EPİKÜR, “Özgürlük efendisizdir” demişti. Sanatçı da alıcısında özgürlük duygusunu geliştirmeyi hedef alır.  Özgür olmak isteyen insan uyum göstermemelidir. Gerçek demokrasi de en az hükmetme halidir zaten…Bu tür kesin yargılı ama çoğu insanın katılacağı felsefi cümlelerin hayal olmaktan çıkması için başkaldırmayı beklemeden önce başkaldırmayı, gücümüzün yarısını çekişmelere harcamamayı öğrenmemiz gerekir.

ana yazı 1

Bunları çok erken bir tarihte görmüş olan ve kalabalıkların inanç ve değer yargılarının çoğu zaman mutlakiyetçi otoritelere yol açtığını kavramış bir yazardan ve onun kitabından söz etmek istiyorum.  İlk okuduğumdan beri hakkında hep yazmak istediğim bir kitap bu. Yazar eserini 1891 yılında yazmış. Karl MARKS ‘Kapital’i 1867 yılında kaleme almış. Yazarın bu kitap ve sosyalizm hakkında yeterince bilgisi olduğu net olarak anlaşılıyor.

Söz ettiğim yazar ve kitabı Oscar WİLDE’ın Sosyalizm ve İnsan Ruhu. Wilde 1854 İrlanda doğumlu şair ve yazar. Tiyatro oyunlarıyla da ünlü.

Metis yayınlarının çok nitelikli bir işe el attıklarını öncelikle belirtmeliyim. Kitap şekil olarak farklı ve çekici hazırlanmış. Sayfanın bir tarafında -hep sol- ünlü yazar, şair, felsefeci, politikacı gibi entelektüel kişilerin sözleri yer alırken sağ tarafta yazarın yazıları yer alıyor. Böylelikle okuyucu ikisi arasında paralellikler kurarak okuyor.

Yazar bu eserinde belirli kavramlar üzerinde yoğunlaşıyor diyebilirim. Otorite- nihilizm- halk-suç ve ceza; mülk- zenginlik- yoksulluk; sempati- sevinç- güzellik; İsa- Hiristiyanlık; birey- bencillik- özgürlük-kendin olma.

Özgür, iyi ve mutlu olma halinin kendin olmaktan geçtiğini ısrarla vurgulayan yazar sosyalizmin mutlak gerekliliğini sistemin ve toplumun bizi bunlardan uzaklaştırarak uyumlu insanlar haline getirdiğini belirtmektedir. Kapitalizm yoksulluk sorununu, yoksulların hayatta kalmalarını sağlayarak çözmeye çalışmaktadır. Oysa gerçek çözüm yoksulluğu ortadan kaldırmaktır. Öte yandan özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla gerçekten güzel, sağlıklı bir BİREYSELLİK ortaya çıkacaktır. Hiç kimse hayatını nesneler ve nesnelerin sembolü olan şeyler biriktirmekle ziyan etmeyecektir. İnsan yaşayacaktır. Yaşamak dünyada en ender bulunan şeydir. Çoğu insan ‘vardır’, o kadar.

ana yazı 2-1

O. Wilde bu kitabında insanın gerçek kendisi olmasından, ‘kendin olma’ halinden çok sık söz etmektedir: “Göreceğiz, harikulade bir şey olacak-insanın gerçek kendisi. Doğal biçimde, kendiliğinden ortaya çıkıverecek, bir çiçek gibi ya da bir ağacın gövermesi gibi. Çekişme yaşamayacak. Hiçbir zaman tartışmayacak, bir şey kanıtlamayacak. Her şeyi bilecek. Ama bir yandan da bilgi edinme meselesiyle uğraşmayacak. Bilge olacak. Değeri maddi şeylerle ölçülmeyecek. Hiçbir şeyi olmayacak. Gene de her şeyi olacak. Durmadan başkalarının işlerine karışıp onlardan kendisi gibi olmalarını istemeyecek. Onları FARKLI OLDUKLARI için sevecek. Başkalarının işine karışmamakla birlikte, hepsine yardım edecek, güzel bir şeyin sadece güzel olduğu için bizde yardım etmesi gibi. İnsanın kendisi çok mucizevi bir şey olacak. Bir çocuğun kendisi gibi mucizevi bir şey olacak.”

O. Wilde öngörüsü yüksek bir insan. Makineleşme konusunda da net fikirleri vardır: “Halihazırda makine insanla rekabet etmektedir. Doğru koşullarda makineler insanlara hizmet edecektir. Makinenin geleceğinin bu olduğuna kuşku yoktur.”

KİTAP SAYFASINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ 

Marks ve Engels’in öngördüğü sosyalizm, ileri kapitalist toplum aşamasını izlemesi beklenen bir hayat tarzıydı. Wilde ise gelişkin bir batı toplumu ve böyle bir toplumda geçerli gelişkin bir bireysellik çerçevesinde bakıyor sosyalizme. Dolayısıyla Marks’ın sosyalizm anlayışına çok uzak değil.

Kitabın kurgulanışı, Wilde’ın inanılmaz yaratıcı, özgün ve inandırıcı görüşleri, yalın ve etkileyici anlatımıyla ‘Sosyalizm ve İnsan Ruhu’ mutlaka okunmalı.

***

ANNE- BABA KÜTÜPHANESİ

Çocuklarımızı nasıl yetiştirmemiz gerektiğiyle ilgili belki de onlarca yüzlerce kitap okumuşuzdur. Tüm kitaplarda söylenen şeyler genellikle aynıdır: Sevin ve vakit geçirin. Evet Beyinli Çocuk kitabı da bunu dile getiriyor fakat çocuğumuzun beynini şekillendirmenin her şeyden daha önemli ve ona verebileceğimiz en değerli şey olduğunu söylüyor. Şekillendirmek derken hamur gibi yoğurmak ve tabi ki düşüncelerimizi dikte etmek değil. Bütünleşik beyne sahip olarak becerileri esnek, uyumlu, tutarlı, enerjik ve istikrarlı olmaktan bahsediyor. 

anne bahba kütüphanesi

Kitap “evet” “hayır” kelimelerinin bizler üzerindeki etkisini anlatan bir etkinlikle başlıyor. Daha sonra bu “evet” “hayır”ların aslında çocuklarımıza demiş olduğumuz “dur, koşam, yapma” gibi kelimelere dönüşümünden ve onlar üzerindeki etkilerinden bahsediyor. Daha sonra da Evet Beyin ve Hayır Beyin olmaktan bahsediyor. 

Önemli olan şey “Evet Beyin” olabilmek. Yazarlarımız evet beyni kendi iç dünyamızla bağlantı kuran, bütünleşik olma özelliklerini taşıyan ve tepkisel olmak yerine algısal olan beyin olarak açıklıyor. “Hayır beyin” ise tam tersi özelliklere sahip. Tepkisel, hayatta kalma mücadelesi sebebiyle bencilliğe iten bir beyin olarak tanımlıyor. 

Bizler çocuklarımızın evet beyine sahip olmasını istiyoruz. Bu kitapta evet beyni destekleyici stratejiler sunuyor ve yapmamız gerekenleri örneklerle gösteriyor. Evet Beynin dört temel ilkesinden bahsediyor: Denge, psikolojik dayanıklılık, içgörü ve empati. Bu ilkelerin stratejilerinden, örneklerinden günlük yaşamda kullanımına, yetişkin olarak kendi yaşamımızdaki etkilerine kadar birçok şeyi detaylıca ele alıyor. Bir de bu örnekleri çizimlerle destekleyip akıcılığını artırıyor. Kitabın sonunda da hap bilgiler niteliğinde “Buzdolabı Notları” kısmı yer alıyor. 

Hangi yaşta, nerede, ne şekilde olursa olsun ebeveyn olmanın gerektirdiği bazı şeylerden ve çocuklarımızın kişilik gelişimlerinin beyin yapılarından, düşünme biçimlerinden etkilendiğinden bahsediyor kitap. 

Hem çocuğunuza hem de kendinize “Evet Beyin” olma yolunda örnek bir kitap. 

Evet - Beyinli Çocuk, Daniel J. Siegel, Diyojen Yayıncılık, 2020

Doç. Dr. Ümüt Arslan  instagram: umutarslanizmir

Psikolojik Danışman Öznur Aydın instagram: pskdanonznuraydin

***

4 Soru İle Yayınevleri bölümümüzün bu haftaki konuğu Şeykitap Yayınevi Sahibi Önder Birol Bıyık

1. Yayıneviniz ne zaman kim, kimler tarafından kuruldu?

Şeykitap'ı geçtiğimiz yılın nisan ayında  tek başına kurdum. Bağımsız bir yayıneviyiz. Hiçbir kurum ve kuruluşla ilişkimiz yok. Geçen 8 aylık sürede  şiir, öykü, roman, deneme ve  araştırma-inceleme türlerinde 50 civarında kitap bastık. Bu ekonomik kriz koşullarında beklentimizin üzerinde bir ilgi gördüğümüzü, edebiyat dünyasında  kendimize hatırlı bir yer açtığımızı belirtmeliyim. 

yayınevi 4 soru

2- Yayınevi politikanızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Yayın çizgimizi kuruluş manifestosunda kamuoyuna açıklamıştık. Edebiyatın doğasına uygun olarak ırkçı, emek karşıtı, patriyarkal, militarist, homofobik, doğa karşıtı hiçbir esere yayın çizgimizde yer vermiyoruz. Bunun dışında farklı düşünceleri ve kültürel yansımaları zenginlik olarak görüyoruz. Bu coğrafyanın gölgede kalmış edebi birikimini  gün yüzüne çıkarmak gibi bir derdimiz de var. Elbette edebi kalite bizim açımızdan önemli...  Piyasa kuşatmasının, popüler tüketim kültürünün dışındayız. 

3- Çok zor koşullardan geçildiğini biliyoruz. karşılaştığınız başlıca güçlükler nelerdir;  bunlarla nasıl mücadele ediyorsunuz ?

Yeni kurulan yayınevlerinin, hatta yayın tekeli değilseniz hemen bütün yayınevlerinin en önemli sorunu dağıtım problemiydi. Bunu kısa sürede aştık. Kitaplarımız, BKM, Kitap Sepeti, Kitapyurdu, İdefiks, Kidega, Kitapmatik, Halkkitap , Nadir Kitap, Hepsi burada.com ve diğer internet sitelerinin hemen hepsine giriyor. Kitaplarımızı talep eden kitap evleri çalıştığımız Odak Dağıtım ve Mercan Dağıtım kanalıyla kitaplarımıza kolayca ulaşabiliyor. Ancak en önemli sorun, ekonomik krizin yayıncılığa getirdiği yük. Kâğıt ve baskı masrafları neredeyse aydan aya artıyor ama siz aynı oranda kitaba ederini artıramıyorsunuz. Bunu tercih de etmeyiz zaten. Ama sonuçta sürdürülebilir bir yayıncılık yapmak zorundayız. Bugün bir kitabın değeri, bir paket sigaradan daha ucuzsa oturup düşünmek lazım. Türkiye zaten kitap okumayan bir toplum, bir de ekonomik krizin yükü  eklenince kitap alım hacmi iyice düşüyor. Peş peşe yayınevleri kapanıyor. Buna karşı küresel teknolojinin yayın dünyasına kazandırdığı dijital baskının avantajlarını kullanarak aşamalı baskı yöntemi ile stok maliyetlerini minimumda tutarak direnç oluşturduk. Yüksek talepli kitaplarımızı ise ofset basıyoruz.  Ayrıca yazar yayınevi dayanışmasıyla zorlukları  aşıyoruz. Türkiye büyük sermayeye dayalı yayıncılık ve yazardan kazanan, yazardan basım aşamasında astronomik rakamlar talep eden bir yayın anlayışı vardı. Biz bunların dışında alternatif bir yayıncılık geliştirme çabasındayız. 

4- Yayınevinize dosya göndermek isteyenlerin bilmesi gerekenler nelerdir?

 Basacağımız kitabın yayın çizgimize uygun olması ve edebi değer taşıması önemli bizim açımızdan. Bunun dışında gelen her kitabı mutlaka değerlendirip kısa sürede yazara dönüş yapıyoruz. Şey Kitap'ta her şey çok şeffaf ilerliyor. Yazarla dosya çalışmalarının bütün aşamalarında iletişim ve fikir alışverişi halindeyiz. Gelen dosyalar aylarca beklemez bizde. Olağandışı bir durum yoksa bir ay içinde baskı kararı verilen dosyalar basılır ve dağıtıma verilir. Tutamayacağımız sözleri vermiyor, verdiğimiz sözü de mutlaka yerine getiriyoruz. Bu yüzden yayıncılık gibi meşakkatli bir kulvarda elliyi aşkın yazarımızla bugüne kadar hiçbir sorun yaşamadık.

***

hikyenin büyüsü

Hikâyelerin büyüsü

İçindeki sıkıntıyı saklarcasına bakımlıydı elleri. Aprtman kapısı ardında kapanırken torbaları yere bıraktı. Atkısının ucu toz oldu. Posta kutusundaki mektuba uzandı, zarftaki simi görünce ağlamaya başladı: “İhsan Filizler”

Karşı kapının deliğinden beliren gözü ve merdivenin ortasında donakalan kapıcıyı fark etmedi. O serin loşlukta hespi, hıçkırıklar su sayaçlarının arasında yitene dek beklediler. 

Melda gözlerini sildi. Eve girdi. Zarfı açtı. 

Gözü mektubun gönderildiği tarihe takıldı. 

15.01.1995

Güldü.

Deli deli, tuhaf tuhaf, tuzlu tuzlu, mutlu mutlu, karışık karışık, anlamaz anlamaz, çifter çifter güldü. 

Muhtelif Evhamlar Kitabı

Ömür İklim Demir

***

yazarın büğyüsü

Yazarın büyüsü

Yazmaktan bağımsız konuşacağım; öncelikle bir okur, bir dinleyici ya da bir sinema seyircisi olarak neyin anlatıldığından daha çok, neyin nasıl anlatıldığına değer veriyorum. İyi anlatılmışsa eğer, sabah güneşinin altında duran bir sandalyeyi de sayfalar boyu keyifle okuyabilirim. Ya da ne bileyim bir virtüözün saniyede yirmi nota basması beni ilgilendirmiyor, isterse tek nota bassın, yeter ki beni alıp bir yere götürebilsin o eser. Sanırım bu genel düşünce tarzım iyi kötü yazdıklarıma da yansıyor -sanırım, diyorum, çünkü kişinin kendisiyle ilgili doğru bir tespitte bulunabilmesi çok zor. 

Ömür İklim Demir

Editör: Duygu Kaya