İZ GAZETE-  'Zimmet ve irtikap' iddiasıyla görevinden uzaklaştırılan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, biri gazeteci kökenli olmak üzerin iki CHP'li vekilin kendisiyle rant pazarlığı yaptığını öne sürmesinin ardından CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ın, "Eğer kişi iddiasını ispatlamazsa müfteridir, alçaktır, şerefsizdir” ifadelerini kullanmasına tepki gösterdi.  

Aksoy bugün sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Maalesef kamuoyuna bir durumu açıklamak zorunda kaldım, o yüzden bu videoyu çekmek zorundayız. Birkaç gün önce CHP İzmir Milletvekillerinden Tuncay Özkan ve Atila Sertel şahsımla alakalı bir açıklama yaptılar. Önce şunu söyleyeyim ki, açıklama çok kötü bir üslupla yapıldı. Kullandıkları üslup bir milletvekiline yakışmıyor. Halkın oyuyla seçilmiş bir vekilin kullandığı üslup bu olmamalı... Gerçekten de bu iki milletvekili maalesef Karagöz Hacivat oyununda olduğu gibi birbirlerine pas atarak kötü bir üslupla bana cevap vermeye kalkıştılar. Bir defa ben isim kullanmamıştım. Hiç isim vermedim. Neden isim vermememe rağmen Kanaltürk'ü fetöcülere satan Tuncay Özkan üzerine bu kadar çok alındı? Demek ki bir yaran vardı...

Ve siz bu açıklamaları yaparken ayaküstü yalanlar söylediniz. Bu yalanlardan bir tanesi eski belediye başkanı tabiridir. Ben eski değil, mevcut belediye başkanıyım. Hukuksal olarak da bu böyledir, halen daha belediye başkanı olarak geçiyorum. Ve tabii burada bunun bu şekilde açıklanıyor olması itibarsızlaştırmanın ayrı bir üslubudur.  Yalanlarızdan biri buydu.

Bir diğeri ise şantaj yaptığım söylemiydi. Hayır, ben isim vermedim. Ve her ne hikmetse 'Ben bunu Genel Başkan'a söyleyeceğim' dedikten sonra bir panikle açıklama yapma gereği duydunuz. Alelacele. Kamuoyu da sizin bu açıklamanıza onay vermedi. Şimdi asıl mevzuya gelelim.

31 Mart seçimlerinden sonra bu Kanaltürk'ü Fetöcülere satan Tuncay Özkan Menemen Belediyesi'ne geldi. Kendisini karşıladık. Ve tek başına da gelmedi. Zaten bunun videosu ve fotoğrafları da mevcuttur.  Tek başına da gelmedi, yanında bir milletvekili daha vardı ve İstanbul'un eski il başkanı olduğunu söyleyen bir zat da vardı.

Menemen Belediyesi'nin makam katına çıkarken Tuncay Özkan bana, 'Makam katında konuşmayalım, başka bir odada konuşalım' dedi ve başka bir odaya geçtik. Ve işin daha ilginç tarafı o odaya geçerken telefonlarımızın verilmesini istedi. Ya da telefonlarımızın uçak moduna alınmasını istedi. Şimdi birincisi, bir genel başkan yardımcısı bir belediye başkanını ziyaret ettiğinde neden makam katında değil de makam odasında değil de başka bir odada görüşmek ister? İkincisi neden telefonların içeri alınmamasını veya uçak moduna alınmasını ister?

Biz bunları yaptık ve odaya girdik. Odaya girdiğimizde bana aynen şöyle söyledi: 'AND  adı bir asansör firması var, bu asansör firmasıyla sözleşme yapacaksınız. Güneş adlı bir medya şirketi var, bu medya şirketiyle sözleşme yapacaksınız. Ve bunlar Genel Başkan'ın talimatı' dedi. Zaten bunlar medyaya yansıdı, medyada da var ve belediyemizin kayıtlarında da bunlar mevcuttur. 

Ve biz içeriye girdikten sonra da bu konular açıldı. Bir düşünelim.

Bir Genel Başkan, hele Cumhuriyet Halk Partisi gibi Atatürk'ün aydınlanma devrimlerinin somutlaştığı bir partinin genel başkanı böyle bir talimat verebilir mi? Ben vereceğine ihtimal vermem. Sayın Genel Başkan'ı da tanıyorsam böyle bir talimat vermeyeceğini bilirim. Burada bize bir yalan söylendi. AND ve Güneş adlı firmayla anlaşma imzalayıp her ay ödeme yapacağız. Bunları nereden yapacağız? Ödemeyi Menemenliye ait olan gelirden yapacağız. Kamuya ait parayı biz gidecek ve iki firmaya vereceğiz. Bu konuşma sırasında da Seyrek'teki durumla alakalı, Seyrek'teki yerlerle alakalı bana sorular sordu. Ve bundan sonra da devreye bir takım adamlar sokarak, plazalara, rezidanslara davet ederek orada açık ihaleyle değil, pazarlık usulü ya da farklı usullerle altı yedi firmaya bunun dağıtılacağı şeklinde diretmelerde bulundu. Ve ben bunların hiçbirini kabul etmedim. Ve aslına bakacak olursanız hapse girmemin temel ususlarından biri tam da budur. Şunu net olarak belirtmek istiyorum. Belediyeler rant kapısı değildir. Belediyeleri rant kapısı görerek ve kamuya ait olan, belediye başkanının savunmakla yükümlü olduğu bir takım yerleri bir yerlere peşkeş çekerek paralar ödeyerek, bir sonraki belediye başkanlığını garantileyen anlayış, Türkiye siyasetinde maalesef vardır. Buradaki temel usus, 'Sen beni gör, ben seni göreyim, sen benim işi hallet ben de bir sonraki seçimlerde seni aday göstereyim'dir. Maalesef Türkiye siyasetinin düştüğü yer tam da budur. Bu bir siyaset değil, çamurdur. Ve biz bunu Menemen'de yaşadık.

Eğer mahkemeye gidilirse o görüntüleri, o kayıtları mahkemeye sunarım. Ve işin daha ilginç tarafı da şudur. Ben cezaevine girip de çıktıktan sonra ilk mahkemede çıkarken eşimle, arkadaşlarımla sarılırken bu medya patronu benim hakkımda haber yaptırdı ve kullandığı fotoğraf benim tutuklanırkenki fotoğrafım. Bunun adı haysiyet cellatlığıdır. Menemen'de haysiyet cellatlığı yapılmıştır. Tahliye edilirken bir insanın sevincini dair kursağında bırakacak kadar haysiyet cellatlığı yapılmıştır. Biz Menemen'deki seçimleri kuralla kazandık. Çok ciddi çalışmada bulunarak kazandık. Benim eşime kadar taşlı sopalı saldırılar yapıldı. Buna rağmen biz fark atarak kazandık. Peki sonra ne oldu? Serdar Aksoy belediye başkanı olarak size rant kapısı açmak zorunda mı? Bir sonraki belediye başkanlığını garantilemek için bunu yapmak zorunda mı? Bunu yapmadığım için suçluysam, evet, ben suçluyum. Ve şu anda, Menemen'deki durum nedir? Tombaladan birisi çıktı. Hiç vicdanınız sızladı mı? Devrim şehidi Kubilay'ın kentinde bunların yaşanmasıyla alakalı en ufak bir vicdan azabı yaşadığınıza inanmıyorum. Çünkü bu üslubunuza bakarak bu sonucu çok rahat bir şekilde çıkartabiliriz. Bugün darbe yapmak isteyen, 15 Temmuz'da pilot olan ve şu anda terörist olarak iki defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış bir şahsın biraderi vekil olarak orada oturuyor. Ama sizin vicdanınızın sızladığına inanmıyorum. Çünkü sizler Atatükçülüğün banknot arkasındaki Atatürk resminden ibaret sanıyorsunuz. Değil. Cumhuriyetçilik, Atatürkçülük, cemaatlere kanal satmak değildir. Ben bu açıklamayı yaptıktan sonra medyayı takip edeceğiz. Bakın, çok net bir şey görecekler. Gidecekler, Kanaltürk'ü Fetöcülere satan milletvekiliyle fotoğraf çekilecekler. 'Biz vekilimizin yanındayız' şeklinde paylaşımlar yapacaklar.

Bunu yapmalarının sebebi Türkiye'deki siyasetin  artık ne kadar kötü bir durumda olduğunun göstergesidir, biatçılıktır. Ben ömür boyunca kimseye biat etmedim. Çünkü Atatürk'ün dediği gibi, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir insanım. Kimseyi biat etmek, kimseye Menemen'in malını vermek zorunda değilim. Ve benim onur mücadelem devam ediyor. Onur mücadelem devam edecek. Bu onur ve adalet direnişidir. Menemenlinin millet iradesinin nasıl gasp edildiğini, millet iradesine nasıl tecavüz edildiğini gırtlağım yettiği kadar, ömrüm yettiği kadar anlatacağım. Ve ben bunu açıkladıktan sonra medya patronu Tuncay Özkan, haysiyet cellatlığını iyi bildiği için kendi medyasını kullanarak benim üzerime gelecek. Hodri meydan. Yapılacak her saldırıya cevabım vardır. Çünkü Menemen halkının iradesini temsil eden bir belediye başkanı olarak hakkımın gasp edildiğini, millet iradesinin ayaklar altında çiğnendiği bir noktada benim mücadelem herkese ve her şeye rağmen devam edecek. Ve eğer mahkemeye gidersek de AND asansörü de Güneş medya şirketini de mahkemeye getiririm. Değerli dostlarım böyle bir açıklama yaptığım, böyle bir cevap vermek zorunda olduğumu hissettiğim için hepinizden özür dilerim. Ama bu onur ve adalet mücadelesinde Menemen'in bu hale gelmesindeki en büyük pay sahipleri kalkıp hiçbir şey olmamış gibi belediye başkanı seçilmiş bir şahsa böyle rezil bir üslupla saldırmalarını içime sindiremedim. Hepinize çok teşekkür ederim. Atatürk'le kalın, dostça kalın.

NE OLMUŞTU?

 'Zimmet ve irtikap' iddiasıyla görevinden uzaklaştırılan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, katıldığı bir canlı yayında gazeteci kökenli iki CHP'li vekilin gelip Seyrek'teki bir araziyle ilgili kendisine rant pazarlığı yaptığını iddia etmesi üzerine CHP'li Özkan'ın, "Eğer kişi iddiasını ispatlamazsa müfteridir, alçaktır, şerefsizdir” ifadelerini kullanmasına tepki göstermiş,  "Kanaltürk'ü Fetöcülere satan Tuncay Özkan adlı zat şahsım hakkında bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya karşı cevabımı yarın saat 15:00'da kendi sosyal medya hesabımdan açıklayacağım" mesajını vermişti.

HABERİN AYRINTILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Editör: Haber Merkezi