YAŞAM

Kent yaşamının yarattığı sessiz tehlike... Hem ruha, hem bedene zarar veriyor

İstanbul Üniversitesi’nin araştırmasına göre büyük kentlerde yaşayanların yüzde 68’i stres kaynaklı sağlık sorunları yaşıyor. HASUDER Başkanı Prof. Dr. Bülent Kılıç, bu sorunlara karşı uyarıyor.

Abone Ol

Trafik, kalabalık, gürültü, yeşilden uzak şehir yapısı ve hızla akan gündelik yaşam… Türkiye’nin metropol şehirlerinde yaşayan milyonlar, kent hayatının görünmeyen yüküyle savaşıyor.

Uzmanlar, şehir yaşamının yarattığı kronik stresin sadece ruhsal değil, fiziksel sağlığı da riske attığını belirtiyor.

İstanbul Üniversitesi’nin 2024 yılında yaptığı bir araştırmaya göre; büyük kentlerde yaşayan bireylerin yüzde 68’i stres kaynaklı fiziksel rahatsızlıklar yaşadığını bildiriyor. En sık görülen şikayetler arasında baş ağrısı, mide problemleri, kas ağrıları ve bağışıklık sistemi zayıflığı yer alıyor.

Cumhuriyet’in haberine göre; Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bülent Kılıç, günümüzün en büyük sorunlarından birisinin hızlı kentleşme ve bunun getirdiği sorunlar olduğuna dikkat çekiyor.

Yoğun kentleşmenin hava kirliliği, yeşil alan azlığı, konut kalitesindeki sorunlar, gürültü, sosyal izolasyon ve sağlık hizmetlerine erişimde eşitsizlikler nedeniyle akıl sağlığı, astım, KOAH, kanser vb. diğer kronik hastalık riskini artırdığını ifade eden Kılıç, “Ekonomik sorunlar özellikle gelir düşüklüğü, borç, işsizlik, iş güvencesizliği ve yalnızlık stres yükünü yükselterek sağlığı bozacak davranış değişikliklerine yol açar. Bu durum sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı, kötü beslenme, hareketsizlik ve doğrudan hormonal yollarla (inflamasyon artışı, insülin direnci vb) hastalık riskini çoğaltır. Ayrıca sosyal anksiyete, kaygı bozuklukları, depresyon ve intihar gibi sorunlar da görülür” ifadelerini kullanıyor.

"Kronik stres ölçekleri entegre edilmeli"

Stresin fiziksel etkilerini azaltmak için halk sağlığı politikalarında kısa ve uzun vadeli, çok aşamalı müdahaleler gerektiğine dikkat çeken Kılıç, “Sağlık hizmetlerinin birinci basamağında stres taraması ve entegre yönlendirme protokolleri hızla uygulanmalı. Yerel düzeyde ‘topluluk destek ağları’ (komşuluk, yaşlı/genç destek grupları) için küçük bütçeli pilot çalışmalar başlatılmalı. İşsizlik/güvencesizlikle ilgili sosyal yardım ve işgücü programları sağlığa yatırım olarak görülmeli; sağlık etki değerlendirmeleri yapılmalı. Türkiye’de stres-hastalık bağlantılarını izlemek için mevcut ulusal anketlere ruhsal sağlık ve kronik stres ölçekleri entegre edilmeli” dedi.