Van’da 27 Eylül 2024'te kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolan ve cansız bedeni 15 Ekim 2024'te Mollakasım Mahallesi sahilinde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne yönelik soruşturma sürüyor. Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün aydınlatılması amacıyla bir araya gelen kadınlar, Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda oturma eylemi yaptı, Rojin için adalet çağrısında bulundu. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ayşe Serra Bucak Küçük ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisinin de destek verdiği eylemde konuşan Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları üyesi Zeliha Taşkıran, Rojin’nin ölümünün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen soruşturmada ilerlemenin kaydedilmediğini söyledi.
Otopsi raporu 28 gün bekletilerek avukatlarla ve aileyle paylaşılmadı
Rojin Kabaiş için Adalet Komisyonları olarak, Rojin’in şüpheli ölümüyle ilgili süreci adım adım takip ettiklerini söyleyen Taşkıran, “21 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Rojin, 27 Eylül 2024 günü gecesi kaldığı KYK yurdundan çıktı ve bir daha geri dönemedi. Tam 18 gün boyunca arandı, cansız bedeni en son görüldüğü yerden 20 km uzaklıkta Van Gölü kıyısında akıntının tersi yönünde bulundu. Otopsi raporu 28 gün bekletilerek ne avukatlarla ne de aileyle paylaşıldı. Otopsisinde bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA bulundu, ancak bu DNA'ların kime ait olduğu ve bedeninin neresinde bulunduğu geçtiğimiz bir yıldır açıklanmamıştı” diye konuştu.
Rojin'in katledilişi artık intihar ya da şüpheli durum diyerek geçiştirilemeyecek noktada
"Rojin intihar etti" denilerek soruşturma dosyasının kapatılmaya çalışıldığını aktaran Taşkıran, şöyle devam etti:
“Biz, geçtiğimiz bir yıl boyunca her bir karanlık noktayı aydınlatmak için sokakta, sosyal medyada ve hayatın her anında bulunduğumuz her yerde Rojin'e ne oldu sorusunu sorduk. Rojin'i unutturmadık. Bu mücadelemiz sonucunda ATK, Rojin'in otopsisinde bulunan 2 farklı erkeğe ait olan 2 DNA örneğinin bedeninin neresinde olduğu bilgisini içeren raporu dosyaya ekledi. 2 farklı erkeğe ait olan DNA'lar göğüs bölgesinde ve vajinanın iç bölgesinde tespit edildi. Bu bulgularla beraber, Rojin'in katledilişi artık intihar ya da şüpheli durum diyerek geçiştirilemeyecek noktadadır. Aksine, cinsel saldırı ihtimalinin etkin bir şekilde araştırılması gerekmektedir.
Adli Tıp Kurumu bir yıldır ellerinde bulunan bilgileri gizlemiştir
Geçtiğimiz bir yılda erkek yargı, kadınların yaşam haklarını korumak, Rojin için adaleti sağlamak ve failleri açığa çıkarmak yerine kamuoyunu susturmaya çalıştı. Adli tıp raporlarından kamera görüntülerine, telefon sinyallerinden, DNA örneklerine kadar pek çok kritik bulgu ya kamuoyundan gizlendi ya da çelişkilerle dolu bir şekilde bazı medya gruplarına aktarıldı. Mücadelemizle ortaya çıkardığımız gelişmeler ışığında şimdi Rojin’in bedeninde bulunan 2 erkek DNA’sının kimlere ait olduğu tespit edilip, şüpheliler gözaltına alınmalıdır. Adli Tıp Kurumu 2 erkek DNA'sının kimlere ait olduğu dosyaya sunmak ve kamuoyuna da açıklamak zorundadır. 'İntihar etti' diyerek Rojin’in katledilişinin üstü örtülmeye çalışıldı, hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde dosyaya kısıtlılık kararı getirildi. Dosyaya yeni atanan savcı ile bu kısıtlama kararı kısmi bir şekilde kaldırılmıştı. En baştan beri, bu somut herhangi bir gerekçesi olmayan kısıtlılık kararının, dosyanın selameti için değil, gerçeklerin aileden ve avukatlardan gizlenmesi için getirildiğini biliyoruz demiştik. Adli Tıp Kurumu'nun, Rojin'in otopsi raporunu dosyaya eklemesiyle öğrendik ki savcı ve Adli Tıp Kurumu bir yıldır ellerinde bulunan bilgileri gizlemiştir. Bu, delillerin karartılmasıdır, deliller gizlenerek suç işlenmiştir. Bu, açıkça bir kadın cinayetine ortaklıktır. Van Barosu ve Barolar ortak yaptığı açıklamada, ATK hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu aktardılar. Biz de sürecin takipçisi olacağız. Rojin’in adaletini sağlamak için bütün kentlerde sokaklara çıkmaya, adalet mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.”