DERLEYEN: FATMA KIRAN/ İZ GAZETE- İz TV ekranlarında yayınlanan Nüans programının bu haftaki konuğu, Koreograf ve Dansçı Metehan Gözütok oldu. Dansın evrenselliğini, tarihin dansla buluşması ve Dünya danslarıyla Anadolu sentezi başlıkları altında dans sanatı farklı boyutlarıyla ele alındı.

Dansa olan tutkusu 1999 yılında başlayan Gözütok, dansa başlama hikayesini, ‘’Babamın zoruyla başlayan bir süreç. Çok içine kapanık utangaç bir kişiydim. Babam açılıp sosyalleşebilmem için okulun dans grubuna kavga dövüş yazdırdı ve sonrasında kopmak mümkün olmadı’’ sözlerle anlattı.

Bale, halk oyunları, semah, semazen, ritim eğitimi, İrlanda dansı, Latin dansları ve tango olarak geniş bir dans yelpazesine sahip olan Gözütok, 2002 yılında Ottoman Night Osmanlı projesiyle Antalya’da 2 milyon turiste ulaşmış. Bu projelerin nasıl oluştuğunu anlatırken ‘’Daha önce bu tarz gösteriler yöresel yapılırdı. Karadeniz yöresi, halay vs gibi. Ben bunu biraz daha hikayeleştirip eser haline getirmek istedim. Osmanlı eğlencesini de saray eğlencesi adı altında konseptleştirdim. Her gün ortalama 800 turiste ulaşıyorduk. En beğenilen proje olarak Turizm Bakanlığından turizme katkımızdan dolayı teşekkür plaketi aldık’’ dedi.

‘ÜRETMEMİ SAĞLIYOR’

2007 yılında Anadolu Ateşi dans topluluğuyla yolları birleşen ve bu topluluğun dansına ve kendisine neler kattığını, ‘’Profesyonel bir vizyon, dünya çapında bir eğitim, büyük prodüksiyonlar, büyük organizasyonlar gördüm. Dünyanın en önemli sahnelerinde dans ettik ve bu birikim bugün yeni projeler üretmemi sağladı’’ sözleriyle özetledi.

Uluslararası Dans Federasyonu üyeliğine sahip Metehan Gözütok, ‘’Bu üyelik ortak bir kanal oluşturuyor. Mesela, Amerika’dan gelen biri burada dans eğitimi almak ya da organizasyon yapmak istediğinde bu ortak kanaldan ulaşıp kim temsilciyse onunla kolayca iletişime geçip dans ve sahneyle ilgili işlerini kolayca halledebiliyor’’ sözleriyle federasyon üyeliğinin artı taraflarını anlattı.

TARİHSEL BİR KOMPOZİSYON

Çanakkale Üniversitesinde dans eğitimi verdiği yıllarda ‘Çanakkale’yi Fetheden Adımlar’ projesiyle de dünyadaki diğer danslarla Anadolu danslarını tarihsel bir kompozisyon ile birleştirip aynı potada eriten Metehan Gözütok dansın evrensel dilini bir kez daha ortaya koydu.

Hayalinde üç aşamalı bir proje olduğunu ve bu projeyi gerçekleştirdikten sonra sahneleri bırakıp dansçı arkadaşları destekleyeceğini söyleyen Metehan Gözütok, ‘’Dokuz yılda bu üçleme projesi sahneleyip, son bir yıl veda konserlerimle on yılda bu hayalimi gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Bu projenin içeriği, insanların ruhsal evrimini ve gelişimini anlatacağım emeklilik projem’’ dedi.

Gözütok, danslarına klip çekme nedenini, ‘’ Birçok sahne projesi düşünüyorum ve bunların hangisinin beğenileceğini anlamak için bu performanslarıma klip çekiyorum. Bu kliplere aldığım tepki ve beğenilere göre sahne performansımı belirliyorum’’ sözleriyle aktardı.

‘FARKLILIKLAR FARKLI DEĞİL’

Dört kutsal kitap ile tüm inanç türlerini araştırıp bu süreci kendini geliştirme süreci olarak tanımlayan Gözütok, bu sürecin kendisine ve danslarına neler kattığını anlatarak, ‘’Kendimi nerede bulacağımı öğretti. İnançlar farklı da olsa temelde aynı. Hepimiz aynı şey için ayrı şeylere inanıyoruz. Kendimizi bulup güzel yararlı olmak için. Bu sürecin bana kattığı farklılıklarımızın farklılık olmadığı, hepimizin bir bütün olduğu ve bir bütüne hizmet ettiğimizi gördüm. Bunun farkına varmak projelerimi etkiledi. Projelerimi insanların bu arayışlarına yardımcı olabilecek şekilde üretmeye başladım. İzleyenlerin akıllarında bir soru işareti yaratacak ya da onlara bir kapı açacak projeler yapmaya başladım” dedi.

SANAT BİLİNÇALTIMIZA HİTAP EDER

Sanatın bilincimize değil bilinçaltımıza hitap ettiğini söyleyen Metehan Gözütok, ‘’Sahnelediğimiz gösteri sonucunda insanlar alkışlayıp tebrik ediyor. Ama o gösteride verilen mesaj bilinçaltına işlemiş oluyor izledikleri zaman. Sonraki günlerde bilinçaltı ufak ufak bilince çıkmaya başladığında o gösteriden aldığı mesaj kendi fikri olarak ortaya çıkıyor. İşte sanatın insanın düşünsel yolculuğuna katkısı tam olarak burada başlıyor’’ diye konuştu.

Moskova şehrinde uluslararası düzenlenen yarışmada jürilik teklifi almış olan Gözütok, aynı zamanda bu jürilik sürecinde Moskova’da farklı ülkelerden gelen dansçılara zeybek ve semazen workshop eğitimleri verdi. Flamenko ve semah gibi dünyanın farklı coğrafyalarına ait birçok dansı birleştiren Metehan Gözütok’a Nermin Dans Tiyatrosuyla yapmış olduğu son projesi ‘Endülüs’ten Anadolu’ya Kendini Arayanların Hikayesi Nermin’in doğuşunu şu sözlerle anlattı; ‘’Pandemi sürecinde yüzlerce dansçı hiç iş yapamadık. Biz de hiç iş yapmadan devam etseydik depresyona girebilirdik. Bu projeyi o süreçte düşündüm ve Flamenko Dans Atölyesi sahibi Rasim Ökten hocayla paylaştım. Pandemiye rağmen dansçı arkadaşlarımın özverili çalışmasıyla yedi ay gibi bir zaman diliminde projeyi bitirdik. Projeyi ilk sahnelediğimizde ağlayan seyirciler gördük. Bu da o duygunun karşıya geçtiğini gösteren bir histi.’’

Editör: Haber Merkezi