Aslen Fransalı olan ve uzun yıllar İngiltere, İspanya gibi farklı ülkelerde yaşadığını söyleyen Audrey P., “Fransa’da iken Farsça öğreniyor, doğu felsefelerini merak ediyordum. Bu merak beni Türkiye’ye getirdi.  Çocukken müzikten nefret ederdim. Fransız okullarında bize zorla flüt öğretirlerdi. Utangaç bir çocuktum, Sınıfın önünde flüt çalmak bana ölüm gibi gelirdi. Kendi kendime söz verdim okul bitince değil enstrüman çalmak, enstrüman bile görmek istemiyorum dedim. Daha sonra İspanya’da yaşarken bir Flamenko konserine gittim. Müzikten çok etkilendim, müzikle yeniden barıştım” diye konuştu.

“MEVLEVİ AYİNLERİNİ SEVİYORUM”

İlk çaldığı enstrümanın ney olduğunu belirten ve Türk müziğine olan sevgisinden bahseden Audrey, “Kültür bakanlığının icralarını ve en çok da Mevlevi ayinlerini seviyorum. Türk Klasik Musikisini sevmemi de Mevlevi ayinlerine borçluyum. İstanbul’da Yeni Kapı Mevlevihane’sinde birçok Mevlevi ayini dinledim. Beni derinden etkiledi ve hala da onları dinliyorum. Ney’e başlamamın nedeni Mevlevi ayinleridir” şeklinde konuştu.     

“NEFES YÜREKTEN GELİYOR İSE ZOR DEĞİL”

Farklı enstrüman öğrenmek istediğini söyleyen Audrey, “İran neyini de merak ediyorum. Onların sisteminin farklı olduğunu biliyorum. Ama yine de seviyorum belki ileri de ud da öğrenirim” diye konuştu.  Ayrıca Ney’in zorluğundan ve çalışma azminden bahseden Audrey, “Biraz felsefi bir cevap olacak ama eğer nefes yüreğinizden geliyor ise Ney zor bir alet değil.  Ben zorlanmıyorum. Ney sazını çok seviyor, günde iki saat çalışıyorum. Disiplin ve sevgi birleşince hiçbir şey zor değildir” dedi.


 

Editör: Haber Merkezi