Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV ekranlarında yayımlanan Lider Masası programında Bengü Şap Babaeker ve İsmail Küçükkaya'nın gündeme dair sorularını yanıtladı.

Yayından önce Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'le bir araya gelen Kılıçdaroğlu, konuya dair açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

"Ben bu iktidara güvenmiyorum Ankara'nın ortasında Sinan Ateş cinayete kurban gitti. Kimse konuşmuyor. Olayı örtmeye başka yere çekmeye çalışacaklar. Aileye söz verdim. Biz gerçek katiller bulunana kadar biz bu işin takipçisi olacağız. Bir kişinin burnu kanadığında kıyameti kopartıyorlar; bir akademisyen öldürülüyor susuyorlar. Vurulan bir başkası da olabilirdi. Bu işin araştırılması soruşturulması gerekiyor. Güç yargıya savcıya baskı yapıyor. Buradan polise de savcıya da sesleniyorum cesaretli olun. Davanızı açın biz takipçiniz olacağız.

Delil kararttığınız andan itibaren katilleri koruyorsunuz demektir. Umarım böyle bir şey yoktur. Siz tuttuğunuz tutanağı imha ediyorsanız bu büyük suçtur. Tutanağı tutanlar da, imha edenler de hayatta. Tutanak polisin namusudur. Bunların hepsi çıkacak.

'O 418 milyar doları bu ülkeye getireceğim'

Devlete barışı getirmeyeceksem ben neden cumhurbaşkanlığı yapayım? Bütün güçler ve beşli çeteler böyle bir adamı istemiyor. Bunların devletten beslendiklerini biliyorum. Bunlar elbette beni istemezler bir kez temiz bir adam gelsin istiyor millet. Vatandaşı düşünen, cebini düşünmeyen bir adam istiyor. Ben milletin sağduyusuna güveniyorum. O, 418 milyar doları alıp Türkiye'ye getireceğim.

Hiçbir uluslararası mahkeme bir devletin soyulmasına evet dememiştir. Biz intikamla değil hukuk neyi gerektiriyorsa o kurallar çerçevesinde bu parayı alıp getireceğiz.

Buradan giden paraların nerelere gittiğini herkes biliyor. O ülkeler de biliyor. Bütün bunların hesabı kitabı tutuluyor, çıkartacağız. Bugün milli gelirde düşüş var. Bu paralar nereye gitti? Bunları aydınlatacağız."

Emekli aylığına zam

Siz en düşük emekli aylığını 7 bin 500 yapıyorsanız, buna paralel olarak diğer maaşları da arttırmak zorundasınız. 7 bin 500 lira açlık sınırının altına bir para. Dul ve yetimler burada önemli bir nokta. Onları ne kadar arttırdılar? Bu maaşlar bölünüyor bunları da en az 5 bin arttırmalılar.

Kahramanmaraş merkezli deprem

Deprem olduğunda Kahramanmaraş milletvekilimiz büyük bir yıkım olduğunu söyledi. Vali ve belediye başkanlarını aradım geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Parti ayırmadan onları aradım. Ertesi gün deprem bölgesine gittim felakete canlı olarak tanık olduk. Hiç unutmuyorum; Kahramanmaraş'tan iki küçük kız çocuğu geldi, 'Babam enkazın altında çıkaramıyoruz' dediler. Ben Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinden bakmalarını rica ettim ama o babanın vefat haberini bana verdiler. Bu tip olaylar çok oldu.

Onun dışında Kahramanmaraş, Adana, Hatay'a geçtik. Hatay bu felaketi çok ağır yaşadı. Şehre girerken tırların üzerinde hep vinçler gördük ama hep vinç talebinde bulunuyorlardı. Sonra öğrendik ki vinç vardı ama asker ve arama kurtarma ekibi yoktu bölgede.

Enkaz başında 'Devlet nerede?' diye bağıranlar gördük

Ekmek ve su bile yoktu. Çadır çok büyük sorundu. Dışarı buz gibiydi. Akaryakıt bulmakta zorlanıyorlardı. Enkazların başında 'Devlet nerede?' diye bağıran anneler babalar çocuklar gördük. Çok acıydı.

Başlangıçta CHP'li belediyelere engel olundu zorluk çıkarıldı. O koşullarda bir kişiye bir bardak su bile vermeniz çok büyük önem taşırken bunlar da oldu.

Çocukça işler oldu. Orada herkes can derdindeyken A partisi B partisi mi olur? Orada ayrımcılık mı yapılır? Bunlarda devlet yönetimi yok. Her şey bizim diyorlar.

'Erdoğan kaybedeceğini bildiğinden kapı kapı dolaşıyor'

MHP teslim olmuş bir partidir. SADAT'a giden benim ama milliyetçi olan onlarmış. Milliyetçilik bu değildir. Sinan Ateş vuruldu. Saray'dan tık yok. Yasalara göre kurulmuş bütün partilere saygımız var. Siyasal partilerin düşmanlaştırılmasını istemem. Erdoğan kaybedeceğini bildiğinden kapı kapı dolaşıyor. Bir siyasi parti lideri koltuğum gitmesin derdinde olursa o lider devleti yönetemez.

'Üniversiteleri açarsak bir şey olur mu? korkusu bu'

Üniversiteleri açmıyorlar? Neden? savaş döneminde bile üniversiteler açıktı. Biz savaş döneminde miyiz? Korkudan bu. Üniversiteleri açarsak bir şey olur mu? korkusu bu. Üniversiteyi kapatmak bilime sırt dönmektir.

Türkan Elçi'nin CHP'ye katılımı

Türkan Elçi bölgede milletvekili olarak etkin olabilir. Bana göre hem bölge hem Türkiye açısından büyük bir önemi var. Sayın Elçi kabul ederse vekil adayımız olacak.

Parlamentoda daha çok kadın milletvekili olması lazım. Bizim kadın milletvekili sayımız az, bunu kabul ediyorum. Kadın sayısının yönetimde fazla olması lazım. Kadın sayısının fazla olmasını istiyorum. Fakat ne olacak, nasıl sonuç çıkacak bilmiyorum. Biraz da kadınların mücadeleci olması lazım.

Ben sarayda değil, Çankaya'da olacağım. Çankaya'yı korumak gerekir, bu bir gelenektir. Bu benim şahsi görüşüm, diğer liderle de konuşmak lazım tabii ki ama külliye iyi bir üniversite olabilir.

'Şimdi neden ben adayım' dediniz değişen neydi?

Çok basit, cumhurbaşkanı yardımcıları belli. İki yardımcımız daha olacak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. İstanbul ve Ankara'nın büyük sorunları var. Bu sorunların çözülmesinde belediye başkanlarının yetkileri nedeniyle daha hızlı çözülmesi sağlanacak.

Belediye başkanlıklarına da devam edecekler. Hukuken bir sorun yok.

Yavuz Ağıralioğlu'nun açıklamaları

Meral Hanımla görüşmedim. Artık kavgaları bir tarafa bırakmak zorundayız. Geçmişin kavgalarının bu ülkeyi ne hale getirdiğini biliyoruz. Siyasetçi eleştirir ama saygıyı korumak zorundasınız. Ağıralioğlu da eleştirebilir. Kırgınlık duymadım. Biz altı lider Türkiye'nin geleceğine odaklandık geçmişine değil.

Zor koşullarda okudum. 7 kardeşiz. Babam memurdu. Halktan birisiyim. Rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. 7 kardeşten üniversiteye giden sadece benim. Zor koşullarda okudum, zor sınavları kazandım. Devletin bütün kademelerinde çalıştım. Devletime saygılıyım. Devleti devlet yapan kurumlarıdır. Bakanlarla başbakanlarla çalıştım. Düşüncelerimizi çok rahat söylerdik. Eleştirirdik. Neden olmaz olduğunu da söylerdik. Sonuçta karar siyaset organlarınındı. Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurullar devletin akademisi gibiydi. Buralarda her siyasi görüşten kişi vardı. Ama ne yazık ki kapatıldı. İçimde bir fırtına yok. Sakin bir insanım. İlk genel müdürüm bana dedi ki 'Kemal birgün iyi yerlere geleceksin ama sana sadece evet diyenleri değil hayır diyenleri de dinle'. O gün bugündür bu da aklımdadır. Hayır diyenleri de dinleyeceğiz."

Editör: Özlem Çimen Durmaz