Yunan siyasi rejimi küresel ölçekte çalışarak, Türkiye’nin başına yeni bir soykırım suçlaması derdi sarmaya çalışmakta..

İddia şu: 1919 - 1922 arası Türkler Anadolu’da bir Kurtuluş Savaşı yapmadılar. Tam tersine bir Yunan-Rum vatanı olan bu topraklarda bir istila ve yağma savaşı yaparak, 9 Eylül’de İzmir’i ele geçirdiler ve Atatürk’ün emri ile şehrin özellikle Hıristiyan mahallesini kül ettiler.

Tüm objektif tarih gerçeklerine, Lozan Antlaşması’na ve bilime ve insan mantığına ters olan bu propagandayı zaten Yunan siyasi rejimleri ve Kilise Hiyerarşisi tam 100 yıldır ileri sürüyor ve önce kendi halklarını sonra dünyayı aldatıyorlardı.

Yunanistan, İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yılında uzun zamandır çeşitli kültürel ve siyasi oluşumlarla hazırlanması sonucunda, önce Yunanistan’da sonra da şimdi ABD’de Türkiye karşıtı propagandaya hız verdi. ‘Smyrna Mou’ (Sevgili İzmir’im) isimli Yunan saldırgan tezleriyle çekilmiş bir dramatik film, 8 Aralık’ta ABD’de 700 sinemada tek gecelik gösterime girecek.A-

EN PAHALI FİLM

Türkiye’yi Yunan işgaline karşı savaşında İzmir’de Rum ve Ermenilere karşı soykırım yapmakla suçlayan ‘Smyrna’ (Sevgili İzmir’im) Yunanistan’da çekilen en yüksek bütçeli prodüksiyonlu film olarak gösteriliyor.

Yunanların ‘Küçük Asya Felaketi’ diye andıkları Anadolu’nun Yunan işgalinden kurtarılmasının 100’üncü yıl dönümü nedeniyle çekilen filmin önce 29 Kasım’da New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nde Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler Daimi Misyonu himayesinde gala gösterimi gerçekleştirilecek. Film, ayrıca 11 Ocak 2023’te Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda gösterilecek.

ÖNCE TİYATRO SONRA FİLM

Yunanistan’ın ünlü tiyatro ve sinema sanatçılarından Mimi Denisi’nin yazdığı 7 yıl önce, üst üste 3 yıl tiyatroda sahnelenen ‘Sevgili İzmirim’in beyazperdeye aktarılması, 5 milyon Euro’ya mal oldu. Başrolünü Denisi’nin oynadığı film, Yunanistan’da 23 Aralık 2021’de vizyona girdi. Bu yıl mayıs ayında, aralarında Türklerin işlediği öne sürülen şiddet eylemleriyle ilgili iki kısa bölüm çıkartılarak, toplam 20 dakikalık kısaltılmış şekliyle yeniden sinemalarda gösterildi. “Sevgili İzmir’im” Yunanistan’da 250 bin izleyici çekti.

Film, İzmir’in zengin Yunan ailelerinden Baltacis’lerin 1916-1922 yılları arasındaki hayatını ve Kurtuluş Savaşı’nda Midilli’ye geçişlerini konu alıyor. Ailenin İzmir’de Kurtuluş Savaşı’ndan öncesi lüks yaşamı filmin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Atina, Midilli ve Sakız adalarında çekilen film, İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşunu Türkiye’yi kötüleyen Yunan bakış açısıyla beyaz perdeye aktarıyor. Filmde, Baltacis ailesi aralarında Atatürk aleyhine de konuşuyorlar.

Burak Hakkı, filmde Baltacis ailesinin şoförü ve uşağı Halil’i canlandırıyor. Ailenin gelinine âşık olan Halil, duygularını hiçbir zaman belli etmiyor. Defalarca, Baltacis ailesini İzmir’i terketmesi için uyarıyor. Bir sahnede “Yunanlara kim yardım ediyorsa başlarına neler gelecek sen de göreceksin” diyor. Daha sonra ise Türk ordusunun saflarında yer alıyor. Burak Hakkı, “Sevgili İzmirim”in galasında bu filmde yer almaktan iftihar ettiğini söylemişti.

EMPERYALİZM SALDIRIDA

Ancak biz bu gelişmeyi bir yıl öncesinden biliyorduk.

Tıpkı 1919’da olduğu gibi Amerikan – Yunan Emperyalizmi, 100 yıl sonra yeniden saldıracaktı..

Nihayet Amerikan Emperyalizminin İzmir Soykırımı’nı dünyaya ilan etmek için başlattığı büyük saldırının film ayağı 8 Aralık’ta tarih sahnesine çıkıyor.

9 Eylül’de İzmir’e kavuşan Türk ordusunun Anadolu’da soykırım yaparak bir etnik temizlikçi savaş kazandığını iddia ediyorlar, Atatürk’ün şehri yaktığını iddia ediyorlar. Bu iddialara bir buçuk yıldan beri tek başımıza başlattığımız milli mücadele etkinliklerimizde bu filmin tüm çekim görsellerini ve bizim devlet istihbaratımızın haberinin olmadığı ayrıntıları seri konferanslarla toplumumuza haykırarak duyurmaya çalıştık. Bu konuda tam 55 belediye ve mekanda uyarıcı konferanslar verdik. İzmir’i Atatürk’ün yaktırdığını ileri süren emperyal iddialara karşı İzmir 1922 Yangını kitabımızı yazdık..

Bir çok toplantı ve mekanlarda 100. kurtuluş yılımızın yıldönümü münasebetiyle Türkiye aleyhine düzenlenen emperyalist kumpasları anlattık. Batı yönümüzde yani ABD ve AB yönünden bizi kuşatmaya çalışacaklardı. Batımızı askeri bakımdan kuşatınca çeşitli propaganda silahları ile çeşitli kültürel etkinliklerle ve en acısı içimizdeki hain kontenjanın da desteği ile Batıya bağımlı, Batıcı entel, PKK’ya meyilli, Beyaz Türk kesimi de ikna etmiş olacaklardı.

Güneyden zaten bombacılar ve bombalar ülkemizin üzerine yağacaktı ve yağdı da..
GERÇEK NEDİR?

Gerçek şudur.. Güya bu çürük düzen ve talan ekonomisiyle Türkiye Yüzyılı’na giriyormuşuz.

Aslında Emperyalizm’in “Türkiye’ye Saldırı Yüzyılı”na giriyoruz.

“Smyrna” filmi bu tür bir emperyalist yüzyıla atılan önemli bir adımdır, Güney sınırlarımızda teröristlere savaş brifingleri veren ve tonlarca silah dağıtan Amerikan Ordusu batıdan ve güneyden adım adım ilerliyor..

Biz görevimizi yapmaya her kötü ortamda devam ederiz.. Bu emperyalist saldırıya çanak tutan özellikle İzmir ve Türkiye’deki işbirlikçi çevreleri de yakından biliyoruz.