Sercan YALÇINKAYA- Önce klasikleşen  “Urlalı oldular” başlığıyla Ercan Kesal ve Nazan Kesal’ın Urla’ya yerleştiklerini duyduk. Daha sonra Malgaca Pazarı’nda, Sanat Sokağı civarında dönemin popüler dizisindeki karakterinin adıyla “İdris Babayı gördüm çarşıda” diyaloglarını duyar olduk. O dönemde kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyenlerin ricalarına karşılık “Tabi çekinelim ama ben bundan sonra hep burada olacağım, uzun uzun vaktimiz olacak” dediğini duyduk. Ercan Kesal’ın dediği gibi de oldu; hatta sadece bu kasabada yaşayan bir sanatçı değil, Urla’da sanatseverlere ev sahipliği yapan bir mekanın da kurucusu. Ercan Kesal ile sanatı, Urla’yı, Urla Dam’ı ve memleketi konuştuk.  

 

Merhaba Ercan Bey. Güncel ile başlayalım isterseniz. Bu sıralar neler yapıyorsunuz? Hangi proje ve üretimlerin içerisindesiniz?

Dizi setimiz ara verdi. Bir süre Urla’da olacağım. Urla Dam etkinlikleri başladı. Yoğun ve zevkli bir dönem. Geçen hafta  çıkan Hekimlik Sanatları kitabımın tanıtımları devam ediyor. İmza ve söyleşiler oluyor haliyle. Temmuz’da İranlı yönetmen Ali Rıza Khatami’nin Niğde ‘de çekeceği bir filmde oynayacağım.

Önceki yazı ve röportajlarınıza baktığımızda, 1977 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne kaydolmanızla İzmir maceranızın başladığını biliyoruz. O günlerden günümüze İzmir ile tanışıklığınızı mevcut. Geride kalan 46 yıla baktığınızda İzmir ve Urla ile ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?

Bitmeyen İzmir aşkına Urla sevdası da eklendi. İstanbul’dan kopamayacağımız bir işimiz var. Urla bunu sürdürmemize de olanak veriyor. Hem orada hem burada olmak iyi geliyor. Yazı ve Urla ‘yı özlemle bekliyoruz.

Urla hala mütevazi

Sizi tanıtırken hemen her seferinde “çok yönlü” ifadesi kullanılıyor. Gördüğümüz kadarıyla Urla Dam da çok yönlü bir mekan. Tek bir sıfat ile anlatmak mümkün değil? Peki Urla Dam nasıl bir merkezdir?

Urla Dam bir okul ve hafıza mekanı olmayı hedefliyor. Yaptığımız tüm etkinlik ve eğitimleri kayıt altına alıyoruz. Kalıcılaşsın istiyoruz. Her yaştan insanın gönül rahatlığıyla vakit geçireceği, kıymetli bilgilerle donanacağı bir yer olacak.

Urla Dam isminin hikayesi nedir?

Yaklaşık 2 yıl önce mimar arkadaşımın gösterdiği bir mekandı. Urlalıların bildiği haliyle Erdinç Abinin kasap damıymış. Hayal kurduk, uğraştık, varolan güzelliğine sahip çıktık. Dam ismi de sürsün istedik.

Böyle bir mekanı oluşturmak için Urla tercihinizin nedenleri nelerdir? Sizi Urla’ya çeken ne oldu?

Tıp fakültesindeki öğrencilik yıllarımdan bu yana iyi bildiğim bir yer. Hala mütevazi ve Ege kasaba ruhunu taşıyor. Gastronomi hafızası güçlü. Geniş bir vadisi var. Rüzgarı güzel esiyor. Üzümü zeytini otu lezzetli.

Çok yoğun çalıştığınızı biliyorum. Peki işten geri kalan zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?

Ben yorularak dinlenen birisiyim. Bir işten yorulmuşsam yeni bir meşguliyetle tazelenirim.


Masum ve saf bir inanç

28 Mayıs’ta iki turlu bir seçimi geride bıraktık. Ülkede büyük bir değişim beklentisi vardı ve fakat mevcudun muhafazası ile sonuçlanan bir süreç oldu. Şimdi değişim için gözler “kaybedenlere” ; muhalefet partilerine çevrildi. “Nasipse Adayız” eserinizde eleştirel yaklaştığınız koşulların halen devam ettiği yönünde görüşleri de sosyal medyada sık sık görüyoruz. Siyaseten değişim kavramı sizin için neyi ifade ediyor? Nasıl bir değişime ihtiyaç var?

Değişimi her 4-5 yılda bir sandığa giderek attığımız bir zarfla gerçekleştirebileceğimizi zannetmek fazlasıyla masum ve saf bir inanç. Çok fazla bileşen ve farklı dinamikler var. Hükümetlerin halkı değil, halkın hükümetleri yöneteceği demokratik bir sisteme inanıyorum. Bu mümkün.

Editör: Özlem Çimen Durmaz