İzmir’deki çöp sorunun halk sağlığını tehdit ettiğini söyleyen Ayhan, “Dünyada sağlığa yaklaşımda bir kavram değişikliği var. Son 10-15 yıldır ‘tek sağlık’ diye bir kavramdan bahsediyoruz. Bu kavramda insan sağlığı; hayvan, doğa ve gezegenin sağlığından ayrı değerlendirilemiyor. Çöp de, atık yönetimi de bunun bir parçası. İzmir’de bize gelen şikâyetler var. İzmir’in çöp depolama alanıyla ilgili sıkıntısı var. Merkezi hükümetin de, yerel yönetimlerin de yurttaş odaklı bir çözüme yönelmesi gerekiyor” dedi.
İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu, İzmir Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Yüce Ayhan oldu. Hava sıcaklıklarını düşmesiyle birlikte vaka sayılarında artış yaşandığını ifade eden Ayhan, alınması gereken önlemlere değindi. Ayhan ayrıca, İzmir’de bu yaz çokça gündeme gelen çöp sorunun halk sağlığını tehdit eder boyuta ulaştığını belirterek merkezi iktidar ve yerel yönetimlere çağrıda bulundu.
Güz döneminde belli enfeksiyonların artmaya başladığını anlatan Ayhan, “Kış döneminde daha da şiddetlileriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bahar dönemiyle de mevsimsel üst solunum yolu enfeksiyonları yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bu dönemde, bizim de sahadan gelen gözlemlerimiz ve meslektaşlarımızdan aldığımız geri bildirimlerle vaka sayılarında ciddi artış olduğu yönünde. Bunların büyük çoğunluğunun da Kovid-19 etkeni SARS COV 2 virüsüne bağlı olduğunu göstermekte. Artık pandemi dönemindeki gibi spesifik testler yapmıyoruz. Ancak üst solunum yolu enfeksiyonlarına yönelik yapılan testlerde Kovid etkeninin öne çıktığını görüyoruz. Sözüne ettiğim her şey gözlemsel veriler. Aslında Sağlık Müdürlüğü nezdinde toplanan verilerin kamuoyu ile paylaşılması daha doğru olacaktır. Tekrar bir pandemi yaşar mıyız? Bu virüs çok sık mutasyona uğruyor. İki yeni varyanttan bahsediliyor. Omicron varyantının mevsimsel soğuk algınlığı virüsü gibi davranması söz konusu. Ayrıca mevsime eşlik eden başka virüsler de var. İnfluenza dediğimiz grip virüsü için henüz erken. Genellikle ocak ayında doruğa ulaşıyor. Aşı olmak için doğru zaman. Öte yandan RSV dediğimiz bir virüs etkeni var. Bu da yaygın bir etken. Özellikle 2 yaş altı çocuklarda ve 75 yaş üzeri hastalarda ölümcül sonuçlara neden olabiliyor. Mevsimin beklenen bir normali var. Bu, herkese farklı etkilerde bulunabilir. Özellikle risk grupları açısından dikkatli olmak, gerekli aşıları zamanında yaptırmak ve risk altındakilerin toplu alanlarda maske takması gerekir. Maske takılması ve el temizliği aslında pandemide hatırladığımız önlemlere devam etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
'Ulusal aşı programı'
Salgınlara karşı toplumsal bağışıklığın güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Ayhan, “Tek tek aşılama az sayıda bireyi koruyacaktır ancak aşılamada amacımız toplumsal bir bağışıklık sağlamak. Kovid’in bu varyantıyla tekrar bir pandemi oluşturmayacağını öngörüyoruz. Neden? Çünkü çok geniş bir aşılama gerçekleşti. Çok geniş bir enfeksiyona maruz kalma durumu gerçekleşti. Dolayısıyla toplumda Kovid’e karşı bir bağışıklık var. Duyarlı birey ne kadar azalırsa yeni enfeksiyonların oluşma riskini azaltıyoruz. Yeni varyantların da daha kötü bir sonuca yol açıp açmayacağını öngörmek şu aşamada mümkün değil. O yüzden aşılamayla toplumsal bağışıklığı sağlamak önemli. Tek tek bireyleri aşılamaktansa bir ulusal aşı programıyla aşıları yaygınlaştırmak daha önemli. Sayısal verimiz yok. Sayısal verilerin sahadan toplanarak değerlendirilmesi daha doğru olur. Test yapmadığınız zaman etkeni tespit edemezsiniz. Varyantların takibi de önemli. Dünya bunu yapıyor. Atık sularda virüs analizi yapılmasını öneriyoruz. Tek tek hastalardan alınan örneklerin araştırılması zahmetli ve pahalı bir iş ama kentin ya da ilçenin kanalizasyon sisteminden yapılacak analizler en azından Türkiye’nin varyant profili açısından bir fikir verebilir. Bunun ihmal edilmemesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
'Yurttaş odaklı çözüm'
İzmir’deki çöp sorununa da değinen Ayhan, halk sağlığını tehdit edici bir boyuta ulaştığını ifade ederek şunları söyledi:
“Dünyada sağlığa yaklaşımda bir kavram değişikliği var. Son 10-15 yıldır ‘tek sağlık’ diye bir kavramdan bahsediyoruz. Bu kavramda insan sağlığı, hayvan, doğa ve gezegenin sağlığından ayrı değerlendirilemiyor. Çevre ve çevredeki canlılarla birlikte insanın sağlığı idame ettirilebiliyor. Sadece insan odaklı bir sağlık politikası ve sağlık hizmeti sonuçta bir iflasa neden olabiliyor. Diğer faktörleri gözardı ettiğinizde, örneğin çevre sağlığını, hava kirliliğini gözardı ettiğinizde solunum yolu hastalıklarını tedavi etmenizin bir pratik değeri kalmıyor. Tek sağlık da çevreyle birlikte, diğer faktörlerle birlikte sağlığın değerlendirilmesini gerektiriyor. Çöp de, atık yönetimi de bunun bir parçası. İzmir’de bize gelen şikâyetler var. İzmir’in çöp depolama alanıyla ilgili sıkıntısı var. Lokal olarak geçici iş bırakmalar, grevler bunlar her zaman olabilecek şeyler. Öncelikle uygun çöp depolama alanının oluşturulması gerekiyor. Acil çözümlerden birisi bu. Ayrıca, İzmir’de bir çöp ayrıştırma sistemi yok. Geri dönüşebilecek çöpleri evlerde ayırıp ayrıca teslim etme gibi yaygın bir uygulama yok. Bu da çöp depolama alanlarına dökülen çöp miktarını artırıyor. Geri dönüşüm sisteminin yaygınlaştırılması da gerekiyor. Belki kısa süreli çözüm olacak ama evsel atıkların azaltılması lazım. Büyük iş yerlerinin çöplerinin toplanmasındaki gecikme için konteyner sayılarının artırılması gerekiyor. Kalıcı çözümler değil elbette ancak halk sağlığını tehdit edecek unsurları uzaklaştırmak açısından uygulanabilir. Merkezi hükümetin de, yerel yönetimlerin de yurttaş odaklı bir çözüme yönelmesi gerekiyor.”
'Skora oynuyor'
“Sağlık Bakanlığı skora oynuyor. Bir futbol maçının skoru oyunun çok iyi olduğunu göstermez. Çok hasta bakılmış olabilir, çok hasta başvurusu alınmış olabilir ama verdiğiniz sağlık hizmeti ne seviyede buna bakmak gerekir. Türkiye’de hekime başvurma oranı OECD ülkelerinin kat be kat üzerinde. Hasta sürekli hastaneye gidiyor ve bakanlık bunu başarı olarak görüyor. Belki çoğu birinci basmakta çözülecek. Gereksiz bir yükü ikinci ve üçüncü basamağa yükleniyor. Sağlıkta ciddi bir sitem sorunu var.”