Geçtiğimiz günlerde Balıkesir Sındırgı’da meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem, bir kez daha ‘Depreme hazır mıyız?’ sorunu akıllara getirdi. Deprem karnesi hiç de iyi olmayan ülkemizde, en son 2023’te Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen ve ‘asrın felaketi’ olarak adlandırılan depremde 50 binden fazla yurttaşımızı yitirmiştik. İz Televizyonu olarak ‘Ders alındı mı, hazırlıklar yeterli mi, binalarımız dayanaklı mı?’ sorularını yönelttiğimiz İzmirli yurttaşlar, deprem hazırlığımızın yetersizliği ve bilinçsizlikten dert yandı, yöneticilere çağrıda bulundu.
Yatırım gerekli
Türkiye’nin deprem bölgesinde olduğunu ve her tarafta fay hattının yer aldığını söyleyen Hakan Bayındır, “Bunun hazırlığı yapılmıyor önceden, eksik kalıyor, gerekli müdahaleler zamanında yapılmıyor. Hazırlıklı değiliz, özellikle İstanbul bölgesi çok sıkıntılı. İzmir de aynı şekilde. Her türlü noksanımız var, yapıların güçlendirilmesi gerekir, altyapının hazırlanması gerekir, sıkıntılı işler yani bunlar bir anda da olacak işler değil, yatırım gerekli” dedi.
İzmir üvey evlat muamelesi görüyor
İzmir’in depreme hazırlık konusunda üvey evlat muamelesi gördüğünü ifade eden Yusuf Karagülleci, “İzmir’de çarpık yapılaşma da var gecekondular da. Cengizhan tarafında Bayraklı tarafında yamaçlarda evler var, Allah muhafaza 6-6.5 büyüklüğünde bir deprem bile sallar. Maalesef öyle bir depreme hazırlıklı değiliz. Ege Bölgesi hazırlıklı değil, tam fay hattının üzerinde. Tabii bu konuda yetişmiş insanların mühendislik dalında, jeoloji uzmanlarının ve yöneticilerin halkı devamlı bilinçlendirmesi lazım. Haşa bu iş Allah’a kalırsa zor” diye konuştu.
Depreme hazırlık diye bir şey yok
“Türkiye’de insanlar şansına yaşıyorlar” diyen Özer Yıldız, “Depreme hazırlık diye bir şey yok. Öyle bir şey olacak olursa ölen ölecek, kalan sağlar yaşamına devam edecek. Eksikleri sıralamak uzun sürebilir, hükümetin eksiklikleri var ama halkımızın da birçok konuda eksiklikleri var. Hükümeti oraya getiren bu halk. Konuşmak olayları çözmüyor, biraz pratik yapmak gerekiyor. Bu konular öyle akşamdan sabaha planlanıp çözümlenecek şeyler değil, bunun uzun süreli hazırlıkları var, planlamaları var. Bunların hayata geçiş biçimleri var. Biz yaptığımız yolları bile doğru düzgün yapamıyoruz, bir ton masraf edip yaptığımız yollar ki onu da biz yapmıyoruz, halkın parasıyla yaptırıyoruz, çöküp gidiyor, kullanılmaz hale geliyor. Kötü bir tablo çizmek istemiyorum ama yaşayanlara ‘bravo’ demekten başka bir şey yok bu ülkede” ifadelerini kullandı.
Deprem bilinci yeterli değil
Deprem hazırlıklarının yeterli olmadığını aktaran Mehmet Bey, “Yeterli olsa bu durumlara gelmezdik. Sadece deprem bittikten sonra geliyorlar, iş işten geçiyor kimseye bir faydası olmuyor. Hiçbir şey yok, ölümü bekliyoruz, ölümün hazırlığını yapıyoruz, ne yapabiliriz ki? Bugün yabancı ülkelerde 8 büyüklüğünde deprem oluyor kimse dışarı çıkmıyor ama buradaki insanlar kaçayım kurtulayım derken merdiven arasından gidiyor. Deprem bilincimiz kesinlikle yeterli değil” ifadelerine yer verdi.
Benim yaram sarılmadı
Hem Elazığ depremi hem de İzmir depremi mağduru olduğunu söyleyen Necmi Yılmaz, “Elazığ’daki depremden geldim. Evim yıkıldı, depremzedeyim. Depremi yaşadık. Kim ne yaptı? Hiçbir şey. ‘Yaralar sarılıyor’ diyorlar. Benim yaram sarılmadı ki. Hiçbir şey yapılmadı. Hasarlı evim yıkıldı. Neden çünkü birilerinin nemalanması için. Burada Buca’da oturuyorum. 4 bloklu bir site. İzmir depremi sonrası bir blok yıkıldı. Neden aldılar ki? Birilerine peşkeş çekmek için. 32 daireyi yıktılar yerine 64 daire yaptılar. Burada bir çıkar var. Yani demem o ki hangi kokuşmuşluğu temizleyeceksiniz ki? Hiçbir alanda olmadığı gibi deprem konusunda da çok eksiğiz. Bile bile lades diyoruz. Ayrıca insanların ahlaki düzeyleri düzelmediği sürece kimseden bir şey beklememek gerekiyor” şeklinde konuştu.
Kemal Demir ise binaların dayanıklı yapılması gerektiğine vurgu yaparak, “Binaları yaparken ölçülü yapmak gerekiyor. Deniz kumu kullanmasınlar. Demirleri ölçülü yapsınlar, sıvasını uygun yapsınlar. Çimentodan çalmasınlar. Bunu neden söylüyorum, binalar ne kadar sağlam yapılırsa depreme o kadar dayanıklı olur. Bizim binalarımız sağlam değil. Her binada ölçüm yapsınlar” dedi.
Deprem öldürmez, bina öldürür
Oturulmaması gereken binalara oturum izni verildiğini söyleyen Ahmet Öztürk, “Bilim insanları, akademisyenler her zaman Deprem öldürmez, bina öldürür’ diyor. Doğru söylüyorlar. 11 ilimizi etkileyen depremi göz önüne alırsak teslim edilen evler memnuniyet verici ama yeteri kadar hızlı değil. Ülkeyi belediyeler yönetmiyor tabii ama belediyeler de yeteri kadar görevini yapmıyor. Çünkü oturulmaması gereken yerlere oturum izni veriliyor” diye konuştu.
İzmir hazır değil
Türkiye’nin hiçbir zaman depreme hazır olmadığını kaydeden Nebahat Hanım, “İzmir’in altyapısı ve üstyapısı da hiç yeterli değil. İzmir hiç hazır değil. Böyle bir gerçeğimiz var, Türkiye bir deprem ülkesi. Deprem değil ihmal öldürür. Binalarımızı hazırlamıyoruz. Çok yaşlı binalarımız var. Yapılar değişmediği sürece, zihinler değişmediği sürece hiçbir şey değişmez” dedi.
2020’deki İzmir Depremi’ni yaşadığını ifade eden Ayhan Sıdal, “Maalesef hâlâ depreme hazırlığımız yok. Başta hükümet olmak üzere yöneticilerin dikkat etmesi gerekiyor. Eksikler var hazırlıklar yapılması gerekiyor. Deprem gerçeğini bilmiyoruz. İnsanlar bilinçlendirilmeli” dedi.
Desteğe ihtiyaç var
Olası bir depreme yönelik gerekli kontrollerin yapılmadığını aktaran Fatma Kılıç, “Her binanın depreme hazır olup olmadığının kontrol edilmesi gerekiyor. Güçsüz binalar güçlendirilmeli, depreme hazır hale getirilmeli. Bu işler ne yazık ki çok yüksek meblağlarla yapılıyor. O yüzden herkesin bunu kendi başına karşılaması mümkün değil. İzmir’de büyük bir deprem bekleniyor. Allah korusun diyoruz ama sadece Allah’ın korumasını beklemekle olacak bir şey değil. Çünkü büyük bir deprem olursa çok büyük yıkımlar olur İzmir’de. Ekonominin bu kadar sıkıntılı olduğu bir yerde vatandaşların tek başlarına evlerini depreme karşı dayanıklı hale getirmeleri mümkün değil. Yardıma, desteğe ihtiyaçları var. Eksiklikler var. İnsanlar ne yapacağını da bilmiyor” açıklamasında bulundu.
Geride kalıyoruz
“Ülkemiz deprem bölgesi ama hiçbir şekilde hazır değiliz” diye konuşan İsmail Acar, “Altyapımız hiç hazır değil. Bu konuya, deprem gerçeğine öncelik verilmesi gerekiyor. Özellikle yapılarla alakalı denetimlerin yapılması şart. Bu konuda biraz geride kalıyoruz. Bu konuya öncelik verilirse sorunlar da bir nebze olsun çözülmüş olur. Deprem konusunda bilinçli de değiliz. Sadece İzmir değil, diğer tüm şehirlerde durum aynı. Kimse bilinçli değil. En önemlisi devletin bu konuya öncelik vermesi ve yapılandırma, kentsel dönüşüm noktasında biraz daha hızlı ilerlemesi gerekiyor. Şu anda en önemli konunun bu olması gerekir” ifadelerini kullandı.