İZ GAZETE/BÜŞRA MURATDAĞI- Pınar Gültekin davasında dün katil Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası “haksız tahrik” indirimiyle 23 yıla düşürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kararı protesto etmek için basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı platform adına Elif Tunca okudu. 

'MAHKEMEYE  SORUYORUZ'

Tunca, "Suça yardım ve delilleri karartmaktan yargılanan diğer tüm sanıklar davada beraat etti. Bu kararı veren mahkemeye soruyoruz, bir kadını tasarlayarak işkence ile öldürmenin cezası 23 yıl mı bu ülkede? Üstelik sanık bu cezadan yalnızca 14 yıl yatacak. Şimdi mahkeme cevap versin, bu karar “bir kadını öldürürüm, birkaç sene yatan çıkarım” diye düşünen failleri haklı çıkarmıyor mu? Kadın cinayetlerini durduracağız platformu olarak takip ettiğimiz davanın her detayında kan dondurucu kanıtların ortaya çıkmasına rağmen bu karar nasıl verildi merak ediyoruz" ifadelerini kullandı.

'KATİLİN HAKSIZ TAHRİKİ OLMAZ'

İstanbul Sözleşmesi'ne vurgu yapan Tunca, "Hukuksuz davalarla kadınların mücadelesini durdurmaya çalışanlar aynı şekilde hukuksuz davalarla kadınların katillerine “haksız tahrik” indirimleri uyguluyorlar. 6284’ü etkin uygulaması gerekenler, faillere hepimizin gözleri önünde indirimler uyguluyor. Bu davada sanığa hangi delile dayanarak haksız tahrik indirimi uygulandı? Katil, tasarlayarak canavarca hisle kasten öldürmeden, indirimsiz ceza almalıydı. Çünkü katilin haksız tahriki olmaz. Öldürdüğü Pınar’ın arkasından söylediği, kanıtlanamayan ifadelere dayanarak hiç olmaz. Peki haksız tahrik indirimi nedir? Erkekliğime laf etti, çocuk benden değildi, başkasıyla gorusuyordu. Öldürdükleri kadınlar kendilerini savunamayacak durumda olunca kendi erkeklikleriyle ovunmeleri, mahkemelerin de buna sahip çıkmasıdır bu kadın cinayetlerini mesrulastırmaktır" dedi.

'HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ'

Tunca, "Pınar Gültekin’in babası 'bu dolmabahçede kadın cinayetlerine karşı verilen iftar yemeğine benzemez' diyor ve haklı da. Mücadele, kürsülere çıkıp kadına yönelik şiddete sıfır tolerans konuşmaları yapmaya benzemez. İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekip içi boş yasa tasarıları, reform paketleriyle göz boyamaya benzemez. Yemekler, etkinliklerle sorunu geçiştirmeye benzemez. İktidarın toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede gerçeği ortada. Kadınları bu eşitsizliğin için daha çok hapsetmekten başka bir şeye hizmet etmeyen politikalar ortada. Davalarda verilen ayrımcı indirimler ortada. Bizler de, erkek egemen düzeninize rağmen buradayız. Mücadelenin en çetin halinde de buradayız. Kazanımlarımızı kutlarken de buradayız. Kadınlara adalet ararken de buradayız. Mücadelemizin haklılığının verdiği kuvvetle buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz" diye belirtti.

'KADINLARIN YAŞAMI KIYMETSİZ Mİ?'

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak geçtiğimiz hafta yayınladığımız Yargıda Cinsiyetçilik Raporu’nda buna benzer pek çok kararı anlattıklarını belirten Tunca, "Yıllardır binlerce dava takip ettik. Bu zamana kadar pek çok ayrımcı ceza indirimleriyle karşılaştık. Ayşe Tuba Arslan’ın katiline, üst mahkeme haksiz tahrik var diyerek indirim uyguladı. Sedef Berberoğlu davasında üst mahkeme kararı bozdu ve haksız tahrik uygulanması gerektiğini söyledi. Sadife Yüzer davasında da birebir aynısı yaşandı. Bugün öğreniyoruz ki, İstanbul’da evli olduğu erkek ve oğlu  tarafından öldürülen Pervin Hamak’ın davasında sanıklara verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bozulmuş. Yerel mahkeme Yargıtay’ın kararına uyarak katillere haksiz tahrik indirimiyle 11 yıl ceza verilmiş. Bir kadını öldürmenin bedeli 11 sene mi?  Kadınların yaşamı kıymetsiz mi demek istiyorusunuz? Bu sistematik şekilde karşımıza çıkardığınız indirimlerin hedefi kadınların yaşam hakkı değil de nedir? Art arda gelen bu cinsiyetçi kararlar tam da İstanbul Sözleşmesi’nden bir kişinin kararıyla imza çekildikten sonra alınıyor. Sözleşmeden neden imza çekildi, işte bu hukuksuz kararlardan biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsaydı, bu ayrımcı kararlar verilemezdi. İstanbul Sözleşmesi kararını meşrulaştırmak için söyledikleri kadına yönelik şiddete karşı daha kapsamlı yasalar çıkaracağız sözleri hala kulağımızda. Bu zamana kadar aldığınız hangi karar kadınların lehine olmuş ki bundan sonra olsun. Sözleşmesinden imza çekildi, 6284 etkin uygulanmıyor, davalarda cinsiyetçi haksız tahrik indirimi uygulanıyor.
Ama biz mücadeleyle kazandıklarımızı sizin erkek egemen düzeninize armağan etmeyeceğiz. Alttan alta kadınlara 'özgürce yaşayamazsın' diyen kararlarınıza rağmen buradayız, mücadele ediyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz" ifadelerini kullandı.

'ADALETTEN VAZGEÇMİYORUZ"

Biz Pınar için de tüm kadınlar için de adaletten vazgeçmiyoruz diye belirten Tunca, "İstanbul Sözleşmesi’nden siz vazgeçseniz de cinsiyetçi kararlarla her gün yokluğunu hisseden biz kadınlar vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi kararına karşı açılan davaları başından beri takip ediyoruz. 23 Haziran’da yine İstanbul Sözleşmesi davası için Danıştay’da olacağız. Hukuka aykırı, cinsiyetçi kararlara karşı mücadelemizden vazgeçmıyoruz. Tekrar ve tekrar söylüyoruz bizler 6284 ve istanbul sözleşmesi etkin uygulanana kadar sokakları, meydanları, adliyeleri doldurmaya devam edeceğiz. Pınar için adaleti sağlayacağız. Biz bu mücadeleye sonuna kadar varız. Kadın cinayetlerini durduracağız" dedi.

Editör: Haber Merkezi