Gizem TABAN ŞEBER- CHP 38. Olağan Kurultayı’nda CHP Genel Başkanı ve Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına örgütün öneminin altını çizerek başladı.
Kılıçdaroğlu’ndan ilk mesajlar şöyle: “Yüzyıllık bir tarih her siyasi partiye nasip olmaz. Bu yüzyılda kapatıldık, arşivlerimize el kondu, genel başkanlarımız hapse girdi, yılmadık, direndik, şimdi burada yüzüncü yılımızı kutluyoruz. CHP’yi birlikte büyüteceğiz. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. Yüzyılı yaşatanın örgütlerimiz olduğunu da kimsenin unutmaması gerekir. Örgütlerimiz yüzyıllık mirasın çimentolarıdır. Bu salon, diğer partilerin kurultaylarına, liderlerine, üyelerine benzemez. Çünkü bu salonda sarayın oligarkları, uyuşturucu baronları, 5’li çete yok. Bundan sonra da olamayacak. Bu salonda mafya bozuntuları yok, rüşvetçiler yok, harama el uzatanlar yok, bundan sonra da olmayacak.
Bizim kurultaylarımız her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı kurultaylardır. Çünkü biz demokrasiyi içselleştirmiş bir partiyiz. Tartışmaları zaaf olarak değil zenginlik olarak görüyoruz. Tartışırız, parti disiplinini gözetiriz ama üç temel noktayı unutmayız; partinin yükünü taşıyan örgütlerdir, kimse örgütün otoritesini ve dayanışma ruhunu asla sarsamaz, ben dahil kimse kendisini partinin üstünde göremez. Biliyorum sizleri zaman zaman üzdüm ama bir şey bilmenizi isterim; asla sizi utandıracak bir şey yapmadım. Hep sizler için Türkiye için mücadele ettim. Bu parti tüm kurultaylarından güçlenerek çıkmıştır, yine öyle çıkacaktır.
Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım
Umutsuzluk bizim kitabımızda yoktur. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi, umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. Bu salondaki kimsenin umudunu yitirmeye hakkı da yetkisi de yoktur. Tarihin bize yüklediği sorumlulukla 6 lider oturduk. İlk toplantıda kendilerine söyledim; ülkede demokrasi yok, bize tarihin yüklediği sorumluluk var, bizler 6 lider bu tarihin yüklediği sorumluluğu yerine getirmek zorundayız dedim; 6 parti bir araya geldik, ülkeyi nasıl yöneteceğimizi çalıştık, ortak mutabakat metni hazırladık. İş, Cumhurbaşkanlığı adaylığına gelince masadan kalkmalar, yeniden dönmeler geldi. Ayrıntılara girmek istemiyorum ama sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım. Ateşi ve ihaneti gördük ama yılmadık yıkılmadık çalıştık. Yapılan tüm kumpaslara, yalanlara rağmen, saray devletinin harcadığı milyarlara rağmen çalıştık, yılmadık, yıkılmadık, asla ve asla boyun eğmedik. Yolu doğru olanın yükü ağırdır. Yükümüz ağırdı sırtımızdaki hançerlerle daha da ağırdı, beni asıl üzen sırtımdaki yük değildi, hançerlerdi.
Girilemeyen yerlere girdik
Seçim bitti daha nefes almadan değişim söylemleri başladı, değişim diyenler uzun süredir değişmeyenlerdi. Ama seçimden sonra ilk işim onları değiştirmek oldu. Değişim hayatın kendisidir zaten… En büyük değişim 2019’du. Girilemeyen illere, ilçelere, evlere girdik ve CHP Türkiye coğrafyasının her yerinde konuştu, tartıştı. Değişimin içinde olanlar değişimi fark edemezler. Onun için bu ayrıntıya girdim.
Asla yan yana gelemezler dedikleri insanlarla yan yana geldik. Çünkü dilimizi değiştşrmek zorundaydık. Bizi her şeye itiraz eden parti olarak değerlendiriyorlardı ama öyle köklü değişim yaptık ki Türkiye’nin tüm sorunlarına çözüm üreten parti olduk. Çözüm önerilerimizi AKP-MHP kopyalar oldu. CHP sağa kaydı diyenler; bunlar sağında solunda ne olduğunu bilmiyorlar. Çok açık ve net söylüyorum; CHP, halkın partisidir, altı okumuzdan biri halkçılıktır. Avrupa’nın en güçlü sosyal demokrat partisi CHP’dir. Aldığı oylarla, üyeleriyle, ürettikleriyle dünyaya örnek olan bir partidir.
Bazen değişimin içinde olanlar değişimi fark edemezler. Biz muhalefet politikamızı da değiştirdik; sosyal kimlikler üzerinden politika üretmeye başladık. Bazı arkadaşlarımızın sosyal kimliklerden belki haberi yok. Taksi şoförleri, sanayiciler, çiftçiler, muhtarlar bir sosyal kimliktir. Her bir sosyal kimliğin sorunlarını çözmek için seferber olduk. Bizim sağa kaydığımızı söyleyenlere sormak isterim; çöpten kağıt toplayanların yanına kim gitti? Onların hakkını hukukunu kim savundu? Bu kardeşiniz yaptı. Sendikaların bile doğru düzgün sahip çıkmadığı taşeron işçileri örgütledik, iktidar taşeron işçilere kadro vermek zorunda kaldı. Soruyorum; bu sağcılık mı solculuk mu? Biz kimsesizlerin sesi olduk. Hangi siyasi parti onların sorunlarıyla ilgilendi? Onları nasıl örgütleyeceğimize sorunlarını nasıl çözeceğimize onlarla konuştuk. Sokak esnafı ile ilgilenen, sorunlarına çözüm üreten CHP değil mi? Bu mu sağcılık? Bu nasıl bir kindir, öfkedir, önyargıdır anlayamıyorum. Mevsimlik işçilere gittik, onları dinledik. Ben haramzadelerin değil o insanların sofrasına oturdum. Onlar da bizim Halil İbrahim sofrasına oturdular. İktidar olmanın yolu toplumun tüm kesimlerine ulaşmaktır.
Şunu açık ve net söylüyorum; Türkiye coğrafyasının her tarafını adım adım gezdim, herkesin sorunlarını dinledim. Peki ne oldu? Bugün geldiğimiz noktadan bakarsak sorun yaşayanların ilk başvuru adresi CHP oldu. Ben onların sorunlarını her zaman dillendirdim, bundan sonra da dillendirmeye devam edeceğim. Bir an olsun namerde boyun eğmedim, eğmeyeceğim de! Haramzadelerin sofrasına oturmadım, oturmayacağım. Benim sofram Halil İbrahim sofrasıdır. Benim sırça köşklere ihtiyacım yok, benim evim benim sarayımdır. Saraya diz çökmedim, hep doğru bildiğimi savundum.
Bir sonraki kurultayda sizlerin arasında oturacağım
Bir genel başkan olarak gemini limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Benim CHP kültüründen aldığım en sağlam derslerden biri budur. Bu kurultaydan sonra tüzük kurultayı yapacağız. Değişim, yenilenme nasıl olur sadece Türkiye değil bütün dünya bunu öğrenecek. Cinsiyet kotası getireceğiz, yüzde 50 kadın yüzde 50 erkek… Milletvekillerini 3 dönem sınırlayacağız. Belediye meclis üyeliklerine belirli kontenjanlar getireceğiz. Danışma kurulunu arka arkaya 3 kez toplamayan il düşmüş olacak. Mahalle temsilcilerimiz 1 kadın 1 erkek olacak. Kadın kollarına söyledim; en zayıf halkamız ev kadınları…. Evlere giremiyoruz, evlere girmemiz lazım dedim, 6-7 ayda 100 bin kadın üyeyi kaydettik. Kadın üye sayımızı artırın. Aktif- pasif üye uygulamasını getireceğiz. Bu geldiğinde her yerde ön seçim olacak. Genel sekreterlik makamını güçlendireceğiz. Bilim yönetim kültür platformunu yeniden inşa edeceğiz. Ama bu platforma girenler önümüzdeki ilk seçimde milletvekili olmayacak. Önce kendisini ispat edecek. Katkısını göreceğiz, bir sonraki seçimde kendisini milletvekili adayı görebiliriz. Seçimlerde en başarılı olan, oyunu en çok artıran 5 ilin il başkanı PM üyesi olacak. Yeniyi inşa edeceğiz, güçlü bir şekilde inşa edeceğiz. Bunları gerçekleştirdiğimiz köklü bir değişime beraber imza atmış olacağız. İnşallah ben de bir sonraki kurultayda sizlerin arasında oturup seçilen yeni genel başkanımı ben de alkışlayacağım.