Enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren, kamuoyunda ‘süper izin yasası’ olarak anılan kanun teklifi 19 Temmuz’da TBMM’de kabul edildi. Karara büyük tepki gösteren çevre örgütleri ve köylüler, kanun teklifinin onaylanmasının yalnızca maden ve enerji şirketlerine yaradığını belirtti.

Kanun başlığı altında bulunan ‘Zeytinlik ve Mera Alanlarının Madencilik ve Enerji Faaliyetlerine Açılması’ başlığının 14’üncü maddesi, Mera, yaylak ve kışlakların, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) projelerine açılmasını öngörmekte. Türkiye'nin 14,6 milyon hektarlık mera alanı halihazırda tehlike altındayken, bu durumun kırsal alanları tahrip ederek gıda güvenliğini zedeleyeceği ön görülüyor.

Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Odası (TMMOB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda Mühendisi Uğur Toprak, hayvancılığın neredeyse dışa bağımlı hale geldiğini, bu kanunun elde kalan meraların da yok olmasına yol açacağına dikkati çekti. Toprak, bu hükümlerde yargı kararlarını ve yörede yaşayanları, yerel idareleri yok sayan, belirli şirketlerin çıkarları doğrultusunda tüm engelleri kaldırma ısrarı olduğunu belirtti. Bu çerçevede ‘gıda ithali’ yapılması eleştirilerinin yanı sıra bu kanunun geçmesiyle yeni tepkiler de gün yüzüne çıkıyor.

‘Bağ bahçenizin anlamı kalmıyor’

Muğla’nın Akbelen köyünde yaşayan köylülerin bu düzenlemelere karşı dört yıldır direndiğini hatırlatan Toprak, “Bu yasa, bu ve buna benzer direnişleri yıkma, kırmadır. O kadar insan ağaçları taşıyacak ama nasıl? Bu sayede ağaç ve toprak, uyum sağlayabilecek mi? Bu sebeple hemen verimli ürün verilemeyebilir. Burada şöyle bir sorun doğuyor, sizin bağınızın, bahçenizin hiçbir önemi kalmıyor. Bunu Hatay-Samandağ’da da yaşadık. Hatay yerle bir oldu. ‘Oluk yapacağız’ diye, acele kamulaştırmayla yurttaşların ellerinden arazilerini gasp ettiler. Bunun bir diplomanın yok sayılmasıyla farkı yok. Yarın oturduğunuz evi de alabilirler. Buraya kadar geldik. Bu düzenlemelerle sizin gıda ve beslenme hakkınızı da elinizden alıyorlar” dedi.

İmamoğlu’ndan ‘Terörsüz Türkiye’ süreci değerlendirmesi: Esas niyet muhalefeti sindirmek
İmamoğlu’ndan ‘Terörsüz Türkiye’ süreci değerlendirmesi: Esas niyet muhalefeti sindirmek
İçeriği Görüntüle

‘Gıda güvencesi tehdit altında’

Tarım, mera, zeytinlik alanları ve arsaların sermaye şirketlerine peşkeş çekilemeyeceğini söyleyen Toprak, “Çünkü bunlar gıda güvenliğinin temeli. Bugün en büyük sıkıntımızdan biri de biyoçeşitliliğinin azalması. İklim değişikliğinin yarattığı kriz ayrı bir sorunken yurttaşın elindeki arazilerinin peşkeş çekilmesi, o yurttaşı da yok saymaktır. Bunu yaptığınızda gıda güvencesi tehditle karşı karşıya kalır. Bu topraklar 130 milyon kişiyi doyurabilecek verimlilikteyken bu verimliliği kullanmıyoruz. Bu kanunla zeytinlikler ve meralar yok ediliyor. Baktığımızda zeytin ise bu ülkenin en büyük mirasıdır. Zeytin yağının üretiminde dünya ikincisiyiz. Bu konuda sadece zeytin ağacı olarak değil, zeytin yağını da düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı.

‘İthal eden bir toplumuz’

Ülkenin üreten bir konumdan tüketen ve ithal eden bir konuma geldiğine değinen Toprak, “Bu ülkede gübre farikaları, yem fabrikaları vardı. Artık üreten değil, tüketen ve ithal eden bir toplumuz. Burada da girdi maliyetleri artıyor. Şimdi de bir yasayla herkesin elinden bir şeyleri aldığımızda üretim olmayacak. Bitkisel ve tarımsal üretimi bile isteye yok ediyorlar. Burada daha fazla rant var. Kıyı şeridindeki ormanlık alanlarını değiştirilmesi, turizme açılması, ormanların yanmasına göz yumulması da bu tarım arazilerinin yok edilmesine yol açıyor” şeklinde konuştu.

‘Garantisi yok’

Uğur Toprak, bir yurttaşın kendi bağını ekmesine yönelik bir gaspın yaşanmamasının garantisinin olmadığına işaret ederek, şunları dile getirdi: “Ben bir bağ aldığımda, domates, salata, patlıcan ekmek istediğimde, yarın oranın elimden alınmama garantisi yok. AKP’nin bize en büyük kötülüğü bu. Herhangi bir hakkınız kalmıyor, gasp ediliyor. Tüm hakların gasp edilmesiyle gıda üretim hakkı da gasp edilmiş oluyor. Örgütlülüğü arttırıp ilgili mercilere ulaşarak yasanın geri dönmesini sağlamak gerek. Bunu da hem bizim hem de muhalefetin yapması lazım. Yoksa gıda güvenliği sıkıntıdayken, bu yasayla da gasp edilmiş olur.”

Muhabir: TURGAY KILIÇ