CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Çorlu'da düzenlediği basın toplantısında konuştu. “Seçimin ikinci turuna hormonlu büyüme politikası nedeniyle, hız limitini aşmış ve aşırı ısınmış bir ekonomiyle giriyoruz” diyen Öztrak, şunları söyledi:

– Döviz kuru, Merkez Bankası'nın arka kapısından yapılan satışlarla sürekli baskılanıyor. Döviz piyasasında ısınan düdüklü tencerenin basıncı her geçen gün artıyor. Bu gidişin sonunda ekonominin duvara toslamasının kaçınılmaz olduğunu artık herkes görüyor. O nedenle de ülkenin risk primi rekor üstüne rekor kırıyor.

Hitler’in yalan taktikleri

– Tüm bu tablonun müsebbibi olan, koltuğunu kaybetme korkusuyla gözü dönen, saray hükümetinin mecalsiz, kifayetsiz, yönetme kabiliyetini yitirmiş başı, ekonomi konuşulmasın, yaklaşan felaket fark edilmesin diye, ‘Kitleler, küçük yalanlardan çok büyük yalanların kurbanı olurlar. Çarpıcı ölçüde arsız olan yalan, ardında her zaman izler bırakır. Dünyanın tüm uzman yalancıları bunu bilir' diyen Hitler'in kitabında yazdığı yalan taktiklerini uygulamaya çalışıyor.

Apaçık sahtekarlık

– On parmağında on kara, rakibi Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'na sürmeye kalkıyor. Sahte afişlerle, sahte videolarla milleti kandırmaya çalışıyor. Bunların siyaseten, ellerinde kalan tek sermaye arsızlıkları… Erdoğan ekranlara çıkıp, millete izlettikleri videoların montaj olduğunu, muhalefeti karalamak için millete yalan söylediklerini, açık açık itiraf ediyor. Aslında bu apaçık sahtekarlıktır. Buna tevessül eden biri, artık bu ülkenin Cumhurbaşkanı olma kabiliyetini yitirmiştir. Ve milletimiz şunu bilir: ‘Yalan ile yol alınmaz, yalan söyleyenle yola çıkılmaz.

Bir avuç yanaşma, dolar baronu

– İkinci turda artık herkesin maskesi düştü. Yalancıların yalanları ortaya döküldüğüne, sahte muhalifler de sahneden çekildiğine göre, 28 Mayıs'ta artık çok net bir seçim yapacağız. Bu seçim, hakikat ile derin kurgu arasında, aydınlık ile karanlık arasında, millet için çalışanla bir avuç yanaşma, faiz lobisi, dolar baronu için çalışan arasında olacak.

“Sığınmacıları göndermeyeceğim” diye bas bas bağırıyor

– Bu seçimde, milletimiz ülkeyi kimin nasıl yöneteceğine karar verecek. Ülkeyi, milyonlarca sığınmacıyı, kaçağı ülkeye dolduran, bu ülkenin gençlerinin işlerini onlara veren, “Sığınmacıları göndermeyeceğim” diye bas bas bağıran, bu güzelim ülkeyi yönetemeyerek, gençlerin, bırakın bir ev, bir arabayı, bir akıllı telefon sahibi olma umudunu bile bitiren, vatanını çok sevmesine rağmen umudunu yitirdiği için başka ülkelerde gelecek kurmayı seçen ve yetişmiş evlatlarımızın arkasından “Giderlerse gitsinler” diyen, bu ülkenin gençlerini, evlatlarımızı umursamayan Erdoğan mı? Yoksa, sığınmacıları iki yıl içinde ülkelerine geri göndermeye, onların ellerinden aldığı işleri gençlerimize iade etmeye kararlı, ‘Gençlerimiz ülkelerine dönsün, hiçbir çocuk yatağa aç girmesin' diyen Kemal Kılıçdaroğlu mu ülkeyi yönetecek? Karar ver.

Rakibinin karşısına çıkmaktan korkuyor

– Yorgun yüzünü kat kat makyajla gizlemeye çalışan, elini kaldıracak mecali bile olmayan, uzatılan bir bardak suya korkuyla bakan, tüm dünyada, seçim öncesi rakipler televizyonlarda karşı karşıya gelirken bizde, rakibinin karşısına çıkmaktan korkan Erdoğan mı? Bu ülkenin gençleriyle el ele Hak-hukuk-adalet için Ankara'dan İstanbul'a yürüyen, ‘Yiğitsen er meydanına gel, televizyonda karşıma çık, milletin terazisinde tartılalım' diyen Kemal Kılıçdaroğlu mu?

Kızıl-karanlık pazartesiye uyanırız

– Milletimiz çok büyük bir millettir. Devletimiz çok büyük bir devlettir. Ekonomimizin potansiyeli çok yüksektir. Alınan her tedbire büyük bir hızla cevap verir. Coğrafi konumumuz eşsizdir. Dünyanın kalbindeki Türkiye'den 4,5 saatlik uçuş mesafesinde 1,5 milyarlık nüfusa, 58 ülkeye ve 21,5 trilyon dolarlık pazara erişmek mümkündür. İş insanlarımız her türlü zorluğu aşabilir. Gerekirse dünyanın öbür ucuna ulaşır. Üretir, geliştirir, ticaretini ahlakıyla yapar.

– Topraklarımız bereketlidir. Bu ülke tarımın başladığı bastonu saplasan yeşertecek mümbit topraklar üzerine kurulmuştur. Çiftçimiz, emekçimiz yoku var eder. Çiftçimiz alın teriyle, gerekirse bozkırdan bir vaha yaratır. Ve en önemlisi nüfusumuz hala gençtir. Gençlerimiz de taşı sıksa suyunu çıkartır. Türkiye'nin imkanları da, potansiyeli de çok büyüktür. Bugün içinde olduğumuz kötü durumun, bir tek sebebi vardır o da kötü yöneticilerdir. Ve korkarım Türkiye, bu politikaların devamı halinde, kızıl-karanlık bir pazartesiye uyanır, halimiz Arjantin'den beter olur.

Oyunu kullan, baharlar gelsin

– Aziz milletimiz, mühür senin elinde. Karar senin. Kararını ver! Körfezden gelen depo paralar sisteme sokuluyor, Ruslar doğalgaz alacaklarını erteliyor. Havalimanlarına kurulan sandıklarda Türkçe bile bilmeyen yabancılar Türkiye'nin geleceğine karar veriyor. Kuveyt'te hiç bilmediğimiz, bu ülkede hiç yaşamamış insanlar Tayyip Erdoğan'a oy vermek için sıraya giriyor. Bu en önemli seçimde oy kullanıyor. Bu Şahsım Hükümeti, ülkenin geleceğini yabancıların eline bırakıyor. Senin iradene yabancıları musallat ediyor. Buna izin verme. Dikkatli ol. Sandığa git. Oyunu bu ülkenin aydınlık geleceği için kullan.

– Sen oyunu kullan, haksız, hukuksuz, kuralsız yönetim anlayışı son bulsun. Sen kararını ver, milleti görmeyen, sesini duymayan, vatandaşını unutan bu hükümet değişsin, sorunları çözecek kadrolar iş başına gelsin. Bu topraklara yine baharlar gelsin. Umutlar yeşersin.