SERDAR SANDAL* - Cumhuriyet Halk Partisi’nin güncel görevi; tahrip edilen birlik ve beraberlik ruhunu tekrar canlandırarak iktidar olabilmenin yollarını bulmaktır. Fakat bugün CHP iktidarı için değişimin gerekliliğini savunanların değişimden anladıkları sadece genel başkan ve parti meclisinin değişimi ile sınırlıdır.

Hatta talep edilen kurultay aday adayı olup da aday olamayanların sadece koltuk kapma arzularıyla sınırlıdır. Böylesi bir süreçte genel başkan ve parti meclisi seçimleri gündemiyle kurultayı toplamaya kalkışmanın farklı bir izahı yoktur. Koltuk uğruna partinin ve partili olmanın tüm teamülleri bir tarafa bırakılmıştır. Parti seçmen nezdinde tartışmaya açılmış, genel başkan seviyesizce eleştirilere maruz bırakılmıştır.

“BEN VARSAM PARTİ VAR, BEN YOKSAM PARTİ YOK”

Kurultayın toplanmasını isteyenlerin tek ortak noktası  “Ben varsam parti var; ben yoksam parti yok” anlayışıdır. Fakat bu durum partililerin dikkatinden kaçmamıştır. Çünkü CHP tabanı; AKP kurmayları ile havuz medyasının, CHP’deki değişim talebi ile mevcut kurultay talebinde bulunan ekibin beklentilerinin örtüştüğünün farkındadır. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partililer kurultay talebinin dışarıdan teslim alınamayan Kemal Kılıçdaroğlu’nu içeriden bir operasyon ile etkisiz hale getirilerek CHP’yi etkisiz kılma gayreti olduğunun da farkındadırlar. Politikayı yakından takip eden herkes görüyor ki, AKP’nin hedefinde, Adalet Yürüyüşü ile başlayan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nda sembolleşen politika yapma tarzı var. Kendileri için engel olan bu politika tarzından kurtulmak için CHP’yi içeriden karıştırmaya yönelik var güçleriyle saldırıyorlar.

PARTİLİLERİN DEĞİŞİM TALEBİ VAR AMA…

Partide samimi bir değişim talep ediliyor ise; bu değişim koltuk sevdası dışında mevcut durumun tarihsel ve güncel tespiti ile olmalıdır. Değişim özgürlük, eşitlik, adalet ve sosyal dayanışma ekseninde iç ve dış dinamikleri doğru analiz ederek oluşturulacak yol haritalarının partililere sunulması ile gerçekleşmelidir. Aksi takdirde bu kurultay talebi yapay ve gereksiz olur. Partinin yıpranması dışında hiç bir işe yaramaz. Partilerin değişim talebi var mı, var ama bu talep kurultay talebinin çok ilerisindedir. İmzacılardan farklı daha kapsayıcı ve mevcut eksikliklerin giderilmesini hedefleyen iktidar hedefli bir program ve tüzük kurultayıdır arzulanan.

Partililer, imzacıların ötesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin örgüt meselesini daha ciddiye almasını istiyorlar.  Bu kapsamda parti stratejisini ve taktiklerini günümüz koşullarına uyarlayarak belirlemesi gerektiğini söylüyorlar. Siyasal muhasebesini doğru yapmalıdır diyorlar. Bunun için parti muhasebesi hazırlık aşamasında nicel, nitel ve örgütsel birikimleri ile toplumsal karşılıklarını objektif olarak bilimsel namusluluğu olmazsa olmaz kabul ederek belirlemelidir diyorlar.

Bu kısmı kısaca sıralamak gerekirse;

1.NİCEL BİRİKİM: Partililik bilince sahip üyelerin tespiti ve bu tespit neticesinde üye listeleri güncellenmelidir.

2.NİTEL BİRİKİM: Partinin farklı alanlarda yetişmiş üyelerinin tespiti ve bu üyelerin siyasal mücadelede aktifleştirilmeleri sağlanmalıdır. Genel merkez, örgütleri kendi bölgelerindeki oligarşik yapılardan kurtarmalıdır ve doksan yıllık çınarın yeni filizleri oluşturulmalıdır.

3. ÖRGÜTSEL BİRİKİM: Örgütsel olarak parti yönetimlerinin birikimleri, tutarlığı, parti eğitimleri, moralleri ve disiplinleri belirlenmelidir. Zafiyetleri tespit edilen ve bağımsız politik tavır üretemeyen örgütler görevden alınmalıdır.

4.TOPLUMSAL KARŞILIK: Halkta partiye karşı oluşan sempati, güven ve destek aşamaları belirlenmelidir. Örgütler sempati, güven ve destek aşamalarını temel alarak politik tavırlarını belirlemelidir.

Ayrıca partililer CHP’nin bu siyasal muhasebeden sonra evrensel normları temel alarak öncelikle oluşacak mevcut eksiklikleri tamamlayarak ekonomik, ideolojik ve politik mücadelesinin ilkelerini net olarak tespit edip iktidara odaklanmalıdır diyorlar.

1.EKONOMİK-DEMOKRATİK MÜCADELE: Toplumun tamamını içine alan ekonomi politikaları neticesinde emek ve milli cephenin etkilenme biçimi ve çözüm önerilerini saptayarak ideolojik mücadeleye temel oluşturulmalıdır.

2. İDEOLOJİK MÜCADELE: Ulusal bütünlüğü esas alarak niteliği demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti olan Cumhuriyeti inşa etmek ve küresel sermayenin yeşil kuşak projesi kapsamında ulus devleti hedef alan ılımlı İslam devletini amaçlayan neo-Osmanlı projesi ile işbirlikçilerine karşı politik tavrın temeli oluşturulmalıdır.

3.POLİTİK MÜCADELE: Ekonomik-Demokratik mücadeleyi temel alarak ideolojik temel üzerinden toplumu politize ederek, halkın sempatisini kazanıp pratik içerisinde teorik birikimini güncellemeli. İdeolojik meselede bilimsel namusluluk çerçevesinde küresel sermayenin varlığını ve neo-Osmanlı hayallerini hedef alan bir eksen oluşturacak şekilde bir politik mücadele yürütülmelidir.

Partililer bu temel saptamalardan sonra gerekli olan parti programı ve tüzüğün güncellenmesini istiyor. Üstüne üstlük diyorlarki; güncellenen İdeolojik eksenden sapılmamalı, teorik birikimlerin tamamı eyleme geçmeli, parti iktidara gelmek için stratejisini ve taktiklerini güncellemeli, CHP kendine bir parti değil, kendisi için bir parti olmalı, parti politikaları toplumun en ücra noktasına ulaştırılıp idolojik eksende anlaşılır bir dille anlatılmalı, sandık çevresi sorumluları tamamlanması partinin o bölgedeki politik mücadelesi için önemsenmeli... Parti adına kamu görevi yürütenler ile örgütlerin temsilcileri, partililer ile birlikte çalışmalı.

“HAYIR BLOĞU VE MİLLET İTTİFAKINI SEKTEYE UĞRATIYORLAR”

Sonuç olarak kurultay için imza isteyenler ile partililerin talepleri arasında uçurumlar var. Yukarıda bir kısmını yazmaya çalıştığım taleplerin hiçbiri kurultay isteyenlerin talepleri arasında yer almıyor. Kurultay talep edenler sadece parti organlarında söz sahibi olup yerel seçimlerde belirleyici olmak istiyorlar. Bilmiyorlar ki temel mesellerin çözümü için yol haritası hazırlamadan sadece seçimli kurultay ile başarıya ulaşmak bir hayaldir. Bilmiyorlar ki zamansız bir kurultay talebi ile partiyi seçmen nezdinde zayıflatarak uzunca bir mücadele sürecinden sonra oluşan hayır bloğu ile millet ittifakını sekteye uğratıyorlar. Böylelikle yerel seçimlerde Ankara, İstanbul, Bursa, Adana gibi birçok metropolün kazanılması umudunu öldürüyorlar.

İmzacılar sayesinde CHP yandaş medyanın manşetlerinden ve prime-time programlarından düşmüyor. AKP sözcüleri ile havuz medyasının yerel seçim öncesi imzacılara desteğinin temelinde olan tam da budur. Çünkü genel iktidara giden yolun yerel hedeflerin gerçekleşmesi ile mümkün olacağını herkes biliyor.

“DELEGELER İZİN VERMEYECEKTİR”

Bu süreçte kurultay delegelerinin tavrı partinin kaderi olacaktır. Delegeler, partinin havuz medyası ve AKP sözcülerinin telkinlerine göre şekillenmesine izin vermeyecektir. Zaman vicdanının sesine kulak verme zamanı, zaman değişimin koltukla olmadığını bilme zamanı, zaman CHP’ye sahip çıkma zamanı.

* Önceki dönem CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı

Editör: Haber Merkezi