaptığımız o iç denetimdeki bulgularımıza dayalı değil, daha çok kooperatifle ilgili konular üzerinden yapılan bir soruşturma gibi duruyor. Tunç Soyer’in, Şenol Aslanoğlu’nun, özellikle bu iki ismin ve gözaltına alınanların pek çoğunun suçlandığı konu kooperatif konusu.
“İntikam ve rövanş almak için yapılmış değil”
-Size dair, parti içi çekişme ve halef – selef kavgası nedeniyle suçlamalar da var.
Çok üzüldüğüm nokta şu ki, kendi partimiz içindeki bazı insanlar da bunun ortağı olmuş durumdalar, maalesef. Bunun da arka planına baktığım zaman benim değişim taraftarı olduğum, sanki eski ve yeni ekipler arasında çatışma varmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Kendi kurumumuz içerisinde bir iç denetim, teftiş süreci olduysa, bu normal prosedürler çerçevesinde oldu. Yoksa özel bir talimatla herhangi birilerinden hesap sormak, intikam almak, rövanş almak için yapılmış bir şey kesinlikle değil.”
“İşçiler teklifimizi kabul etmedi”
Belediye İş Sendikası’yla uzlaşma aşamasına geldiniz mi?
26 Mart 2024 tarihinde, yani benim seçildiğim seçimden beş gün önce Belediye İş Sendikası’yla imzalanan toplu iş sözleşmesinde günün ihtiyaçlarının çok ötesinde artış verildi. Sözleşme uyarınca altı ayda bir artış verilmeye devam edildi. Bu sendikaya bağlı personel diğer sendikaya bağlı işçi ve memurlardan çok daha yüksek ücret alıyorlar. Orantısız bir ücret politikası oluşmuş oldu. DİSK Genel İş Sendikası’yla yaşanan sorunun temelinde de bu vardı. Normalde bizim teklifimizi kabul ediyorlardı fakat Belediye İş Sendikası’na verilen imkanları göz önüne alarak “Eşit işe eşit ücret” söylemiyle hareket etmek durumunda kaldılar. Genel İş ile toplu sözleşmeyi imzaladık. Ancak onların aldığı zamma rağmen Belediye İş’teki personelin maaşları hala çok yüksek. Ben Ankara’da Belediye İş Sendikası Genel Başkanı’na da giderek maaş dengesizliğini gidermek istediğimizi söyledim, “Eylül’deki maaş artışını yapmayalım” dedim. Kabul etmediler. “O zaman belediye bütçesinin bu yüksek ücretleri karşılayabilmesi için çalışan sayısında azaltmaya gitmemiz gerekiyor” dedik. Hukuki karar aldık ve 1030 çalışanı tazminatlarını ödeyerek çıkarmayı öngördük. 350 civarında çalışan işten çıkarıldı.”