ÜRGEN TEPE / İZ GAZETE - Toplu sözleşme ve sosyal haklarını geri isteyen TARİŞ işçileri 1 aydır Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu TARİŞ Zeytinyağı İşletmesi Fabrikası'nın önünde direnişleri devam ediyor.

TARİŞ Zeytin ve Zeytin Yağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği üyesi olan ve işten atılan İlhan Sarıoğlu süreci başından sonuna kadar gazetemize anlattı. Sarıoğlu maaşlarının gün geçtikçe bilinci bir şekilde eritildiğini söyleyerek kendilerine %2 yönetim kadrolarına ise % 60 kadar varan zamlar yapıldığı söyleyerek emeklerinin gasp edildiği için sendikal faaliyet yürüttüklerini ifade etti.

İşten hangi sebeplerle çıkarıldıklarını anlatan İşçi İlhan Sarıoğlu hukuki bir gerekçenin olmadığı söyleyerek tek gerekçenin işyerinde sendikal faaliyet yürütmeleri olduğunu söyledi. Sarıoğlu " Bundan 5 ay önce, 2 Temmuz'da biz sendikaya üye olduk.Daha sonra üzerimizdeki baskılar artınca zam verdiler. Yönetim kadroları duruldu. Ülkede oluşan ekonomik kriz sebebi ile yıl başında maaşlarımızda iyileştirme istedik, sendikamızı sıkıştırdık. Sendika'da TARİŞ'e baskı yapmaya başladı. 7 Kasım günü sendikanın görüşme taleplerini olumlu karşıladılar. Fakat 6 Kasım günü bizi işten çıkardılar. Görüşmeyi de iptal ettiler. Bizim işten çıkartılmamızın tek sebebi sendikaya üye olmak. Başka hiçbir sebebi yok." diye konuştu.

İŞÇİYE %2 YÖNETİM KADROLARINA %60 ZAM

Sendikaya üye olmalarının gerekçelerini sıralayan Sarıoğlu kendilerine % 60 işçilere % 2 zam yapan yönetimin adil davranmadığı bu yüzden sendikaya üye olmadan haklarını almayacaklarını anladıklarını söyledi. Sarıoğlu "Daha önce Tek Gıda İş Sendikası üyesiydik. Fakat üye sayısı düşük olduğu için sendika askıya alındı.Sendikadan çıktıktan sonra müdürler ve şefler kendilerine %46 ila % 60 oranları arasında zam yaptılar. Sendikadan çıkan işçilere ise %2 zam yaptılar. Bizim sosyal haklarımızı olan yılbaşı, bayram da aldığımız ödeneklerimizi kestiler. Maaşlarımız güdük kaldı. Arkadaşlarımız ile sürekli olarak bu konuları tartışıyorduk. Maaşlarımız asgari ücrete kadar düştü. Zam için yaptığımız tüm görüşmeler sonuçsuz kalıyordu. Bizde tek çare olarak Sendika üyesi olmamız gerektiğini kararlaştırdık. Ardından sendikayla görüşmeye gittik. 1 gün içinde 120 kişi sendikaya üye olduk. 135 - 140 arası bir işçi sendikaya üye olabiliyordu. Üyelikten sonra ikna odaları kurup, sendika üyeliğinden istifa etmemiz için baskı yapmaya başladılar. TARİŞ bir kooperatif olduğu için çalışan arkadaşlarımız, ortak çocuklarıdır. Aileleri aracılığı ile baskı yapılmaya çalışıldı. Ortak çocukları olarak bu baskılara boyun eğmeyerek sendikadan vazgeçmedik. Daha sonra bir yaptılar % 16 civarında fakat yapılan zam asgari ücreti geçemiyordu. Yani enflasyon oranında bir zam yapıldı. Zam yapıldı ama geriye dönük sosyal haklarımızın hiç biri verilmedi. Bir kez daha baskı süreci başladı. İkna odaları tekrar kurulunca, işçi arkadaşlarda bunun bir kez daha yapılması karşısında daha sert bir tepki vereceklerini söylediler. Baskılar azaldı fakat zam taleplerimiz devam ediyordu ve iş veren bundan huzursuz oluyordu. Sendikal hareketi örgütleyen 4 kişinin çıkışının yapılacağını duyduk. 6 Kasım günü çıkışımız verildi. " diye konuştu.

'KANDIRILARAK GÖZALTINA ALINDIK'

Sarıoğlu, gözatı alınma süreçlerini anlatarak polisler tarafından kandırıldıklarını söyledi. Sarıoğlu, "Arkadaşlarımız bizim hangi gerekçe ile çıkarıldığımızı öğrenemeyince fabrikayı terk etmeme kararı aldılar. O gece polisler panzerler fabrikanın önüne gelip evlerimize gitmemizi söylediler. Daha sonra yapılan görüşmelerde herhangi bir işlem yapılmayacağını söyleyen polisler bu eylemi sonlandırmamız gerektiğini söylediler. Daha sonra başka bir sendikanın başkanı eylemi sonlandırmamız gerektiği söyledi. Bizde eylemi sonlandırdık fakat kapının önüne çıkınca polis bizi ablukaya alarak gözaltına aldı. İzmir Emniyet Müdür Yardımcısı burada söz verdiği halde, gözaltına alındık. Bizi kandırarak gözaltına aldılar. Bu eylemde herhangi bir suç unsuru yoktu. Bir gün sonra işten çıkarılmayan arkadaşların fabrikaya girişinin engellendiğini ya da idari izinli olarak evlerine gönderildiğini öğrendik. 10 kişinin daha çıkışının olacağını öğrendik. İşçiler arasında ciddi bir huzursuzluk oluştu. İçerdeki arkadaşlarımızın üstüne ciddi bir baskı uygulandı. Sendikadan ayrıldıklarına dair, bir belge istemişler, bazı arkadaşlarımız vermiş bazı arkadaşlar bu belgeyi vermemiş. Verenlerin sayısı 5 geçmez. Bizim direnişe başlamamızın ardından, bize selam dahi verilmeyeceğini söylemişler ve arkadaşlarımızı tehdit etmişler. En başta selam vermiyorlardı, korkuyorlardı. Şimdi bu korkuyu yendiler. Her sabah, her akşam selamlaşıyoruz.

Bizim taleplerimiz işe geri alınmak, sendikamızın tanınması ve toplu sözleşme haklarımızın verilmesidir. Bunları iş veren kabul ettiği taktirde eylemimizi sonlandıracağız." şeklinde düşüncelerini aktardı. 

BABASININ İMZASI İLE İŞTEN ATILDI

İşçilerden Cem Güdücü'nün babası TARİŞ Yöneticisi, oğlunun kendi imasaıyla işten atılmasından haberi olmadığını dile getirerek, "Burası bir üretici kooperatifi tarım üreticilerinin örgütsel bir kurumu olmasına rağmen yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür ve müdürlerimiz karşılarında kendilerine karşı örgütlü bir sendikal güç olmasını istemiyorlar. Unuttukları şey ise kendilerinin köylüler tarafından oluşturulan bir öz örgütlülük olduğudur. Bu sendikal örgütlenmeyi tanımamak üzere sürekli bir baskı uygulayan bir yönetim anlaşıyı var maalesef. Tariş dediğimiz kurum 28 bin ortaklı insanların emeğini ve yağlarını dökerek sermayesini oluşturduğu bir örgütlülüktür. Bizim burada çalışan işçilerin %50'si ortakların çocuklarından oluşuyor. işten çıkartılan 3 arkadaşımız ortakların çocuğudur. Tariş yönetimi sanki özel sektör işletmesi gibi kendi malıymış gibi davranması bizi rahatsız ediyor. İşten atından Cem Güdücü arkadaşımızın babası tarım işletmesinde yöneticidir. Oğlunun işten çıkartılmasında kararda altında imzası var. Fakat bundan haberi yok. Bu tip kurumlarda genel kurullarda imza yetkisi alınarak 6 ay yada 1 yıl geçerliliği olan ve alım ve satım işlerinde kullanılmak üzere verilir. Bunu bizim iş çıkışlarımızda kullanmışlar. Bu kurum bu şekilde yönetilemez, ben işe başladığımda 40 bin ton yağ üretimi yapılıyordu, şimdi ise 3 bin ton yağ alımını ve üretimi yapılıyorlar üstelik bunu da bir başarı olarak görüyorlar. Bu işletme mantığı ile giderlerse 3 yada 5 yıl sonra bu işletme batar. Yönetim kadroları sürekli hörgüçten yiyorlar sanki babalarının tapulu malıymış gibi kullanıyorlar. bir üretici kooperatifi, ortaklarında burayı sahiplenmesi ve sürece müdahil olması gerekiyor. Çünkü bu kurum zeytinyağı fiyatlarında denge görevi görüyor. Özel sektör TARİŞ'in verdiği yağ alımı fiyatları üzerinden fiyat belirler. batarsa tüccar istediği gibi fiyat politikası uygulayabilir. Yurt dışından yağ ithalatını daha çok kolaylaştırır. bu konularda bir referans kurumu görevini görüyor. Bu kurumun daha iyi yönetilmesi ortaklarının ve delegelerin bu kuruma daha çok sahip çıkmasını temenni ediyorum." şeklinde konuştu.

DİRENİŞTEKİ İŞÇİLERE SELAM

Gribin, Flormar, 3. Havalimanı işçileri ile birlikte diğer direnene işlere selamlarını gönderen işten atılan işçiler sendikal faaliyetlerin işçilerin en temel hakkı olduğunu ve sendikasız geçirdikleri süreçte maaşlarının ediğini ve haklarının gasp edildiğini söyledi.

Editör: Haber Merkezi