SEVAL DENİZ KARAHALİLOĞLU/ İZ GAZETE- Hayatını resme adayan bir adam. Hastalığı ve garip davranışları nedeniyle, sürekli dışlanan, anlaşılamayan, değeri takdir edilmeyen ve giderek yalnızlaşan bir ressam. Geçirdiği bipolar krizler sırasında acısı dayanılamayacak kadar ağırlaşan ve kendini bir aklı hastanesinde bulan bir adamın çaresiz çırpınışları “Loving Vincent” filminde anlatılıyor. “Loving Vincent” filmi sadece Vincent van Gogh’un hikayesini anlatmaz, günümüzde çok sayıda insanın yakalandığı ve acı çektiği Bipolar hastalığına da gönderme yapar. Bu hastalığı yazar, astrofizikçi, araştırmacı İlhan Vardar ile konuştuk. İlhan Vardar yazar, astrofizikçi ve bilim insanı. Çevresinde gözlemlediği Bipolar hastalığı üzerine yaptığı uzun soluklu araştırmanın sonuçlarını “SOS Çığlık” kitabında topladı. 30 Mart Dünya Bipolar Günü olarak kabul ediliyor ve Bipolar hastalara destek olmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Yazar İlhan Vardar’la ressam Vincent van Gogh’un hastalığı olarak da bilinen Bipolar hastalığını, tedavisini,  kitabını, sanat ve edebiyat dünyasında bu hastalığa yakalanan sanatçıları konuştuk.      

Öncelikle, Bipolar bozukluk nedir?

Manik-depresif bozukluk olarak da bilinen Bipolar bozukluk, hastanın duygu durumlarında aşırı uçlar arasında meydana gelen dalgalanmalardır. Kişi bir saat önce çok mutlu ve sevinçliyken bir saat sonra dünyanın en mutsuz ve en karamsar insanı olabilir. Duygusal olarak yaşanan bu ani iniş çıkışlar kişiyi bedenen ve ruhen çok yoruyor. Bu duygusal dalgalanmalar kişide depresyon ve taşkınlığa neden olur. Depresif halde hastayı tüketen çaresizlik ve umutsuzluk duygusu tetiklenir..   

Vincent van Gogh un doğum günü neden “Dünya Bipolar Günü” olarak kutlanıyor?      

2014 yılında, “Asya Bipolar Bozukluk Ağı”, “Uluslararası Bipolar Vakfı” ve “Uluslararası Bipolar Bozukluklar Derneği” bir araya gelerek, “Dünya Bipolar Günü” kavramı üzerinde çalıştılar. Sonuçta, bipolar bozukluğu olduğu kabul edilen Vincent Van Gogh’un doğum günü olan 30 Mart tarihini dünya “Bipolar Günü” olarak ilan ettiler. Bu tarih Vincent Van Gogh’un doğum günü olmasının yanı sıra Bipolar bozukluk ataklarının artış gösterdiği döneme de denk geldiği için tercih edilmiştir. Aynı zamanda, 30 Mart dünya çapında bir farkındalık günü olarak da kabul edilmiştir. Bu seçim Bipolar bozukluk ataklarının bahar aylarında artış göstermesine bir göndermedir. 

Vincent van Gogh’un bipolar oluşu resme bakışını nasıl etkilemiş olabilir?              

Vincent, resimlerini yaparken ruhsal durumunun da etkisiyle kendine bir hayal dünyası yaratır. Yoğun bir duygu akışıyla gerçeklikten kesin sınırlarla ayrılır. Adeta duygularla örülmüş bir başka gerçekliğe geçer. Bu da ortadan kaybolduğu derin bir bilinçlilik kuyusudur. Kendi bilincinden uzakta gibidir. Kim olduğunu da tam olarak bilemez. Kendini ancak eserlerini yaptıktan sonra tanır. O tabloları nesnelerin gerçek görüntülerini yansıtmak için yapmadı ya da burjuva toplumunun zevklerini pohpohlamak için kullanmadı. Kendi zekasına ve duygularına özgü bir dünya yaratmak için resmi kullandı. Mesela en çok bilinen ve sevilen “Yıldızlı Gece” tablosunu Saint-Paul-de-Mausole akıl hastanesinin penceresinden gördüğü Saint-Remy-de-Provence şehrinin düşsel bir yorumu olarak resmetti diyebiliriz. Vincent van Gogh tablolarını bizlerin anlayamadığı, göremediği duygularla yapmıştır. “

Sanat ve edebiyat dünyasında başka bipolar isimler var mı?                                                

Çoğumuzun tanıdığı sanatçılardan bipolar bozukluğu olanlar veya olduğu düşünülenler arasında William Blake, Jack London, Virginia Woolf, Ernest Hemingway, Vincent Van Gogh, Jean-Claude Van Damme, Edgar Allan Poe, Florence Nightingale, Vivien Leigh, Mel Gibson, Richard Dreyfuss, Paul Gascoigne, Kurt Cobain, Francis Ford Coppola; Marilyn Monroe, Sinead O’Connor, Ludwig van Bethoven; Catherine Zeta-Jones, Robin Williams vardır.

"Vincent’i  Sevmek” filmi gibi bipolar hastalığını konu eden başka filmlerden bahsedebilir miyiz?                                                                                            

Bunların içinde belki de en ünlüsü başrollerini Nicole Kidman  paylaştığı “Saatler” filmidir. Yönetmenliğini Stephen Daldry’nin yaptığı filmde, başrolleri Nicole Kidman, Julianne Moore, Meryl Streep, Ed Harris, Claire Danes, Toni Colette, Elien Atkins ve Stephen Dillane paylaşıyorlar. Nicole Kidman bu filmde yazar Virginia Woolf’u canlandırmıştı. Kidman bu rolle 2003 yılında en iyi kadın oyuncu Oscar’ını aldı. Ayrıca, “Silver Linings Playbook” (Umut Işığım), “Mr.Jones”, “Moon 3” ve “Zindan Adası” bipolar hastalığı üzerine çekilmiş etkileyici filmlerdir.   

Neden bipolar üzerine araştırma yapma gereği duydunuz?                                                

Dünyada her kırk saniyede bir kişi intihar ediyor. Bir insan hayatını neden sonlandırmak ister? Kendime bunu sordum ve nedenlerini araştırmak istedim. Bu araştırma sonucunda bipolar hastalığıyla karşılaştım. İntihar olgusuyla beyinsel rahatsızlıklar arasında bir ilişki olduğunu gördüm.  Özellikle duygu durum bozuklukları intiharlarda birinci sırada yer alıyor. Fakat bu her hasta için geçerli değildir. Genetik kökenli olduğunun düşünülmesi, en önemlisi de şu an tedavisi mümkün olmasa bile kontrol altına alınabilmesi ve sadece hastayı değil de hasta yakınlarını da etkilemesi konuya olan ilgimi arttırdı.

Bu araştırmanın sonucunda bir kitap ortaya çıktı değil mi? Bu kitabı yazma fikri nasıl oluştu?                                                                                               

“S.O.S! ÇIĞLIK” eşi bipolar olan bir dostumun hikayesidir. Bipoların toplumsal anatomisi de diyebiliriz. Çünkü eser bipolardan ziyade bu rahatsızlığı yaşayan hasta ve yakınlarının çığlığıdır. Bunun yanında farkındalık yaratmak amacıyla kaleme alınmıştır. Roman kahramanının yalnızlaşması, toplum tarafından dışlanması, yakın çevresinin olumsuz davranışları, ne yapmaları gerektiği konusun da ki bilinçsizlik ya da toplumdan gizleme, damgalanma konularını içererek hastalık hakkında ipuçları da vermektedir. 

Bipolar hastalığının en belirgin özellikleri nelerdir?                                                                

İlhan Vardar - Hastalık dönemlerini ele almak gerekirse, mani veya taşkınlık dönemi duygu durumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu olduğu dönemdir. Bu dönemde hastada abartılı önemli düşünceler veya ayağı yere basmayan projeler, kendini olduğundan çok daha yüksekte hissetme, büyüklük düşünceleri, düşüncelerin hastanın zihninde adeta yarışması, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku gereksiniminde azalma, hatta uyku gereksinimini inkar etme, sonuçlarını düşünmeden heyecanlı veya eğlenceli faaliyetlere kalkışmak (çok fazla para harcama, aşırı hızlı araba kullanma, aşırı seks yapma düşüncesi) görülen belirtilere örnektir.

İnsanları intihara sürükleyen duygu durum bozukluğu dönemlerinde hastalar neler hisseder?                                                                                              

“Depresyon” veya “çökkünlük dönemi” ise biraz önce anlattığımız durumun tam tersidir. Depresyon döneminde hastada mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk, özgüvende azalma, değersizlik hissetme, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, eskiden zevk aldığı faaliyetlerden zevk alamama, iştahsızlık veya uykusuzluk gibi değişiklikler gözlenir. Özellikle  ölüm ve intihar düşünceleri, bedeninde nedeni açıklanamayan ağrılar ortaya çıkabilir. Aynı zamanda bipolar kişiler çok yaratıcı olurlar. Yazarlar, ressamlar, oyuncular arasında yaygın olmasının nedeni yaratıcılık özelliğinden de kaynaklanıyor.  

Bipolar hastalığına yakalanan kişilerde intiharı tetikleyen ne oluyor?                        

İzlediğim bir belgeselde intihar teşebbüsünde bulunan bir bipolar şunları anlatıyordu: “Kafamın içinde sen değersizsin, ölmelisin düşünceleri ile köprüye gittim. Yarım saat bekledim, ağlıyordum ve kimsenin umurunda değildi. Bir kadın geldi, fotoğraf makinesini uzattı ve resmimi çekmemi istedi. Beni umursamadı bile bunun üzerine köprüye çıktım ve kendimi boşluğa bıraktım. Bıraktıktan sonra kafamda ki bu ölüm düşüncesi yerini pişmanlığa bırakmıştı ama çok geçti” 

Dışarıdan bakanlar kişinin bipolar olduğunu nasıl anlar?                                                    

Açıkçası hepimizin duygu durumu dönem dönem değişebilir. Ara ara yukarıda ki özelliklerden bazılarını yaşayabiliriz. Hasta yakınları bu duygu durum özelliklerinden bazılarını hissettiği zaman mutlaka bir psikiyatra müracaat etmeli ve teşhisi uzmanlar koymalı. Dışarıdan bakan birinin bipolar teşhisi koyması damgalamaya neden olur.

Bipolar hastalığı ne kadar yaygın? Ve kalıtsal mıdır?                                                                

Bipolar bozukluğun dünya üzerindeki yaygınlığının %2 ila %5 arasında değiştiği tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, yeti yitimine neden olan altıncı hastalık olarak sıralanmaktadır. Psikiyatrik bozukluğun kesin nedeni bilinememektedir. Uzmanlar, genetik veya kalıtsal eğilimlerin bir tetikleme olayıyla birlikte ortaya çıktığını düşünüyor. Bunlar çevresel faktörler, çeşitli stresler ve hatta fiziksel sağlık problemleri olabilir. Fiziksel sağlık ve ruh sağlığı arasındaki sınır, psikiyatrik bozuklukların nedenlerini bulma alanındaki araştırmalar devam ettikçe daha da bulanık hale gelebiliyor.

Tedavisi nasıl yapılıyor? Başarı oranı nedir?                                                                      

Bipolar bozukluk kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Tekrarlayan bir hastalık olduğu için uzun dönemli koruyucu bir tedavi görülmesi oldukça önemlidir. Yalnızca ilaç tedavisi veya psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisi zaman içerisinde hastalığı kontrol altına almada en etkin yollardır. Vakaların büyük bir kısmında tedavi sürekli olduğunda çok daha iyi kontrol sağlanmaktadır. Tedaviye hiç ara verilmese de bazen duygu durum değişiklikleri oluşabilir. Psikiyatri uzmanı ile sıkı ve açık iletişim tedavinin etkisinin artmasını sağlayabilir.

Bipolar yakınlarının başvuracakları bir dernek var mı?                                                                  

Merkezleri İstanbul’da olan “Bipolar Yaşam Derneği” ve “Bipolar Bozukluklar Derneği” hastalara ve ailelerine yardımcı olmaktadırlar.

Editör: Haber Merkezi