ORÇUN MASATÇI-

Müjdat Gezen Konservatuarı’nda sanat eğitimi aldıktan sonra uzun yıllar İstanbul’da çalışan ve sonrasında İzmir’e dönüp farklı oyunlarla mesleğe devam eden Özgün Aytar ile tiyatroyu ve önümüzdeki günlerde seyirci karşısına çıkacak ‘Bahar Komedisi’ oyununu konuştuk. Öte yandan 2019 yılında kurduğu Mevzu Tiyatro’nun çalışmalarına kadar birçok konuda açıklamalarda bulunan Aytar, İzmir’in tiyatroya bakışını da değerlendirdi.

Merhaba Özgün Bey, İzmir’de uzun süredir perde açıyorsunuz. İstanbul’da Müjdat Gezen gibi önemli bir akademide eğitim aldınız, bu eğitim sürecinden bahseder misiniz?

Müjdat Gezen Konservatuvarı’nda okuduğum için memnunum. Çünkü okul YÖK’e bağlı değil ve müfredat konusunda diğer okullara oranla daha özgür. Sanatçı üreten bir kurumun müfredatını sanatçı olmayan insanların belirlemesi anlamsız bence. Müjdat Gezen Konservatuvarı’nın piyasaya bu kadar oyuncu çıkarmasının sebebi sıkı eğitim programından kaynaklı. Eğer devamsızlık yaparsanız veya bir tane sahne dersinden bile kalırsanız bu okuldan atılmanıza sebep oluyor. Ayrıca diğer okullarda haftada en fazla 3-4 sahne çalışılırken ben bir hafta içinde 12-13 farklı sahne çalıştığımı biliyorum. Bu yoğunluğu okuduğum yıllarda anlamıyordum ve bunu Müjdat Hoca’ya da sormuştum. ‘Hocam bir hafta içinde bu kadar çok sahneyi nasıl verimli çalışabiliriz, bu mümkün değil.’ Hoca bunun gayet mümkün olduğunu söylemişti. Bense şimdi anlıyorum, okulda o kadar hızlı üretmeye alıştırmışlar ki bizi şimdi piyasaya girdiğimizde bir role hazırlanmak için haftalar günler gerekmiyor, her an sahneye çıkmaya hazırım. Özellikle dizi sektöründe çok daha hızlı üretmenizi bekliyorlar sizden.

Okul bize sadece bilgi kapılarını gösterir. Mezun olduktan sonra o kapıları keşfetmek, hangisini ne derece kullanacağımız bize kalıyor. Zaten oyunculukta ‘öğrenme’ hiçbir zaman bitmez, bir okul da size her şeyi öğretemez.

Şahsen okullu veya okulsuz, diplomalı veya diplomasız oyuncu diye ayırmanın da doğru olduğunu düşünmüyorum. Sahne er meydanıdır, çıkıp oynarsın takdiri seyirciye kalır.

İzmir’de dinamik bir yapı kurdunuz, Mevzu Tiyatro. Biraz da Mevzu Tiyatro’nun sürecinden bahsedelim. Neler planlıyorsunuz?

2019 yılının ağustos ayında kuruldu Mevzu Tiyatro. Tiyatroyu kurarken ilk amacım kendime ve üretmek isteyen arkadaşlarıma oyun alanı açmaktı. Şimdi dördüncü sezonunda Mevzu, yavaş yavaş büyüyor. İlk oyunumuz ‘Bay Maki’ isimli pantomim türü çocuk oyunuydu, ardından geçen sezon ‘Sarguçya’ isimli müzikli danslı bir çocuk oyunu yaptık. Bu senede ‘Topik’in Macerası’ isimli bir kukla oyunu çalışıyoruz. Bu oyun da aralık ayında ilk gösterimini yapacak.

Ben çocuk oyunlarını seviyorum ve kötü örnek oluşturan çocuk oyunlarına karşılık pedagoglarla çalışarak elimizden geldiğince nitelikli oyunlar çıkarmaya çalışıyoruz. Çünkü çocuklar, yarının tiyatro seyircileri. Bugün tiyatro sevmeyen insanlar küçük yaştayken tiyatro adı altında kötü şeyler izledikleri için sevmiyorlar belki de. Bugünün çocuklarına tiyatroyu ne kadar sevdirebilirsek ileride o kadar iyi izleyiciler elde ederiz. Ayrıca çocuklar için iş yapmak gerçekten motive edici benim için.

Michele Guaraldo ile çalışmak nasıldı?

Michele çok samimi ve sıcakkanlı biri. Tam bir Akdeniz insanı. Ve çok da sabırlı. Ben fiziksel tiyatroya meraklı bir oyuncuyum. 2020 yılında İzmir Deneme Sahnesi’nde Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği ‘Kuvay-i Milliye Destanı’ oyununu Meyerhold tekniği ile çalışmıştık. Ayrıca pantomim de yapıyorum. Yani fiziksel tiyatroda deneyimli biriyim. Buna rağmen Michele’den çok şey öğrendim. Commedia dell’arte oyun biçimi bizim geleneksel tiyatromuza çok benziyor. Tek farkı bizimki söze dayalı, commedia dell’arte ise bedene ve mask kullanımına. Oyunu çalışırken yaşanan duyguları sözden ziyade bedenle bulmaya çalışmak kolay değildi. Bu yüzden oyunculuğa bakışımda bende başka bir kanal açtığı için onunla çalışmış olmaktan dolayı çok memnunum.

Commedia Dell’arte’nin şüphesiz size bir katkısı oldu. Peki, bundan sonra Mevzu Tiyatro’daki eğitimlerinize ve oyun yönetimlerinize nasıl yansıyacak bu süreç?

‘Bahar Komedisi’ bir başlangıç oldu. İşin mantığını oyuncular olarak iyi kavradığımızı düşünüyorum ve oyunun baştan sona nasıl çıktığını hep beraber deneyimledik. Tür olarak bize çok yakın olması, bedensel performansa dayalı olması ve en önemlisi komedi olması benim çok hoşuma gidiyor. Türlü türlü pek çok oyunlar çıkarılabilir. Mevzu Tiyatro çatısı altında bir Commedia dell arte oyunu çıkarmayı çok isterim.

Tiyatroların birlikte hareket etmesine, pratik üstünden pek çok cevap oluşturdunuz, gerek aynı mekânı bir başka ekiple paylaşarak gerekse oyuncu olarak başka ekiplerden oyuncuların yer aldığı oyunda rol alarak, tiyatroların birliği ne demek?

Çünkü sanat camiası olarak hepimiz aynı geminin içindeyiz aslında. Ancak birlik olursak büyüyebilir ve daha nitelikli oyunlar yapabiliriz. Şu anda atölyemizi İdealar Sahnesi ve İzmir Sinema Kulübü ile ortak kullanıyoruz. Tek başına bu zamanda mekân açmak kolay değil. Bu yüzden güçlerimizi birleştirerek bir mekânı ortak açtık ve herkes kendi kurumunu işletiyor. Bu küçük örnek yeterli bence, birlik olduğumuzda daha güçlüyüz.

Seyircilere söylemek istediğiniz son söz?

Beğenmediğiniz oyunları beğenmediğinizi söyleyin. ‘O kadar emek var ama’ demeyin. Emek doğru şekilde verilmezse her zaman iyi işler çıkmaz ve bunu o emekçinin bilmesi gerekir. Bu onun iyiliği için. Daha iyi olsun diye. Beğenmediğiniz oyunları acıma duygusuyla alkışlar, sırf acıdığınız için desteklerseniz kötü oyunlar oynamaya devam ederler.

Son olarak bir oyuncunun röportajını buraya kadar okuyan kişi büyük ihtimalle tiyatrosever birisidir diye düşünüyorum. O yüzden sizleri oyunlarımıza bekleriz ve oyun çıkışı sizinle tanışıp oyun hakkında konuşmaktan mutluluk duyarız.

Editör: Haber Merkezi