Cumhuriyet Halk Partisi’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin son durağı İstanbul Sultangazi oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingde yaptığı konuşmada hükümetin terör, demokrasi, kayyım uygulamaları ve siyasi tutuklulara yönelik politikalarını sert sözlerle eleştirirken, Selahattin Demirtaş, Selçuk Mızraklı, Osman Kavala ve Tayfun Kahraman’ın hâlâ cezaevinde tutulmasına tepki gösterdi.
Özgür Özel şunları söyledi:
"Elbette biz terörsüz bir Türkiye istiyoruz ama terörsüz ve demokratik bir Türkiye istiyoruz. Bunun sorumluluğunu samimiyetle üstlendik, üstlenmeye devam ediyoruz. Ama bir yandan birileri 'barış' diyecek, bir yandan bizim üç belediyemiz, DEM'in 10 belediyesi toplam 13 belediye kayyımla yönetilecek. Kürtlerin belediye meclislerine girmesi suç sayılacak. Kent uzlaşısından tutuklular hala içeride olacak. AYM kararına göre Tayfun Kahraman hapiste duracak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre Selahattin Demirtaş, Osman Kavala içeride olacak; siyasi tutsaklar içeride olacak.
"BU SİYASET ÇOK GERİLERDE KALDI"
Siz bir yandan 'Barış' diyeceksiniz, bir yandan başka bir süreç yürüteceksiniz. Kimse bizden şunu beklemesin: Biz bugün orada burada bir partinin içine nifak sokacak, o siyasi hareketin aktörlerinin arasına girecek bir parti değiliz; olmadık, olmayız. Meşru siyaseti takip ederiz, meşru muhataplara sonuna kadar saygı duyarız. Ama diğer yandan barış isterken bunu getirmeyen, 'Derenin boyunu görmek için bile ben girmeyeyim, MHP önden girsin; boğulursa o boğulsun, derenin içine o girsin' diyen Erdoğan’a söylüyorum. Böyle mecliste yürürken bir karış mesafeden sorulan soruyu duymayan Erdoğan’a söylüyorum: Ülkeyi sen yöneteceksin; rektörü sen atacaksın, valiyi sen atacaksın, emniyet müdürünü sen atacaksın; yolu sen yapıp sen açacaksın; her şeyiyle sen övüneceksin; sıkışınca MHP’yi öne süreceksin; sıkışınca soruyu duymazdan geleceksin; iyi olursa kendine yazacaksın, kötü olursa sen sıyıracaksın, başkalarından hesap soracaksın. Bu siyaset çok gerilerde kaldı.
"SIRITTI, BASTI 3,5 YIL CEZAYI, HİÇ ACIMADI”
Buradan, ilk kez Sultangazi’de, rahmetli Sırrı Süreyya Önder’in bana da pek çok arkadaşına da anlattığı bir hikâyeyi milletimizle paylaşayım. Sırrı Süreyya Önder dedi ki: 'Bu Akın Gürlek’i sen bilmezsin, ben bilirim. Biz 2015'te Dolmabahçe sürecine girdik; 'Git' dediler, gittik; 'Gel' dediler, geldik. Nevruz’da mektubu sen okuyacaksın dediler; barış olsun diye çıktım okudum. Sonra Erdoğan zoru görünce 'Dolmabahçe'den haberim yoktu' dedi. Duracak bayrağın yerine kadar telefonda konuşuyordu; ‘Haberim yoktu’ dedi. Beşir Atalay’ı, kendi heyetini siyaset dışına attı; bizim tarafı da mahkemelerin önüne attı. Ve ben 2015’te okuduğum mektuptan 3,5 yıl hapis cezası aldım' dedi. Hakim kim? Akın Gürlek. Allah gani gani rahmet eylesin. Bakın, rahmetli dedi ki: 'Kürsüye yürüdüm, Akın Gürlek’e işaret ettim. Uzattı başını, ‘Ne diyorsun?’ dedi. Dedim ki: ‘Bana buradan ceza verme; başka bir maddeden iki katını ver. Buradan verme.’ ‘Niye?’ demiş. ‘Bir daha barış için inisiyatif alacak kimseyi bulamaz bu devlet’ dedim' diyor. 'Sırıttı, bastı 3,5 yıl cezayı, hiç acımadı' diyor.
"BURADA KAÇAK DÖVÜŞEREK, MİLLETİ ÖNE ATARAK SAÇMA SAPAN BİR SİYASET OLMAZ"
Şimdi bugün, bir yandan bir tarafta komisyon, barış; öbür tarafta Sırrı Süreyya’yı bir önceki dönem üstlendiği şeyden, işler değişince hapse atan Akın Gürlek’in bizimle uğraşısı. Bu çelişki burada durdukça, bu adam burada durdukça nasıl ilerleyecek bu süreç dediğiniz şey? Açıkça söylüyorum: Bir tarafta zulüm, bir tarafta barış olmaz. Bir tarafta haksızlık, bir tarafta hakkaniyetli bir iş olmaz. Kendi cesaret edemediği işi başkasına yaptıran Erdoğan denen kişi; ya hükümet gibi hükümet ol, ya da yapamıyorsan getir sandığı, yapacaklar göreve hazır diyorum. Açıkça söylüyorum: Yönetemeyenden cumhurbaşkanı olmaz; paçayı sıvamadan başkasının boyuyla derenin boyu ölçülmez. Burada kaçak dövüşerek, milleti öne atarak saçma sapan bir siyaset olmaz.
"SORUMLULUK ALDIK"
Ben bir kez daha Cumhuriyet Halk Partisi’nin kardeşliğe, barışa olan inancının altını çiziyorum; aldığımız sorumluluğun altını çiziyorum. Ancak ilk gün dedim, 'fikrimizdir gireriz, CHP’nin olduğu değil, olmadığı komisyondan korkun' dedim. Bundan sonra da Cumhuriyet Halk Partisi doğru bildiği yerde doğru bildiğini söyleyecek, doğru bildiğini yapacak. Bu milleti hiç kandırmadı, hiç kandırmayacak; hiç aldanmadı, hiç aldanmayacak; hiç aldatılamadı, hiç aldatamayacak. Neredeysek orada duruyoruz. Erdoğan’ın tiyatrosunu da görüyoruz, samimi olanları da görüyoruz. Bütün samimiyetimizle de diyoruz ki: Hiç korkmasın. Her şeyin bir çaresi var; onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi."




