Gizem TABAN/İZGAZETE- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) mart ayı olağan birinci meclis oturumu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Tunç Soyer’in yönetiminde gerçekleşti. Toplantıda önemli kararlar alınırken zaman zaman tartışmalar da yaşandı. 

0a47afc1-fde4-4141-be2d-33bd310f67e7

Sürdürmek mecburiyetindeyiz

Toplantının başlangıcında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin afet bölgesinde yaptığı çalışmaların anlatıldığı bir video sunumu yapıldı. Sunumun ardından açıklamalarda bulunan Başkan Soyer, “Acımız yasımız çok büyük. Bundan sonraki hayatımızda ne yaşarsak yaşayalım bir yanımız eksik olacak. Ben İzmir’de tek yürek olan tüm siyasal partilere, meslek odalarına, STK’lere, derneklere teşekkür ediyorum. İzmir deprem bölgesinde tüm gücüyle, paydaşlarıyla, herkesin el ele verdiği ve vicdanı ile orada örnek bir çalışma sergiledi. Ne yapsak az, eksik ama biliyoruz ki bu devam etmek zorunda. Orada hayat devam ediyor. 10 binler, 100 binler orada büyük sıkıntılarla baş başa. Birkaç ay içinde elimizden geleni yaptık değil, sürdürmek mecburiyetindeyiz. Yunanistan kadar, bir ülke kadar… 13.5 milyon nüfus enkaz altında. Tarihin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Biz de İzmir olarak tüm gücümüz ve imkanlarımızla orada olmaya devam edeceğiz” diye konuştu. 

Dayanıklı yapılar için yeni kararlar

Meclis gündeminde yer alan; depreme dayanıklı ve güvenli yapıların oluşturulması amacıyla hazırlanan önerge kapsamındaki üç yeni düzenleme komisyonlara havale edildi. Önergenin Meclis’te kabul edilmesi halinde; yeni yapılacak yapılarda sismik izolatör, 5 kat ve üzeri yapılarda en az bir adet bodrum kat yapılması zorunluluğu getirilecek ve İnceleme Kurulu oluru alınmadan yapı ruhsatı verilmeyecek. Maddelerden ilki, zemin açısından riskli yerlerde yapılan yüksek yapıları kapsıyor. Buna göre gevşek kum, çakıl veya yumuşak- katı kil tabakaları içeren zeminler veya sıvılaşma riski yüksek zeminlerde inşa edilecek yapılarda en az bir adet bodrum kat yapılması gerekiyor. Yine imar planına göre kat adedi 5 ve daha fazla olan binalarda da en az bir adet bodrum kat yapılması şartı getirilecek. Sismik izolatör kullanımına ilişkin olan madde kapsamında ise; yurttaşların deprem öncesi ve sonrası yoğun olarak kullandığı hastaneler, dispanserler, sağlık ocakları, itfaiye bina ve tesisleri, PTT ve diğer haberleşme tesisleri, ulaşım istasyonları, terminaller, enerji üretim ve dağıtım tesisleri, vilayet, kaymakamlık ve belediye yönetim binaları, ilk yardım ve afet planlama istasyonları, okullar, diğer eğitim bina ve tesisleri, yurt ve yatakhaneler ile müzelerde sismik izolatör kullanılacak. Depremde, üst yapıyı zeminden ayırıp binayı sarsıntının şiddetinden koruyarak depremin yıkıcı etkisini hayli azaltan sismik izolatörün, 3 kat ve üzeri olan veya bina yüksekliği 10,5 metreyi geçen ayrık nizam yapılarda da kullanımı istenecek. İhalesi Meclis kararından önce kamu tarafından yapılan veya yaptırılan yapılar, karardan muaf olacak. Bu yapılarda ayrıca bir binanın yol seviyesinden aşağı olan kısmını içeren rijit bodrum kat yapılması zorunluluğu aranmayacak. Önerge içeriğindeki bir diğer maddeye göre; bodrum katlar dahil olmak üzere toplam kat adedi 13'ü aşan (13 kat hariç) yapılar için hazırlanan projelerin, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleri, ilgili meslek odaları ve ilgili ilçe belediyesi temsilcilerinden oluşturulacak inceleme kurulundan ön olur alması gerekecek. İnceleme kurulundan ön olur alınmadan yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi verilemeyecek. İnceleme Kurulu çalışma usul ve esasları ile yüksek yapılara ilişkin değerlendirme kriterleri ayrıca belirlenecek. Önerge komisyonlarda görüşüldükten sonra Meclis’te oylanacak, kabul edilirse söz konusu düzenlemeler yürürlüğe girecek. 

AKP’den eleştiri

AKP Grup Başkanvekili Özgür Hızal, kentsel dönüşüm çalışmaları ve dönüşümde kooperatif modeli konusunda İzBB ve iştiraki İZBETON’a yüklendi. Hızal ayrıca İzBB’nin ihaleyle satışa çıkardığı bir mülkü İZBETON’un aldığını, İZBETON’un söz konusu mülkü özel bir şirkete kat karşılığı sattığını öne sürerek eleştirilerde bulundu. 

Teessüf ediyorum

MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin de deprem üzerinden kentsel dönüşüm konusunda İzBB’ye eleştirilerini sıraladı. MHP Şahin’in açıklamaları üzerine Başkan Soyer, “Selahattin Bey, teessüf ediyorum. Yaptığınız sunumda konuşmanızı siz yazıyorsanız çalışmalarımızdan haberdar olun, eğer arkadaşlarınız yazıyorsa çalışmalarımızı takip etsinler. Teessüf ediyorum, yaptıklarımızı ‘Yapılmalı’ diye anlatıyorsunuz. Yapmayın rica ediyorum” dedi. 

Şaşkınlıkla izliyorum

Cumhur İttifakı’nın açıklamaları sonrasında söz alan CHP Meclis Üyesi Şerif Sürücü, “Cumhur İttifakı’ndaki arkadaşları, depremi konuşurken şaşkınlıkla izliyorum, ‘Biz hükümet olarak bu depremde başarısız olduk, bölgeye giremedik siz girdiniz, bizim eksiklerimizi tamamlandınız derler’ diye bekledim. Ama maalesef yine bunun üzerinden siyaset yapıyorlar. Başta Erdoğan olmak üzere bu acı felakete kader dediler. 21 yılda toplanan deprem vergisi 89 milyar civarı… Eski Maliye Bakanı, ‘Biz bunu diğer yerlerde kullandık’ dedi. Depremden etkilenen 10 ilde 294 bin 165 bina imar barışından faydalanmış.  Kurumlar da artık çürüdü. Kızılay bile çadır satıyor ve bu kadar başarısız olan sistemde bir tane dahi istifa yok” ifadelerini kullandı.

a5b32fc5-f072-4aa9-9e94-62c16e63f697

Kredi alamıyorum

Deprem ve kentsel dönüşüm özelinde tartışılan konular ve Cumhur İttifakı tarafından yapılan eleştiriler üzerine söz alan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Bu meselenin arkasında sistematik bir kötülük var. Ben bir belediye başkanı olarak özel bankalardan, kamu bankalarından kredi alamıyorum. Belediyelerin nakde ulaşmasıyla ilgili ciddi tedbirler alınıyor ama kamu kurumu olan belediyelerin finans arayışlarını eleştiriyorlar” dedi.

TOKİ arsa satıyor

Bayraklı’da rezerv alan ile ilgili konuşan Başkan Sandal, “En hassas olduğumuz noktalardan biri Bayraklı’daki rezerv alan… Orada TOKİ konutlar yapıyor, arsa satıyor. Peki, depremzede için size verilen bu araziyi satarken buradan alınan parayı depremzedeye verdiğiniz konutların fiyatından düşüyor musunuz? Depremzedeler adına açık yüreklilikle söylüyorum, sesimiz duyulmuyor dertlerimiz görülmüyor. Ama burada doğruyu yansıtmayan bilgilerle bizleri karalamak adına ellerinden geleni yapıyorlar” açıklamalarında bulundu.

Bayraklı'da da yapılsın

İzmir’de 2020 yılında yaşanan depremde hasar alan evlerin afet kapsamında hükümet tarafından yapılması için çağrıda bulunan Başkan Sandal, deprem ve sonrasındaki destekler konusunda Elazığ ile Bayraklı karşılaştırması da yaptı. Sandal, şöyle konuştu: Elazığ’da deprem oldu, yurttaşlarımız mağdur oldu, hükümet Elazığ’a birçok şey yaptı helali hoş olsun, daha da fazlası yapılsın. Ama 2020 yılında yaşanan depremde bizim can kaybımız 117, Elazığ’da 41… Yıkılan bina sayıları eşit, bizim ağır hasarlı binalarımızın çoğu orta ve az hasarlı olarak belirlendi, Elazığ’da ise ağır hasarlı olarak belirlendi. Burada olan vatandaşın o binada oturup oturmayacağına karar vermek. Hasar durumlarıyla ilgili tüm söylemler politik tavırlardır. Çünkü az ve orta hasarlıların kaderine terk edildiğini görmekteyiz. İller Bankası’ndan Bayraklı’ya gelen para 1 milyon, Elazığ’a gelen 10 milyon… Bayraklı’da yapılan bina sayısı 5bin, Elazığ’da 23 bin…. Buraya kadar da eyvallah! Belki bir temenni kararı alırız; nasıl ki Elazığ’ı afete maruz bölge ilan ettik ve insanların evleri afet kapsamında 2 yıl ödemesiz 18 yıl vadeli sıfır faizle yapılıyorsa Bayraklı’da da yapılsın. Gelin, arsalarımız hazır, TOKİ de gelsin, afet kapsamında 2 yıl ödemesiz 18 yıl sıfır faizle yapısın. Biz de ‘Adilsiniz’ diyelim, samimiyetinizi anlayalım.” 

abd9e1b6-baa5-4ec6-846f-a9c5c78b2a5e

Satış açıklaması

Eleştirilere yanıt vermek için söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, AKP Grup Başkanvekili Özgür Hızal’ın İZBETON ile ilgili satış eleştirisine ayrı parantez açtı. CHP’li Aydın, “Özgür Bey dakikalarca ne anlattı; İzBB’nin bir gayrimenkulü varmış, İzBB bunu satmaya karar vermiş. Encümen İhale Kanunu’na göre satışa çıkarmış, ilan etmiş, bir alıcı gelmiş. Başkasının gelmesine engel var mıymış, hayır. İZBETON, sembolik olarak artış yapmak adına bir rakam vermiş. Baktım, zemin artı 9 kat yapılacakmış; bunun 15’i İzBB’nin 15’i müteahhidin. Bir bilgiyi eksik vererek, bir şey varmış gibi anlatarak konuyu gündeme getirmek böyle olur. İzBB ve birçok belediye taşınmazlarını satabilir, bunu yapmayan belediye yoktur” açıklamalarında bulundu. 

İşte bu kötülüktür

AKP’li Kiraz ve Bayındır Belediyesi’nin, İzBB’nin hibe ettiği araçlardaki İzBB logosunu kapattığını veya kaldırdığını açıklayan CHP’li Aydın, geçtiğimiz dönemde Engelsiz İzmir Komisyonu çalışması sonucunda engelli nakil aracı olmayana 12 ilçe belediyesinin tespit edildiğini ve İzBB’nin tanesi 600 bin liradan aldığı engelli nakil araçlarını bu belediyeler hibe ettiğini söyledi. Bu belediyeler arasında AKP’li Kiraz ve Bayındır belediyelerinin de olduğunu ifade eden Aydın, “Kiraz Belediyesi ile Bayındır Belediyesi, İzBB’nin alıp insanların kullanması için verdiği araçlarda, ki o araçlarda hem büyükşehir hem ilçe belediyesinin logosu vardı, İzBB logolarını kapattı ya da kaldırdı. İşte bu kötülüktür. Bu yapılmamalıdır” dedi. 

İftihar etmelisiniz

Toplantı sonunda eleştirilere toplu yanıt veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise şöyle konuştu: “Son derece seviyeli bir meclis toplantısı gerçekleştirdik. Çok verimli bir toplantı. Bugünkü oturumda bütün kararların oy birliği alınması nedeniyle teşekkür ediyorum. Türkiye’ye örnek gösterilecek bir iyilik hali, başarıdır. Birkaç noktayı not aldım: Birincisi, iftiharla söylemeliyim ve her biriniz iftihar etmelisiniz: şu anda depreme en dirençli kent adayı İzmir’dir. Bu benim fikrim değil, değerli hocamız Naci Görür kendisi ifade etmiştir. Burada 4,5- 5 saat bir toplantı yaptık, akademisyenler yaptıkları çalışmaları anlattı. İlgili bürokrat arkadaşlarımız da kendi dairelerinde ne yaptıklarını anlattılar. Afet toplantı alanlarıyla ilgili olağanüstü bir hazırlık yapılmıştı. İzBB depreme dirençli kent olma noktasında en hazırlıklı belediyedir. Hiç kimsenin tereddüdü olmasın, her biriniz iftihar ediniz. Kentsel dönüşümde rakamlar verildi. Belki, İzBB müteahhit payını yükseltseydi, yerinde dönüşüm ilkesini bir kenara bıraksaydı, arabuluculuk ilkesini korumasaydı çok daha fazla yol alabilirdik. Ancak biz ilkeli bir duruş gerçekleştirdik, bu ilkeli duruş bütün Türkiye’ye örnek olması gereken bir duruş ve bu nedenle çok kıymetli. Az sayıda kentsel dönüşüm binasına imza atmış olabiliriz ama her biri bu ilkeli duruşun eseridir. Buna rağmen biz ne müteahhide verilen oranı artırdık ne yan yola gittik. Ne yaptık? İZBETON şirketini devreye soktuk. Neden? Müteahhidin aslında oranlarla o ihalelere girmesinin mümkün olduğunu biliyorduk ama daha fazla almak istedikleri için girmediklerinden şüphe ettik ve müteahhitlerin karşısına İZBETON’u koyduk. Bazı yerlerde İZBETON aldı, bazı yerlerde o girmeyen müteahhitler girdi, onların üzerinde kaldı. Kötü mü oldu, gayet iyi oldu. 5 bin civarında binanın kentsel dönüşümü için yol almaya başladık.”

Hakkımız değil mi?

“İzBB’nin kurumsal kapasitesi ve yaptıkları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumsal kapasitesini karşılaştırmak doğru değil” sözleriyle konuşmalarına devam eden Soyer, “Elma ile armudu karşılaştırmak gibi bir şey. Tabii ki bu devlet, hükümet çok daha fazlasını yapmak zorunda zaten. Onun için örnek olarak biz yatırım bütçesinin yüzde 10’unu ayıracağız, hükümetten de bunu bekliyoruz bu da bizim en doğal hakkımızdır. Kentsel dönüşüm dediğiniz şey tabii ki yerel yönetimlerin imar planlarıyla çok ilgili ama aynı zamanda finansman da çok ilgili. Hükümetin savunma sanayine ayırdığı bir bütçe var, eğitim politikalarına, sağlığa ayırdığı bir bütçe var. Peki bizim vatandaş olarak şunu söyleme hakkımız değil mi: Ey hükümet! Kentlerimizi dirençli hale getirmek için bütçenden bugün ayırdığının 10 misli daha ayır! Bizim hakkımız değil mi? Biz canımızı veriyoruz bu ülkenin vatandaşı olarak. Savunma sanayiden de eğitim politikalarından da sağlıktan da hepsinden daha kıymetli değil mi yaşam hakkı? Onun için diyoruz ki imar barışı ya da imar affı adı altında imar mevzuatına dair hiçbir yasal düzenlemenin yapılamayacağı anayasal güvence altına alınmalıdır. Hiçbir hükümet ‘Bunu değiştiriyorum, imar affı çıkarıyorum’ diyememelidir” diye konuştu.

ec5c8360-8343-4807-98f3-dd00bd5cbdb0

Ya cehalet ya hıyanet

Deprem özelinde açıklamalarını sürdüren Başkan Soyer, şunları söyledi: “Biz fay hatları üzerine kurulmuş bir ülkede yaşamaya devam edeceğiz. Bizim çoluğumuz çocuğumuz, torunumuz da burada yaşayacak. Bizim kaderimiz bu. Ölüm de mukadder, o da doğru. Ama depremde ölmek kader değil. Depremde ölmek ya cehalettir ya hıyanettir. Bu ikisinden biri nedeniyle ölür insanlar depremde. Çok daha güvenilir, sağlıklı binalar yapmak; çok daha sağlam zeminlerde binalar yapmak mümkündür. Bunun böyle yapılması gerekir. “İZBETON’un yaptığı kentsel dönüşüm şu, bu” diyoruz. Mutlaka televizyonlarda görmüşsünüzdür, tarım alanlarının üzerine beton atılıyor. Nohut, ekilmiş nohut sökülüp beton atılıyor. Ve orada hükümetimiz bir yıl içinde 320 bin bina yapacağını söylüyor. Ben, önce söyleyeyim: Yaptıklarınız, yapacaklarınızın teminatıysa… O deprem vergilerinin yollara gittiği söylendi, doğru. Ancak Hatay Havalimanı’na da gitti. Hatay Havalimanı ne oldu? 1960’lardan itibaren Anik Gölü’nü kurutulmasıyla ilgili devletimiz bir irade ortaya koydu. Bunun için muazzam drenaj kanalları yapıldı, yatırımlar yapıldı. Gerçekten de önemli bölümü kurutuldu. Kurutulduğu ve tuzlanma oranı yüksek kaldığı için tarım arazisi olmaktan çıktı. ‘Buraya havalimanı yapalım’ denildi. Güzel, buraya kadar mantıklı. Fakat bütün o Hatay’ı çevreleyen dağlardan gelen su oraya gelmeye devam etti. Ne drenaj kanalı tanıdı, ne de yapılan kanalı. Ne yapılırsa yapılsın Anik Gölü kurutulamadı. Hatay Havalimanı da o gölün ortasında kaldı. Gidenleriniz depremde görmüştür, terminal binası 1,5 metre yukarıda, bütün ova 1,5 metre çökmüş durumda. Ancak daha vahimi havalimanı patladığı için karayolunda da gidemeyecek kadar buzlanma olduğu için acil yardım indirilemedi. Şimdi, eğer devleti yönetenler yanlış bir irade ortaya koyarlarsa onun bedelini bütün bu milletin torunu, çoluğu çocuğu öder. Biz diyoruz ki akıldan, bilimden yana çözümler bulmalıyız. Doğayla kavga ederek değil. Aklı ve bilimi bir kenara koyarak değil. Bunlarla beraber çözümler ortaya koymak zorundayız. Böyle olursa deprem dirençli kent yaratmak için hükümetin bütçesinden çok ciddi kaynak ayırmak lazım. Bu ciddiyet meselesini de şunla tamamlayayım: Ukrayna- Rusya Savaşı var, her ülkenin de savunma sanayileri var. Ciddi para basıyorlar bunun için. Kaç kişi öldü? Rakamları karşılaştırdığınızda bizim depremimizdeki can ve mal kaybı daha büyük. Hadi buyurun! Savunma sanayine yatırım yaptınız ama deprem dirençli kent için yatırım yapmadınız.”

Editör: Murat Attila