YAĞIZ BARUT/ İZ GAZETE- İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkan Vekili Av. Murat Aydın, İz Gazete Yazı İşleri Müdürü Yağız Barut’un sorularını yanıtladı. CHP İzmir’de geçtiğimiz haftalarda yaşanan yeni il başkanını atama sürecine dair önemli açıklamalar yapan Murat Aydın, içine çekilmeye çalışıldığı tartışmalara ve hakkında yürütülen karalama kampanyalarına yönelik de çarpıcı mesajlar verdi.

İl başkanlığına yeni atanan Şenol Aslanoğlu ile birlikte süreç içerisinde ismi en çok konuşulan isim olan Av. Murat Aydın, o sürecin kapandığını tüm CHP’lileri sahaya davet ettiğini açıkladı.

Aydın, “CHP’liyim diyen hiç kimse, süreç içinde yaşananlardan dolayı, bu iktidarın gitmesi için ortaya koyacağı emeği eksiltemez. Buna kimsenin hakkı yok. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını demokratik hale getirmek için canla başla çalışmak zorundayız. Bu işi yapmak için kimseden görev almaya da ihtiyacımız yok. Kuvayı Milliye’den çıkan bir partiyiz biz. Herkes şunu bilmeli ki; ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır’. Parti içi tartışmalarımız nedeniyle bir oy eksik alırsak vebali hepimizin boynunadır. Bütün CHP’lileri ön saflarda mücadeleye çağırıyorum. Bu mücadeleyi kazanacağız. Evet kolay olmayacak ama kolay olsaydı zaten iş bize düşmezdi.” diye konuştu.

ÖNEMLİ OLAN SEÇİM

CHP İzmir İl Başkanlığı için en güçlü isimlerden biri sizdiniz. Ancak CHP Genel Merkezi, Şenol Aslanoğlu’nu atadı. Neler söylersiniz?

Yeni il başkanımız Şenol Aslanoğlu, çok uzun zamandır partide çeşitli görevler almış, kendi iş alanıyla ilgili de önemli çalışmalar yapmış bir isim. Sonuçta bu Genel Başkan ve MYK’nın takdiriyle yapılmış bir atamadır. Bizim için önemli olan önümüzdeki seçim sürecinin nasıl yönetileceğidir. Şenol Bey ve yönetimi de bu süreci en iyi şekilde yürütecektir. CHP içinde il başkanlığı ya da il yöneticiliği yapacak pek çok isim var; zaten bu kadar çok ismin ortaya çıkmasının sebebi de bizim insan kaynağı zenginliğimizin göstergesidir. Daha önce çok kez söyledim; kamuoyu için önemli olan seçim sürecinin nasıl yönetileceğidir. İster istemez parti içindeki böylesi süreçler biraz zaman alır ama bunlar da tamamlandıktan sonra tüm enerjimizi seçime harcayacağız.

HEP İYİNİN İYİSİ ARANIR

Sizin isminiz nasıl öne çıktı bu süreçte?

Partideki herkes doğal olarak iyinin de iyisini bulmak istiyor ve bu yüzden pek çok isim ortaya çıkıyor. Bu süreç benimle ilgili de oldu. Benim bu görevi yapıp yapamayacağımla ilgili konuşmalar olduğunda; “Ben konumumu değil, o konuma geldiğimde yapabileceklerimi önemserim. Eğer böyle bir görev verilir ve bu görevi birlikte yapabileceğim insanlar olursa, örgüt ve genel merkez de güven duyarsa elimden geleni yaparım” diye söyledim. Büyükşehir Meclisi CHP Grup Başkan Vekilliği görevimle ilgili süreçte de aynı şeyi söyledim. Atamayla gelinen bir görevde, sadece sizin kendi değerlendirmenizin bir anlamı yoktur. Çünkü bir seçim olsa, ortaya bir iddia koyup sizi seçecek insanların karşısına çıkabilirsiniz. Ama atamalarda görev verilir. O yüzden görevi vereceklerin değerlendirmesi çok önemlidir. Tabi burada yerel aktörlerin hepsi de bir değerlendirmede bulunabilir, ortaya isimler atılabilir. Benimle ilgili de böyle oldu.

ONLARDAN CESURUM

Bu noktada, hakkınızda yürütülen karalama kampanyalarına ne dersiniz? Kim ne yapmaya çalıştı?

Siyaset maalesef bazen böyle bir zeminde yapılıyor. Bu alışık olduğumuz bir şey ama asla kabullendiğimiz bir şey değil. Ben 26 yıl boyunca hakimlik yaptığım dönemde de bütün eylemi ve söylemi ortada olan birisiydim. Hep açıklıkla mücadele ettim, arka odalarda hiçbir şey yapmadım. Bunun faydasını da gördüm çünkü böyle iddialar ortaya atıldığında benim yerime pek çok insan o iddianın doğru olmadığını söyleyebiliyor. İnsanın üzüldüğü şey şu; parti içinde az da olsa bazıları, bu tür bir kötülüğü benimseyebiliyor. O kadar komik ki; 2018 tarihli bir haberde ismi geçen ve ceza aldığı belirtilen bir hakimin ben olduğumu söylediler. Bir isim benzerliğinden bile medet umanlar oldu. Buna da söyleyecek bir şey yok. Buna o dönemde neden cevap vermediğimi de soranlar oldu. CHP İzmir İl Başkanlığı gibi önemli bir görevin bu zeminde tartışılması bu partiye zarar verirdi. Kamuoyunda bu sürecin seviyesini düşük gösterirdi. Dolayısıyla bu tartışmanın içinde olmadım. Bu süreç beni hiç etkilemedi. Çünkü İsmet İnönü’nün çok değerli bir sözü vardır; “Namuslulular da namussuzlar kadar cesur olmalıdır” diye. Ben bu tür şeylerden medet umanlardan, arka odalarda iş çevirenlerden daha cesurum, daha dirençliyim. 

GENEL BAŞKANLA KONUŞTUM

İsim var mı sizde? Kimler yönetti bu süreci?

Elbette var ama bunları hiç önemsemiyorum. Birincisi; bu isimlerin doğruluğunu yanlışlığını araştıracak değilim, bu boşa zaman kaybı olur. İkincisi; tartışmanın bu zeminde yürümesinin bana hiçbir zararı olmadı. Genel Merkez’in verdiği atama kararında bu konunun hiçbir etkisi olmadı. Doğrudan Genel Başkanımız tarafından bu bana ifade edildi. Sayın Genel Başkan, beni hakimlik dönemimden beri tanır ve kime karşı nasıl bir mücadele içinde olduğumu bilir. Ama dediğim gibi bizim, namussuzlar kadar cesur olmamız lazım. Siyasette bu tür şeylerin olmamasını savunuyorsanız o zaman siz de sahada olacaksınız. Bu düzeni değiştirmek için sahada olacaksınız. ‘Vardığın menzil değil, yürüdüğün yol değerlidir’ diye bir söz vardır, ben bildiğim yolda yürümeye devam edeceğim. Yollarımızın kesiştiği insanlarla omuz omuza yürümeye devam edeceğim. Nazım’ın sözüyle bu soruya nokta koyayım; ‘Diyecek söyleyecek çok şey var. Uzun lafa gerek yok; yürüyelim’.

ZERRE DEĞERLERİ YOK!

Bu konu şu yüzden çok önemli; tarihi bir seçime gidiyoruz ve parti içinde bazı insanların medet umduğu şeylere bakın! 

Bu konu gerçekten 10-15 kişinin hikayesi. Bu hikaye içindeki aktörlerin, siyaseti böyle yapmaya çalışanların toplum nezdinde bir karşılıkları yok. Belli bir noktada önemliymiş gibi görünebilirler ama böyle davrananların hayat gerçekliği karşısında zerre değerleri yok. Aslında bu konuyu konuşarak değersizliğe değer katmış oluyoruz.

DAR ZİHNİYETLİLER!

Ben doğrudan bu tür isimlerin teşhir edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü il başkanlığına bir atamanız olsaydı bu konu ‘çamur at izi kalsın’ siyaseti üreten iktidar partisi tarafından daha çok köpürtülecekti. Bu da tabii kitleler üzerindeki algılar bakımından çok kritik bir sorun.

Kötülük böyle bir şey zaten. Ama mesele bu kötüler değil. Asıl mesele gerçekten biziz; bizim ne yaptığımız. Hayatı kötülük üzerinden kurgulamış insanlara kötülüğü bırak demenin bir anlamı yok. Çünkü o hayatı öyle kurguluyor. Aslında 3 hafta sonra hatırlamayacağımız şeyleri konuşuyoruz. O yüzden siyasi tartışmaları derinleştirmeyen hiçbir tartışmanın içinde olmamak gerekir. Ben hayata bakışımı, birilerinin yaptığı kötülüklere karşı durmak üzerinden bile kurmam. Kendim ortaya bir söylem koyarım ve bunun hayatta iyi şeyler yaratmasını dilerim. En önemlisi ben kendi üretimimi ortaya koyarım. İş üretmeyen laf üretir. Laf üretenlere de söyleyecek söz yoktur. 

Tartışılan şeylerin gerçekten hiçbir değeri yok. Günümüz, yüce Google’ın hakimiyetinde geçiyor! Google’a yazın ismimi, lehime aleyhime söylenmiş onlarca şeyi bulun. Yani hakkımda söylenenler özel bir gayretle devletin arşivlerinden çıkmış şeyler değil. Ben YARSAV Başkan Yardımcısıydım, pek çok hukuki mücadelede ön sırada yer aldım. Tüm söylemlerim, mücadelem ortadadır. O koşullar içinde siyasi iktidarın açık baskıları ve sürgünleri ile mücadele ettim. O mücadelede benim ve arkadaşlarımın zerre bir yanlış iltisakı görülseydi bizi un ufak ederlerdi. Benim referansım o yüzden devlettir. Kimi arkadaşların hayal bile edemeyeceği şeyler yaşadık, o yüzden bu dar zihniyetleriyle tartışamayacakları kadar ciddi şeyler yaşadık. Ama dediğim gibi bu tür insanlara karşı kendimi savunmak, bana ve mücadeleme yazık olurdu. 

Bu tartışmaların içine çekilmeye çalışan isimlerin bu süreçte zarara uğradığını düşünüyor musunuz? Örneğin Tunç Soyer zarara uğradı mı?

Hayır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ve diğer tüm yerel aktörler kendi düşüncelerini doğrudan genel başkanımıza iletti. Kararı da genel merkez verdi… ‘Bu karar, Tunç Soyer’e rağmen verildi ya da Tunç Soyer’in isteği üzerine verildi’ gibi şeyleri duyuyorum ama ikisi de değil. Tunç Soyer ya da diğer tüm yerel aktörler görüşlerini iletti, kararı genel başkanımız verdi.

GÖREVE İHTİYAÇ YOK!

Son olarak; seçimlere giderken yaşanan bu tartışmalara yönelik söylemek istediğiniz bir şey var mı?

CHP’liyim diyen hiç kimse, il başkanının ya da il yöneticilerinin ismi ve kimliği üzerinden, bu iktidarın gitmesi için ortaya koyacağı emeği eksiltemez. Buna kimsenin hakkı yok. Yani hiçbir CHP’li, parti içindeki farklı değerlendirmelerden ötürü kendini geriye de çekemez, kenarda da tutamaz. 100 yıllık bu partinin mensupları olarak Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını demokratik hale getirmek için canla başla çalışmak zorundayız. Bu işi yapmak için kimseden talimat, davet, görev almaya da ihtiyacımız yok. Kuvayı Milliye’den çıkan bir partiyiz biz. Herkes şunu bilmeli ki ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır’. Bu vatandaki her bir vatandaşa dokunmadan da bu seçim günü gelmeyecektir. Herkes bu gücü ortaya koymak göreviyle donatılmış durumdadır. Parti içi tartışmalarımız nedeniyle bir oy eksik alırsak vebali hepimizin boynunadır. Bütün CHP’lileri sahaya davet ediyorum. Herkesi seçimde ön saflarda omuz omuza mücadeleye çağırıyorum. Bu mücadeleyi kazanacağız. Evet kolay olmayacak ama kolay olsaydı zaten iş bize düşmezdi.

HANGİ GÖREV VERİLİRSE ORADA FARK YARATACAĞIM

Milletvekilliğine de isminiz geçiyor, buna dair ne dersiniz?

Aynı şeyi söyleyeceğim yine. Bu bir görevdir. Böyle bir pozisyon olduğu zaman da bunu isteyebilirim. Önemli olan o pozisyonda yapabilecek olduklarımdır. Ancak siyaseti bir pozisyona gelmek üzerinden kurgulayanlar, benim söylediklerimi şaşırtıcı buluyor. Şunu söyleyeyim; 26 yıl hakimlik yaptıktan sonra, daha 17 yıl daha hakimlik yapabilecek durumdayken, bu işi sadece parası için yapamayacağımı söyleyip istifa ettim. Yani hangi pozisyonda olursam olayım yapabileceklerime bakarım. Hiçbir şeyi kendime ve ilkelerime rağmen istemem, hiçbir şeyi doğrularımdan vazgeçerek istemem. Hayatım boyunca yapmadım bunu. En zor koşullarda, önüme en kolay elde edebileceğim makamlar ve paralar konulduğunda da yapmadım, yapamam! Ancak bana ne görev verilirse verilsin; hayata etki edebilmek ve hayatı değiştirebilmek için elimden ne geliyorsa sonuna kadar yapacağım. Bugüne kadar gösterdiğim gibi hangi görev verilirse verilsin orada fark yaratacağım, etki bırakacağım. Çünkü emek harcıyorum, zamanımı ortaya koyuyorum. Ben hangi görevdeysem orada en iyisi olmak için çalışacağım. Bugün ‘Siyaset yapıyoruz’ diyenlerin çoğunun siyasetten anladığı tek şey liste yapmak. Bunun hayat karşılığında hiçbir önemi yok. Sorun şu, siz hayatı değiştirmek için ne yapıyorsunuz? Bu şehirden kaç yüz tane siyasetçi geçmiştir. Kaçını hatırlıyoruz ki! Bir iyiler bir de kötüler unutulmaz.

Editör: Duygu Kaya