Türkiye’de toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 çocukken, 2014’ten itibaren aralıksız düşüş eğilimine girdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkan Yardımcısı Furkan Metin nüfus artış hızının azalmasına ilişkin, “Türkiye, 1990’lı yıllarda 20 yaşındaki genç gibiydi. Doğurganlıktaki düşüş, bu şekilde devam ederse yaklaşık 40 yıl içerisinde ortanca yaşımız 45’in üzerine çıkabilir. 45 yaşındaki Türkiye’nin enerjisiyle, 1990’lı yıllarda 20-25’li yaşlarda olan Türkiye’nin enerjisi bir olmayacak” ifadelerini kullandı.
PEK ÇOK SORUN YARATABİLİR!
Türkiye’nin nüfus artış hızının son yıllarda belirgin biçimde yavaşlaması, ülkenin demografik yapısında köklü ve kalıcı değişimlere yol açabileceği endişesini beraberinde getiriyor. Doğurganlık hızındaki gerilemenin uzun vadede sadece nüfus artışını yavaşlatmakla kalmayacağını savunan uzmanlar, iş gücünün azalması, sosyal güvenlik sistemine yük binmesi, sağlık ve bakım harcamalarının artması gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalınabileceğine dikkati çekiyor.
2014’TEN İTİBAREN ARALIKSIZ DÜŞTÜ
TÜİK’in yaptığı araştırmaya göre, “toplam doğurganlık hızı”, 2001’de 2,38 çocukken 2014’ten itibaren aralıksız düşüş eğilimine girdi. Bu doğrultuda, 2014’te 2,19 olan sayı, 2015’te 2,16’ya, 2016’da 2,11’e, 2017’de 2,8’e ve 2018’de 2’ye kadar geriledi. 2018’den itibaren ise toplam doğurganlık hızı 2’li rakamların altında kaldı. Doğurganlık hızı, 2019’da 1,89’a, sonra sırasıyla 2020’de 1,77’ye, 2021’de 1,71’e, 2022’de 1,63’e, 2023’te 1,51’e ve son olarak 2024’te 1,48’e düştü. Bu durum, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,1’in altında kaldığını gösterdi. Bu eğilimin devam etmesi halinde Türkiye, AB ortalamasının da altına düşecek.
“SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ SÜRDÜRÜLEMEZ!”
Doğurganlık hızı oranının 1,4’e düşmesiyle “yüksek alarm” seviyesine gelindiğini söyleyen TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, Türkiye’nin geçen yıl itibarıyla “çok yaşlı ülkeler” sınıfına dahil olduğunun altını çizerek, gelecek 25 yılda yaşlı nüfus oranının yüzde 25’in üzerine çıkabileceğini kaydetti. Ortalama yaşın da hızla arttığına dikkati çeken Metin, “Mevcut durumda çok ciddi nüfus krizinin yaşanıyor. Doğurganlık hızındaki düşüşün 10 yıl daha devam etmesi durumunda, geri dönüşü olmayan bir yola girilecek. Yaşlı nüfus oranının artması sosyo ekonomik sorunları da beraberinde getirebilir. Sosyal güvenlik sisteminin mevcut haliyle devam edemez” şeklinde konuştu.




