İzmir Buca Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı Türkiye ile Filistin arasındaki tarihsel ayrışmayı ele aldığı paylaşımında Türkiye ile Filistin’in 20. yüzyıldan bugüne uzanan ayrı kaderlerini kaleme aldı. Soyer, paylaşımında Türkiye’nin Cumhuriyet sayesinde barışa yaklaşırken Filistin’in ise 100 yılı aşkın süredir savaşlar ve çatışmalar yaşadığını aktararak William Harris’in Levant kitabını ve Rashid Khalidi’nin Filistin-Yüz Yıllık Savaş kitabını önerdi.

"Türkiye barışa iyice yaklaşırken Filistin yine bombalarla yeni bir güne başladı"

İzmir Buca Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sosyal medya paylaşımının tamamı şöyle: "Yüz Yıllık Cumhuriyet – TÜRKİYE
Yüz Yıllık Savaş – FİLİSTİN

İki farklı coğrafyada birisi Filistin’de diğeri Anadolu’da yaşayan kadim halklar, Birinci Dünya Savaşı yıllarında yok olmanın eşiğine gelmişlerdi. Filistinliler belki de bir Mustafa Kemal çıkartamadıkları için 100 yılı aşkın bir zamandır kesintisiz bir savaş yaşıyorlar. Cumhuriyet’in 103. yılına giren Türkiye, “Terörsüz Türkiye”’ye, sürdürülebilir barışa iyice yaklaşırken Filistin 108 yıl sonra ateşkese rağmen yine bombalarla, yine ölümlerle yeni bir güne başladı.

Filistin’le ilgili iki yeni kitap okudum. Filistin’in çok aktörlü, çok kaotik hikayesini berraklaştıran bu iki kitabı sizlere tavsiye etmek ve kitaplardan kısaca söz etmek istiyorum.

İlki; William Harris’in “Bir Kültür Mozaiği – Levant” kitabı.
İnsanlığın en köklü din ve medeniyetlerine beşiklik yapan bu coğrafyanın 2000 yıllık tarihini anlatan kitap, bugün yaşanan sorunların sebeplerinin ve kökenlerinin daha iyi anlaşılmasına kapı açıyor.

Rashid Khalidi’nin “Filistin- Yüz Yıllık Savaş” kitabı ise merceğini Filistin’e odaklıyor.

Osmanlı yönetiminde 400 yıl boyunca, Filistin’de Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar, o toprakların yerlileri olarak, 20. Yüzyılın ilk on beş yılına kadar komşuluk yaparak yaşamışlar.
Birinci Dünya Savaşı ile bu topraklar işgal edilmiş. Bu işgalle birlikte, 2 Kasım 1917’de İngiltere Hükümeti adına Dışişleri Bakanı A. J. Balfour tarafındanhazırlanan Balfour Deklarasyonu ilan edilmiş.
Tek cümlelik deklarasyon:
“ İNGİLTERE’NİN FİLİSTİN’DE YAHUDİ HALKI İÇİN MİLLİ BİR YURT TESİS EDİLMESİ İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPACAĞINI” taahhüt ediyor.

Aralık 1917’de İngilizlerin Kudüs’ü işgaliyle Filistinlilerin 100 yıllık trajedisi başlıyor, yüzyıldır devam eden savaşın fitili böyle ateşleniyor. Çok büyük çoğunluğu Arap ve Müslüman olan bu coğrafyanın kompozisyonu böylece değişmeye başlıyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, Türkiye, İran, Mısır gibi ülkeler bağımsızlıklarını kazanırken Filistin’de bu başarılamıyor. Çok dağınık, mezhepsel farklıklar nedeniyle bir araya gelmekte zorlanan direniş hareketi büyük zorluklarla karşılaşıyor.

İngiltere bir büyük savaş biterken yenisi için yeni bir oyun kuruyor. Buna rağmen bugün adı yaşatılan Şeyh İzzeddin el-Kassam’ın örgütlediği silahlı ayaklanma ve diğerleri 100 yıl öncesinde başlatılıyor.

Rashid Khalidi Filistin’in Yüz Yıllık Savaşının altı dönüm noktasını esas alarak, kitabı altı bölüme ayırmış:

1) 1917-1939
Kudüs’ün işgali ile başlayan ve ilk silahlı ayaklanmanın bastırtıldığı 1939’a kadar geçen süre. İngiliz Manda Hükümeti’ne paralel, Siyonist bir yönetimin kurulması.

2) 15 Mayıs 1948’de İsrail’in kurulması
1917’den başlayarak 30 yıl boyunca Filistinlilerin %70’inden fazlasının mülteci konumuna düşürülmesinden ve toprakların %80’inin Manda idaresinin yönetimine geçmesinden sonra İngilizlerin çekilmesi.

3) Üçüncü Savaş İlanı, 1967
1967’de İsrail’in başta Mısır ve diğer Arap ülkelerine karşı kazandığı zafer. El-Fetih ve FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü)’nün direnişi büyütmeleri.

Eski Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül tutuklandı
Eski Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül tutuklandı
İçeriği Görüntüle

4) Dördüncü Savaş İlanı,1982 Beyrut Kuşatması
1930’larda İngiltere’nin taşıdığı rolün ABD tarafından üstlenilmesi. Bugün Hamas’ın üstlendiği rolü taşıyan FKÖ’nün Beyrut’taki varlığı ve Beyrut’u terk etmesi için yapılanlar, yaşananlar.

5) Beşinci Savaş İlanı, 1987 – 1995 Birinci İntifada
Grevler, boykotlar, sivil itaatsizlik eylemleri, İsrail’in çok baskın gücüne rağmen, uluslararası itibarını kaybetmeye başlaması, Hamas’ın kurulması, Birinci ve İkinci Oslo görüşmeleri.

6) Altıncı Savaş İlanı, 2000 – 2014
Hamas’ın Gazze’ye yerleşmesinden sonra İsrail’in başlattığı tam kapsamlı Gazze kuşatması.

Khalidi’nin kitabı, Kudüs Valisi dedesi ve diğer aile büyüklerinin ilk elden anlattıkları, kendi deneyimleri ve yaşadıkları ile desteklenen, kapsamlı akademik çalışmalar ile buluşturulmuş mükemmel bir kitap.

Klasik 19. Yüzyıl kolonyal girişimi olarak, İngiltere tarafından yönlendirilen Siyonizm; o coğrafyada hayatın olağan akışını değiştirme gayretini 100 yıl önce başlatmış, ancak hala tam anlamıyla istenilen sonuca ulaşamamıştır.

100 yıldır sürdürülen büyük baskılara, yoksulluğa, zulme, sonu gelmez acılara rağmen mazlum Filistin halkı direnişini sürdürüyor.

Karşılaştırılamayacak büyük güç farkına rağmen adını anmadıkları bir halk var olmaya devam ediyor. Tekrar tekrar yenilgiler yaşasalar da, çoğu zaman kendi aralarında bölünseler de, kötü yönetimler tarafından temsil edilseler de direnişten vazgeçmiyorlar.

İsrail’in vazgeçilmez merkez üssü olan Washington, 100 yıl önceki İngiltere’nin yerini alarak, Siyonist kolonyalizm projesini desteklemeye adanmış durumda.
ABD bu savaşın ikinci yüzyılında, Körfez ülkesindeki mutlak monarşilerdeki yeni dostlarıyla yeni ve daha yıkıcı bir safha başlatmak isteyecektir.

Filistin’de kadim zamanlardan beri iki farklı halk vardır. Birinin varlığı diğeri tarafından inkar edildiği sürece aralarındaki çatışmanın çözülmesi mümkün değildir. Ulusal haklar dahil olmak üzere, insani, şahsi, medeni ve siyasi haklarda tam olarak eşitliğin sağlanması tek çözümdür.

Bir halkın diğeri tarafından sürülmesi ya da yok edilmesi akla hayale sığmayacak bir soykırım olarak tüm insanlık için utanç anlamına gelir.

Çözüm ve barış için ilk adım, iki başlı hale gelmiş Filistin liderliğinin (El-Fetih ve Hamas) bu duruma son vermesi. İki örgüt arasında uzlaşmanın sağlanması olmalıdır. Belirlenecek yeni strateji iki hedefe odaklanabilir:
1) Başka kurtuluş hareketlerinin nasıl başarıya ulaştığına kafa yormak
2) Değişen küresel güç yapılanmalarını yakından takip etmek. Çin, Hindistan, Rusya, AB ve Türkiye ile yeni, dinamik ilişkiler oluşturmak.

İsrail’in Ekim 2023’te başlattığı Gazze saldırısı, 100 yıllık savaşta olmadığı kadar büyük kayıplara, ölümlere yol açmıştır. Ayrıca bu saldırı, tarihteki en şiddetli sivilleri cezalandırma hareketlerinden ve tarihteki en ağır konvansiyonel bombardımanlardan biri olmuştur.

Filistin yönetimi, bir yandan Uluslararası Adalet Divanı önünde, Güney Afrika tarafından başlatılan soykırım suçlamasını en güçlü şekilde takip etmeli, bir yandan İsrail’in uluslararası meşruiyetini ve kamuoyu desteğini sarsacak yöntemler geliştirmelidir.

Hiç kuşkusuz, Filistin de, diğer tüm kolonyal örneklerde olduğu gibi yeni direniş biçimleri geliştirecektir.
Henry Kissinger’ın söylediği gibi “Gerilla kaybetmezse kazanır. Düzenli ordu kazanmazsa kaybeder.”

Bu katliam ve soykırımı İsrail için Pirus zaferine dönüştürmek elbette sadece Filistinlilerin değil, tüm insanlığın vicdani sorumluluğudur.

Topraklarına ve kadim kültürüne, kimliğine sahip çıkmak en çok Filistinlilerin göreviyse, Cumhuriyet’e, değerlerine ve barışa sahip çıkmak da bu topraklarda yaşayan hepimizin görev ve sorumluluğudur.

İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu
Koğuş B/63
Buca - Kırklar"

Kaynak: HABER MERKEZİ